Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava tüketim ödüncü (karz) sözleşmesi nedeniyle davacının faiz alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir. Davacı kendi ortağı olduğu şirkete verdiği ödünç paranın faizini talep etmektedir. Bu noktada , öncelikle davacının vermiş olduğu paranın ticari tüketim ödüncüne istinaden mi verildiği yoksa adi bir tüketim ödüncü sözleşmesi mi olduğu hususunun tartışılması gerekir. Kanunda ticari tüketim ödüncünün tanımı yapılmamıştır. Doktrinde de ticari tüketim ödüncünün oluşabilmesi için ya karz akdinde ödünç veren tarafın ticari amaçlarla hareket etmesi gerektiği ya da ödünç verilen kişinin bu parayı ticari maksatlarla kullanması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Davalının sermaye şirketi olduğu ve adi alanı bulunmadığı gözetildiğinde aldığı bu ödünç parayı ticari maksat dışında kullanamayacağı anlaşıldığından davamıza konu olayda ticari tüketim ödüncü bulunduğundan bahsedilebilecektir. Türk Borçlar Kanunu 386/2....

    -TL'yi davalının talebi üzerine kendisine geri verilmek üzere ödünç verdiğini, TBK md. 386'ya göre; "Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir miktar paranın veya tüketilebilen misli bir şeyin kullanılmasını sağlamak üzere mülkiyetini ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda geri vermeyi üstlendiği bir sözleşmedir." bu anlamda taraflar arasındaki ilişkinin tüketim ödüncü sözleşmesi olduğunu, yine TBK md.387/2'ye göre; "Ticari tüketim ödüncü sözleşmesinde taraflarca kararlaştırılmamış olsa bile faiz istenilebilir." denildiğini, somut olayda tarafların tacir olup aralarındaki tüketim ödüncü ilişkisi ticari işletmelerini ilgilendiren ticari nitelikte bir işlem olduğunu, bu nedenle borcun muaccel olduğu tarihten itibaren işlemiş olan kanuni faize ilişkin haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin 30.000,00.-TL tutarındaki bu alacağına karşılık olarak davalıdan .../.../... keşide ve .../.../... vade tarihli bono aldığını, davalı ...'...

      Alacaklı tarafın icra takibini başlattığı 10.03.2020 tarihine kadar hem ortaklık sözleşmesinden hem de tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacak zamanaşımına uğramıştır. Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı savunması yaptığından davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Borç bulunmakla birlikte istenebilmesi borçlunun zamanaşımı savunması yapmamasına bağlıdır (olumsuz şarta). Bu nedenle takibin haksızlığından söz etme imkanı bulunmadığı gibi davacı tarafın kötü niyetli takipte bulunduğu ispatlanmadığından davalı tarafın %20 tazminat istemi yerinde görülmemiştir. V- KANUN YOLLARI 6100 sayılı HMK 341. maddesi gereğince hüküm tarihi itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Somut olayda, mahkememizdeki dava konusu bu tutarın üzerinde olduğundan hükme karşı tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunmaktadır....

        vd maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 2021/575 E, 2021/2189 K sayılı ilamında belirtildiği üzere; "Bu bağlamda yapılan değerlendirme de; uyumazlığa konu alacağın tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir. Taraflar arasında, paranın geri ödenmesi gereken tarihinin belirlendiğine dair bir sözleşme olmadığı gibi tarafların bu yönde bir açıklamaları da yoktur....

        Noterliği'nin 21.09.2020 tarihli .... yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, ihtarnamede talep edilen hususlara karşı itiraz edildiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında iddia olunan davaya konu borç/alacak nin TBK 386. madde ve devamı maddeleri kapsamında bir Tüketim Ödüncü Sözleşmesi olmadığını, neticede; zamanaşımı ve husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER ve GEREKÇE: Dava, tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuç- landırılmıştır. Bilirkişiler .... ve ......

          Maddesinde belirtilen tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşıldığı, somut uyuşmazlığın TBK'nun 386. Maddesinde belirtilen tüketim ödüncü (Bir miktar paraya ilişkin olarak) sözleşmesinden kaynaklandığı sabit olduğuna göre görevli mahkemenin HMK'nın 2. Maddesine göre genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilmiştir.( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3014 Esas 2017/6373 Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/567 Esasa 2021/670 Karar) Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Dava tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Davaya konu istem davacı tarafından davalıya gönderilen havaleden kaynaklanmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibari ile bir ödeme vasıtasıdır. Diğer bir deyişle, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Yasal karinenin tersini ileri süren havaleci bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (HGK'nın 12/03/2003 gün, 2003/3- 118 esas, 2003/158 karar sayılı ilamı)....

            Hakimler ve Savcılar Kurulunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin iş bölümüne ilişkin 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı gereğince 4.Hukuk Dairesinin ihtisas alanını düzenleyen 1.maddesi ile; "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında (Özel Borç İlişkileri -Akdin Muhtelif Nev’ileri) yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar (satış sözleşmesi: taşınır ve taşınmaz satışı, ödünç sözleşmeleri: ariyet (kullanım ödüncü)-karz-ödünç (tüketim ödüncü), ölünceye kadar bakma sözleşmesi,vedia (saklama) sözleşmesi,hizmet sözleşmesi,kefalet sözleşmesi, kaynaklı hüküm ve kararların" hüküm ve kararların'' istinaf incelemesini yapmakla Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi görevli kılınmıştır....

              Dava, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. 6098 Sayılı TBK.'nun 386. vd. maddesinde tüketim ödüncü; " ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği " sözleşmedir " şeklinde tanımlanmıştır. Davacının, dava ettiği parayı " emanet " açıklaması ile davacıya ödünç olarak verdiğini iddia ettiği, anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK.'nun 392. Maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; " ödüncün geri verilmesi konusunda belirli gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa da ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir " şeklinde belirlenmiştir....

              Davanın ileri sürülüş biçimine göre uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nın 386. vd. maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 386. vd. maddesinde tüketim ödüncü; " ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Davacının, dava ettiği parayı "emanet verilen borç para" açıklaması ile davacıya ödünç olarak verdiğini iddia ettiği, anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir....

              UYAP Entegrasyonu