Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece çekişmeli taşınmazın imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı ve davacı lehine olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşulları oluştuğu kabul edilerek davanın kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli değildir. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Öncelikle hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca büyükşehir belediye sınırlarının tüm ilin mülki sınırları haline geldiği nazara alınarak ilgili kamu tüzel kişiliği olması nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmelidir. Dava konusu taşınmaz, 1977 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, kayalık olması nedeni ile tespit harici bırakılmıştır. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak çekişmeli taşınmaz hakkında tescil isteğinde bulunmuştur....

    Hükmü, yargılama sırasında ölen davalının mirasçıları temyiz etmiştir 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesinde özetle, kadastro müdürünün çalışma alanında işe başlamadan önce mahalli hukuk mahkemesinde, bu alandaki taşınmaz mallar hakkında görülmekte olan kadastro ile ilgili davalarla, hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesini alarak bunlarla ilgili tutanakları bir hafta içinde kadastro mahkemesine göndereceği ve durumdan listenin alındığı mahalli mahkemeyi haberdar edeceği, 27/1. maddesinde ise, mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların mahkemesine resen devrolunacağı belirtilmektedir....

      O halde, yapılan ve kesinleşen işlem, orman kadastrosu olduğuna göre, somut olayımızda temyize konu davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi hükmüne göre açılan tapu iptali ve tescil davası olmayıp, 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesi hükmüne göre açılan orman kadastrosunun iptaline ilişkin bir dava olduğunun kabulü zorunludur. Kadastro yasaları tasfiye amaçlı yasalardır. Bu nedenle; kadastro yasalarınca yapılan işlemlerin iptali, belirli sürelere bağlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesinde belirtilen süreler hak düşürücü süreler olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Hak düşürücü süre, davanın görülebilirlik koşuludur. Bir davada hak düşürücü sürenin bulunup bulunmadığı hususu, taraflarca ileri sürülmese dahi davaya bakan hâkim tarafından gözetilmesi gerekir. Hak düşürücü süre geçmişse davanın esası incelenemez....

        Mahkemece, davanın reddine dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

          Mahkemece, davanın reddine, dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

            Mahkemece, davanın reddine dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

              Mahkemece, davanın reddine dava konusu parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 766 sayılı Kanuna göre yapılan 17.10.1972 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanunun ek 5. maddesine göre yapılan ve 05.05.2015 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir....

                İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 05/02/2018 günü oy birliğiyle karar verildi....

                  Köyü içinde) 139 ada 6 ve 136 ada 13 parsel sayılı taşınmazların tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi ile belgesiz zilyetlikten mülk edinilebilecek taşınmazlar davacı adına kayıtlı 139 ada 6 parsel 98062 m2, 136 ada 13 parsel ise 95865 m2 yüzölçümünde olup, toplam yüzölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde belirtilen sınırlamaları aştığı anlaşılmaktadır. Kayıt ve belgesiz olarak çalışma alanı içinde davacı adına tespit ve tescil edilen taşınmazların yüzölçümü toplamının 100 dönümü aştığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve müdahil tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, müdahil tarafından yatırılan harcın istek halinde iadesine, 12.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    Tespit dışı bırakılmayla ve kadastro tutanaklarının askıya çıkarılmasıyla ilgili olmadığı açıktır. 1966 tarih ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 10, 11, 18 ve devamı maddelerinde; tapulama bölgelerinin tayini ve ilanı, tapulama birliklerinin tayini ile ilanı ve birlik sınırının tayini konularında getirilen hükümler, 3402 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan hükümleriyle benzerlik taşıdığı ve aynı nitelikte bulundukları görülmektedir. Açıklanan kanun hükümleri tamamen tapulamanın (kadastronun) hazırlık (ön) çalışmalarına ilişkindir. Bu nedenle davacıyı bağlamaz. Kişinin dava ve itiraz hakkı; ancak, 766 sayılı Tapulama Kanununun 26, 27, 28 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11.maddelerinde açıklandıkları biçimde tapulama (kadastro) tutanakları ile bunlara ilişkin cetvellerin askıya çıkarılması için yapılacak 30 günlük ilan ve itiraz ile doğar. Bu kanunların belirtilen maddelerine göre yapılması gerekli ilanların hiçbiri davacının köyünde yapılmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu