Dairemizin kaldırma kararında da açıklandığı üzere; "dava, borçlunun çeke dayalı kambiyo takibinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası yanında icra dairesinin yetkisine, çekin kambiyo vasfına, imzaya, borca ve takip öncesi/sonrası zamanaşımına ilişkin itiraz ve şikayete ilişkindir." Davacının dava dilekçesinde yalnızca ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürdüğü, dilekçede yenileme emri tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik hiçbir iddiasının bulunmadığı, dava dilekçesinin sonuç kısmında da "dosya kapsamında usulsuz tebligatlar nedeniyle kesinleşen icra dosyasında; tüm usulsuz tebligatlar yönünden ; usulsüz tebligat nedeniyle icra dosyasını öğrenme tarihi olan 24.07.2019 tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi" şeklinde bir talebinin yer almadığı açıktır....
İcra Müdürlüğünün 2019/36058 esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebligatının usulsüz tebliğ edildiğini, 18.02.2022 tarihinde icra takibinden haberdar olduğunu, takip talebinde ve ödeme emrinde takip dayanağı evraklar eklenmeden tebligatlar yapıldığını bu nedenle şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin 18.02.2022 tarihi olarak düzeltilerek, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Somut olayda ödeme emri tebligatı muhatabın geçici olarak işe gittiği beyanıyla aynı konutta oturan annesine yapıldığı şerhiyle tebliğ edildiği görülmüştür....
O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek, ödeme emri tebliğ tarihinin borçlunun beyanında belirttiği .../.../2015 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, .../.../2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Muhtarı.... .....’a teslim edilmiş, ... no’lu haber kağıdı kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşusu/yöneticisine haber verilmiştir” denilerek tebliğ işleminin tamamlanmış olduğu, tebliği çıkaran mercii tarafından bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için tebligatın TK'nun .../.... maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmediği anlaşılmıştır. Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği'nin .../.... maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebligatın TK'nun .../... ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının tebliğ işlemini kendiliğinden TK'nun .../.... maddesine göre yapması kanuna aykırıdır. O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek, ödeme emri tebliğ tarihinin borçlunun beyanında belirttiği .../.../2015 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra müdürlüğünün 2019/12004 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, bu takipten 04/05/2019 tarihinde haberdar olduklarını söyleyerek şikayetin kabulüne ödeme emri tebliğ tarihinin 04/05/2019 olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir....
No:2/1 Çeltikçi/ Burdur olduğunu, borçlu şirketin bono üzerindeki adresine ödeme emri tebliğe çıkarılmadan TK 35. maddesine göre ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinin usulsüz olması sebebiyle ödeme emrinin iptali gerektiğini, takip konusu bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, bono üzerindeki imzaya itiraz ettiklerini, ödeme emrinde faiz kısmında faizin hangi orandan ne şekilde belirlendiğinin yazmadığını, belirsiz bir alacak kaleminin ödeme emrine konulmuş olması nedeni ile takip iptali gerektiğini, bütün bu nedenlerle yetki itirazlarının kabulünü, takibin iptalini, ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....
Öte yandan mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş olup, bu ilke, murisin takipten önce ölmesi ve mirası ret süresi geçtikten sonra murisin borçları için mirasçıları aleyhinde takip yapmaları durumunda geçerli olup, mirasçılar ödeme emri tebliği üzerine mirası red nedeniyle borçlu olmadıkları itirazını takibin şekline göre icra müdürlüğüne veya icra mahkemesine süresi içinde yapmak zorundadırlar. Somut olayda, davacının murisi Mehmet Ali Yaman'ın 22/10/2013 tarihinde vefat ettiği, davaya konu takibin, 3 aylık mirası ret süresi geçtikten sonra, 17/02/2017 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin, davacı borçlulara 28/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacıların Aydın 2....
emri gönderildiğini, şikayet üzerine ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, bunun üzerine örnek 11 ödeme emri tebliğ edildiğini, İİK'nın 43 maddesi kapsamında bir kez takip hakkının değiştirilebileceğini, davalının ikinci kez takip hakkının değiştirmesinin mümkün olmadığını, ayrıca örnek 11 ödeme emrinin borçlu asil yerine vekile tebliğ edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bunun yanında borçlunun iflasa tabi şahıslardan olmadığı gibi mal varlığınnı alacağı karşılamaya yeter miktarda olması sebebiyle iflas takibi yapılması şartlarının da bulunmadığını beyan etmiş, şikayet ve itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Ancak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde İİK'nun 62. maddesi gereğince borçlunun her türlü itirazını ödeme emri tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde dilekçeyle veya sözlü olarak icra müdürlüğüne bildirilmesi gerekli olup bu hususta icra mahkemesi nezdinde yapılacak başvuru bir hüküm ifade etmez. Bu husus gözetilerek mahkemece sadece usulsüz tebligat şikayeti doğrultusunda ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken icra takibinin durdurulmasına da karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK'nun 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; "İcra dosyası incelendiğinde; Alacaklı T3 tarafından borçlu T1 aleyhine 1 adet çeke dayanak toplam 25.891,55 TL alacağın tahsili için örnek 7 ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin davacı borçluya 10/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu tebliğ işleminin şikayete konu edildiği, İstanbul 11.İcra Hukuk mahkemesinin 10/10/2018 tarihli 2018/397 Esas 2018/862 Karar sayılı ilamı ile şikayetin kabulü ile öğrenme tarihi olan 30/05/2018 tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği, borçlunun 04/06/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür....