Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici Mahkemesince ise, taraflar arasında kredi sözleşmesi ilişkisi değil hayat sigortasından kaynaklanan bir ilişki bulunduğu ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş, aynı Kanunun 83/2. maddesi ise "Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." diyerek kanunun uygulama alanını daha da genişletmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi kapsar.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır....

    Hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. Davanın ... tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasadan sonra açılmış olmasına göre, 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, murisin tüketici konumunda olup davalı ... şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın tüketici mahkemesi tarafından görülmesi gerekmektedir. Yani davalı ... karşı açılan dava itibarıyla görevli mahkeme ticaret mahkemesi ise de sigorta şirketine karşı açılan dava itibarıyla görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Ancak davalılara göre davanın tefrik edilmesi usul ekonomisine uygun olmayacağı ve Tüketici mahkemesinin özel görevli mahkeme olması sebebi ile davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerekir. (Antalya BAM ... HD., ... E, ... K.)...

      Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dava, krediye dayalı olarak yaptırılan hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 21.05.2014 dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır....

      O halde sigorta şirketine karşı açılan ve sigorta poliçesinden kaynaklanan uyuşmazlığın TTY. nın 1263 ve 4/1 maddeleri gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18/09/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, hayat sigorta poliçesinden cayma hakkının kullanılması ile sigorta şirketine ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı ile arasında akdedilen hayat sigortası poliçesi karşılığında davalı sigorta şirketine 34.323,98- TL ödediğini, yasal cayma hakkını süresi içerisinde kullanmasına rağmen ödediği primin iade edilmediğini ileri sürerek, 34.323,98- TL'nin tahsilini istemiş, yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, hayat sigorta poliçesinden cayma hakkının kullanılması ile sigorta şirketine ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalı ile arasında akdedilen hayat sigortası poliçesi karşılığında davalı sigorta şirketine 25.742,98- TL ödediğini, yasal cayma hakkını süresi içerisinde kullanmasına rağmen ödediği primin iade edilmediğini ileri sürerek, 25.742,98- TL'nin tahsilini istemiş, yerel mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

        Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda; davacılar murisine, ... Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi aracılığıyla ... Bankası Şubesinden 150.000,00 TL limitli kredi açılmış ve bu kredi nedeniyle Esnaf Hayat Sigortası Poliçesi tanzim edilmiş, murisleri ...'ın söz konusu sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat hakkına miras yoluyla halef davacılar tarafından eldeki dava açılmıştır. Eldeki uyuşmazlıkta, davalının vermiş olduğu hizmet mesleki ve ticari amaçlı olsa da, davacılar murisi davaya konu kredi sözleşmesi ilişkisinde tüketici sıfatıyla hareket etmemiştir....

          Somut uyuşmazlıkta, davalılar murisine ilişkin hayat sigortasının davacı banka tarafından davalılar murisine kullandırılan bireysel krediye ilişkin teminat olarak düzenlendiği, sigorta poliçesinin 13. Maddesinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkının bulunmamaktadır. Davacıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiye hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır....

          Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde; tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir....

          Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde; tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya diyabet hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir....

          UYAP Entegrasyonu