Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu noktada hüküm açık olduğundan yorumu gerektirecek bir durum da bulunmamaktadır. Yukarıda değinilen nedenlerle 2822 sayılı Toplu ... Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 60. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Hüküm: 1-... 3’üncü ... Mahkemesi’nin 18.04.2012 tarih, 2012/102 esas, 2012/637 karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA, 2-Uyuşmazlık konusu Toplu ... Sözleşmesi’nin 30’uncu maddesinin gerek birinci fıkrasının gerekse ikinci fıkrasının; refakat edilecek eş, çocuk, anne ve babanın işçinin çalıştığı işyerinin bulunduğu yer dışında başka bir yerde güncel Sosyal Güvenlik Mevzuatına göre doğrudan başvuru ya da sevk yoluyla tedavi görmesi halinde uygulanacağının TESPİTİNE, 3-Toplu ... Sözleşmesinin 30. maddesinin uygulanması bakımından hasta sevk formu ve sevk işleminin aranması gerekip gerekmediği konusundaki yorum talebinin ise Toplu ......

    Mahkemece toplanan kanıtlara göre; çalışan işçinin aleyhine olarak hüküm konulamayacağı yine yoruma tabi kılınan 34. maddede gelir sahibi olsa dahi çalışan işçiye yüksek öğrenim yardımında da bulunacağının ve herhangi bir ayırım yapılmaksızın eğitim görüldüğüne ilişkin belge ibrazı ile bu yardımın yapılacağının hüküm altına alındığı, ayrıca sendika ile belediye arasında önceki dönemlerde bu ayrım yapılmaksızın öğrenim yardımının ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve “Toplu İş Sözleşmesinin 34. maddesinde yer alan eğitim yardımının üye işçilerin eğitim gören tüm çocuklarına belge karşılığında aynen uygulanması gerektiğinin tespitine” karar verilmiştir. Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 60’ıncı maddesinde, “Uygulanmakta olan bir toplu sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıkta sözleşmenin taraflarından her biri 15 inci maddeye göre yetkili mahkemesinde yoruma ilişkin bir tespit davası açabilir....

      C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davalı Kamu İşletmeleri Sendikası husumet itirazında bulunmuşsa da, toplu sözleşmesinin birinci maddesinde davalının da taraf gösterildiği, yetki ile işlem yapsa da yapılan toplu sözleşmesinde imza sahibi olmakla yorum davasında da taraf sıfatının bulunduğu, yorumu istenen maddede belirtilen zam oranlarının her birinin kendi dönemleri itibari ile geçerli olduğu, ilk dönem için verilen seyyanen zammın 2, 3, ve 4. Dönemler yönünden devam ettiği şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesiyle toplu sözleşmelerinin 46. Maddesinin “bir önceki dönem ücretinin altına düşmemek kaydı ile (İş Kanunu 22. Madde gereği işçi onayı istisna) madde de belirtilen her bir zam miktar ve oranlarının kendi dönemlerinde geçerli olmak üzere uygulanması gerektiği” şeklinde yorumlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. D) İstinaf: Karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

        Mevsimlik işçinin üyeliğin bildirildiği andan itibaren toplu sözleşmesinin tüm hükümlerinden yararlanabileceği kabul edildiğinde, toplu sözleşmesinde öngörülen daimi işçi ile mevsimlik işçi arasındaki ayrımın sebebi ortadan kalkar. Toplu sözleşmesinde açıkça daimi işçilerle mevsimlik işçilere ait tanıma yer verilmesi ve 33. maddede açıkça daimi işçilere kıdem terfii öngörülmesi sebebiyle düzenlemenin amaçsal yorumu yapıldığında, mevsimlik işçilerin kıdem terfi haklarının olmadığı kabul edilmelidir. Toplu sözleşmesinin 35. maddesi hükmü, açıkça daimi işçilere sağlanan haklar dışında kalan hükümler bakımından sonuç doğurur. 01.01.2008-31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2. dönem Toplu İş Sözleşmesi ile birlikte 33. maddede daimi işçi-mevsimlik işçi ayrımı kaldırıldığından mevsimlik işçilerin kıdem terfiiden yararlanması ancak 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi ile birlikte mümkün hale gelmiştir....

          Yine toplu sözleşmesi akdeden taraflar sözleşmesinin muhtevasına ilişkin olarak ücret, ücretin ekleri, fazla çalışma, dinlenme hakları özellikle tatil ve izinler ve diğer işçilik hakları konularında düzenlemeler yapabilecekleri gibi sözleşmesinin sona ermesi nedenleri, özellikle fesih yetkisinin sınırlanması ve feshe bağlanan kanunu sonuçlar hakkında da toplu sözleşmesine hüküm koyabilirler. (Narmanlıoğlu, Ü.: İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri, Yeni Mevzuata Göre Yazılmış 2. Baskı, s:357) Toplu sözleşmesine sözleşmelerine ilişkin olmak üzere hükümler konulması mümkün ise de, bu hükümlerin kanunun emredici hükümlerine aykırı olamayacağı açıktır. Ancak burada sözü edilen kanunun emredici hükümlerini mutlak emredici hükümler olarak anlamak gerekir. Örneğin toplu sözleşmesi ile kıdem tazminatı tavanının değiştirilmesi mümkün olmayacaktır....

            Gerekçe: Dava, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 53. maddesi kapsamında, toplu sözleşmesinin yorumuna ilişkindir. 6356 sayılı Kanun’un 53. maddesinin birinci fıkrasına göre “Uygulanmakta olan bir toplu sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin taraflarınca dava açılabilir. Mahkeme en geç iki ay içinde karar verir. Kararın temyiz edilmesi hâlinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.” Hukukumuzda, toplu sözleşmelerinin, normatif ve borç doğurucu hükümlerden oluştuğu kabul edilmektedir. Nitekim, 6356 sayılı Kanun'un 33. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasına göre “Toplu sözleşmesi, sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içerir. Toplu sözleşmesi, tarafların karşılıklı hak ve borçları ile sözleşmenin uygulanması ve denetimini ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri de içerebilir.”...

              Taraflar arasındaki toplu ... sözleşmesinin yorumu davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince ....07.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir....

                Davalı işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmelerinin incelenmesinde aile yardımının; 01.03.2007-14.03.2009 ile 15.03.2009-14.03.2011 tarihleri arasında yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmelerinin 39. maddesinde; "toplu sözleşmesi kapsamında çalışan sendika üyesi işçilere, Devlet Memurlarına ödenen aile yardımı net olarak ödenir." 15.03.2011-14.03.2013 yürürlük tarihli Toplu İş Sözleşmesinin 39.maddesinde; "toplu sözleşmesi kapsamında çalışan sendika üyesi evli isçilere, Devlet Memurlarına ödenen aile yardımı miktarı: 1. altı ayda %20 fazlası 2. altı ayda %25 artırılarak ödenir." 15.03.2013-14.03.2015 yürürlük tarihli Toplu İş Sözleşmesinin ise 38. maddesinde; "toplu sözleşmesi kapsamında çalışan sendika üyesi işçilere her ay maaşla birlikte sözleşme döneminde memura ödenen aile yardımının %25 fazlası ödenir" şeklinde aile yardımına ilişkin düzenlemeler bulunduğu, 01.03.2007-14.03.2009 / 15.03.2009 - 14.03.2011 yürürlük tarihli sözleşme hükümlerinin de eşi çalışmayan işçilere uygulanacağının...

                  Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, seyyar görev tazminatının 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nda düzenlendiğini, seyyar görev tazminatına hak kazanabilmek için fiilen memuriyet mahalli dışında çalışılması gerektiğini ve belediye sınırları dışına çıkmayan bir kişiye seyyar görev tazminatı ödenemeyeceğini, toplu sözleşmesinde bazı hakların kaldırılmasının ve değiştirilmesinin mümkün olduğunu, Toplu İş Sözleşmesinin 26. maddesinden farklı pozisyonda çalışan işçilerin araziye çıksın-çıkmasın belediye sınırları içinde çalışsalar dahi seyyar görev tazminatına hak kazanırlar anlamı çıkarılamayacağını, vize edilen işçi sayısından fazla işçinin seyyar görevli olarak çalıştırılması ve seyyar görev tazminatı ödenebilmesinin ise mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı davalı vekili temyiz etmiştir....

                    Mülga 2822 Sayılı Kanununun 9. maddesine göre; Toplu İş Sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar. Toplu İş Sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar. Toplu İş Sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabilmeleri, Toplu İş Sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir. Davacının yararlandırılmadığını ileri sürdüğü Türkiye Orman işçileri sendikası ile davalı İdare arasında bağıtlanan tüm toplu sözleşmeleri ile ve ......

                      UYAP Entegrasyonu