Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili her ne kadar açmış olduğu davanın menfi tespit davası olduğunu ileri sürmüş ise de dava dilekçesi incelendiğinde davacı vekilinin menfi tespit isteminin yanı sıra icra takip dosyasına ödenen bedelin ödenmesini de talep ettiği görülmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin davası menfi tespit isteminden ibaret değildir. Davacı vekili menfi tespit isteminin yanı sıra icra takip dosyasına ödenen bedelin de iadesini talep etmiş olduğundan uyuşmazlık 6502 Sayılı Yasanın 73/A maddesine göre zorunlu arabuluculuk müessesine tabidir. Tüm bu nedenler ile ilk derece mahkemesi kararı mevzuata uygun olduğundan istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür....

Mahkemece, asıl dava olan çek iptali davasında 7 adet çekten üçünün davalıda olması nedeniyle 4 çekin iptaline, konusu kalmayan davalı elindeki üç çekten dolayı karar verilmesine yer olmadığına, birleşen menfi tespit davasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasının kabulüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup, hüküm asıl davanın müdahili ve menfi tespit davasının davalısının vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Çek iptali davalarının meşru hamil tarafından açılması mümkün olup, asıl davada aktif dava ehliyeti bulunmayan keşidecinin açtığı çek iptali davası üzerine dört adet çekin iptaline karar verilmesi doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre temyiz isteminde hukukî yarar bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin üç çeke ilişkin menfi tespit davasına yönelik temyiz istemine gelince, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici...

    Asliye Hukuk Mahkemesi ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun” (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır....

      Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/01/2016 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 23/01/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. KARAR Dava, tüketicinin açtığı haricen satın alınan bağımsız bölümün tapusunun iptaline ilişkindir. Davacı vekili, 08/08/2012 tarihli bağımsız bölüm satış sözleşmesi ile davalı Tarsus Kaan Orman Ürün. İnş Ltd....

        Asliye Ticaret Mahkemesince, davalı 5464 sayılı Kanun gereğince kart hamilinin banka aleyhine açtığı davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 44. maddesinin birinci fıkrasında, "Tüketici olan kart hamili" tarafından açılacak davalarda 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağını ve dolayısı ile tüketici mahkemelerinin görevli olacağı, ikinci fıkrasında ise "Kart çıkaran kuruluşlar" tarafından kart hamili aleyhine açılacak davalar yönünden 1086 sayılı HUMK'nın (6100 sayılı HMK'nın 447/2. maddesinde, başka kanunların HUMK'ya yaptığı atıfların HMK'ya yapılmış sayılacağı belirtildiğinden 01.10.2011 tarihinden itibaren bu atıf HMK olarak anlaşılmalıdır) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir....

          Dosya kapsamından, davacı vekilinin, taraflar arasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, ancak davalıların tapuda ki hisselerini davacıya devretmediklerini ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tescili olmadığı takdirde ise bedellerinin tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Davanın yukarıda belirtilen niteliğine, göre taralar arasında tüketici ilişkisi bulunmadığı, ticari ve mesleki amaçla hareket ettikleri, anlaşılmakla, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın, HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            KARAR Davacı, davalı şirketten satın aldığı aracın bedelini fazlasıyla ödemesine rağmen hakkında başlatılan takip yönünden açtığı menfi tespit davasının lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, bu süreçte aracın haczen ve düşük bedelle satıldığını ileri sürerek ödemek zorunda kaldığı satış bedeli fazlasının, haksız yere hacizde satılan aracın bedelinin ve düşük bedelle satılmasından doğan zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiş, herhangi bir savunmada bulunmamıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. 1- Dava, davalı şirketle tüketici davacı arasındaki araç satışından kaynaklanmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir....

              Dosya kapsamından, davacı vekilinin, davacı ile davalı satıcı şirket arasında taşınmazın satımına ilişkin olarak harici taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, davacının taşınmazların bedelini ödediğini, ancak davalının, taşınmazların tapuda devrini yapmadığını ileri sürerek, devredilmeyen bağımsız bölümün tapusunun iptali ve taşınmaz üzerine tedbir konulması istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, konut satım sözleşmesine davalı ihtiyaç amacıyla satın alınan konut satışından kaynaklandığı, bu sözleşmenin varlığı ve geçerli olup olmadığının görevli mahkemece değerlendirileceği ve davacının 4077 sayılı Kanunda belirtilen “Tüketici” tanımına girdiği, davalının ise, kanunun öngördüğü “satıcı” tanımına uyduğu anlaşılmakla, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....

                TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 18/03/2021 NUMARASI : 2020/649 ESAS, 2021/425 KARAR DAVA KONUSU : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit KARAR : İSTANBUL 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ'nin 18/03/2021 tarihli ve 2020/649 Esas, 2021/425 Karar sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi....

                tespitine karar verilmekle yetinilmesi, öğrencinin eğitim hizmeti alması nedeniyle eğitim hizmeti borcu bulunacağından menfi tespit talebinin reddi; dava dilekçesinde iddia edildiği üzere eğitim hizmeti verilmediğinin saptanması halinde ise her iki talep bakımından kabule karar verilmesi gerekirken; davacının eğitim hizmet borcu bulunup bulunmadığı belirlenmeden, menfi tespit isteğinin de yazılı şekilde hükme bağlanması doğru olmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu