DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti ve Korunması davasıdır. Tapu kaydına göre, Mersin ili, Anamur ilçesi, Anıtlı Köyü, 165 ada, 65 parsel sayılı taşınmazın 2.494,83 m2 yüzölçümü ve tarla niteliği ile T3 adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Anamur Milli Emlak Müdürlüğü'nün 02/08/2021 tarih ve E-85279361- 400- 1406810 sayılı yazı ile davacının davaya konu taşınmaz üzerine muz, avokado vb dikimi yaparak işgal ettiğinin tespit edildiği, taşınmazı tel örgü ve çitleri sökerek yazının tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde tahliye etmesinin talep edildiği anlaşılmıştır....
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06/10/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde henüz mülkiyet hakkı doğmamış zilyetliğin bulunması veya taşınmazın hukuki niteliği itibariyle zilyetlikle kazanıma elverişli olmadığı durumlarda, zilyet olunana müdahale edilmesi halinde zilyetliğin korunmasının istenebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. TMK.nun 683 ve devamı maddelerinde ise, tescili talep etme hakkı doğan zilyedin müdahale edene karşı elatmanın önlenilmesi davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre sırf zilyetliğin korunması talebi ile TMK.nun 981 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davalarda, dava konusu taşınmazın değerine bakılmaksızın HUMK.nun .../II-.... bendine göre Sulh Mahkemeleri görevli bulunduğu halde, TMK.nun 683. maddesine dayalı olarak açılan elatmanın önlenilmesi davalarında görevli mahkeme dava konusu taşınmazın değerine göre belirlenir....
Dosyanın incelenmesine göre; davacının maliye hazinesine ecrimisil ödemek suretiyle tasarrufunda bulundurduğunu beyan ettiği davaya konu taşınmaz üzerindeki davalıların vaki müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesini mahkemeden talep ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu 981,982 ve 983. maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir....
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine iş bu karar davalı tarafından istinafa konu edilmiş ise de, bilindiği üzere TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Dava, zilyetliğin korunması ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Mahkemece; dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 20 yılın üzerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı zilyetliğinde bulunan taşınmazına davalı ... Yönetiminin ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğundan zilyetliğinin korunması ve Orman Yönetiminin elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Bu durumda; uyuşmazlığın M.Y.nın 982 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Davacının bu maddede belirtilen korumadan yararlanabilmesi için dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu ve üzerinde zilyetlik kurulmasına elverişli yerlerden olması gerekir. Ancak, böyle bir taşınmaz üzerindeki zilyetliğin korunması istenebilir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/03/2023 tarih 2023/45 Esas sayılı ara kararının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın TMK'nın 981 vd. maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunması kapsamında el atmanın önlenmesi davası olduğu ve dosyanın derdest bulunduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, dava 4721 sayılı TMK.nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen salt zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilerek, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekilince istinaf itirazında bulunulmuştur. Dosya kapsamına göre, davacı taraf davasında salt zilyetliğe dayanmayıp, zilyetlik yanında, şahsi hakka (kira sözleşmesine) da dayandığı anlaşılmaktadır. 3- Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin Dairemizce de benimsenen 18/09/2014 tarihli, 2013/22227 Esas-2014/16366 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 4721 sayılı TMK'nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nun 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Uyuşmazlık, mahkemenin nitelendirmesine göre T.M.K. m. 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunması istemine ilişkindir Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, kira sözleşmesine dayalı elatmanın önlenmesi ve oluşan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Bor Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 09/09/2021 tarih ve 2019/431 Esas 2021/740 Karar sayılı kararı ile dava Türk Medeni Kanunun 983. maddesine dayalı zilyedliğin korunmasına ilişkin dava olarak nitelendirilerek, aynı kanunun 984. maddesi gereğince iki aylık hak düşürücü içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK'nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür....