WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi 1981/1434 E. sayılı dosyası ile açılan dava konusu taşınmaz 1450 parselin eski bir kök tapudan ifrazen tesis edildiği, kök tapunun ilk merâ olarak vasıflandırıldığı, ancak 1450 parsele ilişkin kök tapunun tahakkuk ettiği sahanın aslında 3116 sayılı Kanun'a göre “orman” olduğu, 4785 sayılı Kanun uyarınca devletleştirilmiş ve 5658 sayılı Kanun uyarınca iadeye tabi tutulamayacağından hukuki kıymetini kaybetmiş olduğundan özel mülkiyete konu olamayacağı ileri sürülerek orman olduğunun tespiti ile davacı adına kayıtlı olan tapunun iptaline karar verilmiş ve bu karar 12.03.1984 tarihinde kesinleşmiştir. TM'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir....

    a ait tapu kaydı olduğu, öldüğünde davacılar murislerine intikal ettiği zabıt defterinde kayıtlı olduğu halde kadastro sırasında zabıt kayıtları tercüme edilerek uygulanmadığından tapu kayıtlarının hatalı oluştuğundan bahisle tapu kayıtlar iptali ile adlarına tescili, tescilin mümkün olmaması halinde TMK'nın 1007. Maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemiyle iş bu davanın 08.04.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK'nın 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir....

      TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146. md) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK'nın karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılmalıdır....

        TM'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 29/09/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E-2009/517 K sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak dava açılması gerekir....

          TM'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 29/09/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E-2009/517 K sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak dava açılması gerekir....

            İlk derece mahkemesinin, istinafa konu ikinci kararı ile de; davacının, TMK'nın 1007. maddesine dayalı maddi tazminat isteminin reddine; davacının, TBK'nın 77 ve devamı maddelerine dayanan maddi tazminat isteminin ise kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Tapuda malik olmayan, harici satışa dayalı olarak satın aldığı yer hakkında, TMK'nun 1007. maddesine dayalı olarak, tazminat davası açılamaz. Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir. (Yargıtay 5. H.D'nin 2022/11140 E. - 2022/18703 K.; 2022/5819 E. - 2022/13749 K.). Bu doğrultuda, dairemiz istinaf incelemesi yapılan ilk derece mahkemesinin ilk kararında ve istinafa konu ikinci kararında belirtilen gerekçelerle, TMK'nun 1007. maddesine dayalı tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....

            -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat (TMK.1007 md) istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 5.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 5.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,15.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......

              Asliye hukuk mahkemesinin 2007/196 esas ve 2013/280 karar sayılı ilamı ile tapu iptal edilerek davacıların hisselerinin yolsuz tescil sebebiyle tescil edilmesi ile davacıların mağduriyetlerinin giderilmiş olduğu, davacının başka maddi zararlarının bulunduğu iddiası itibariyle maddi gerçeklik olması gerektiği, maddi zararın ispatlanması gerektiği, oysa maddi zarar olarak ticari işletme veya kat mülkiyetine geçiş ileri sürüldüğü, gayrimenkulün imar durumu itibariyle davacının taleplerinin yerinde olmadığı, 1007 maddeye dayalı olarak manevi tazminat talep edilmemiyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

              Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 100.000 TL olarak dava açtığını mahkemece 66.492,80 TL tazminat verildiğini, talepten fazlaya hükmedildiğini, bu davanın belirsiz alaca davası olarak açılamayacağını, davacıların kesin bir zararı olmadığını, TMK 1007. Madde kapsamındaki tazminatın sınırsız bir sorumluluk doğurmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

              K A R A R Davacı dava dilekçesinde, kısıtlı adayı eşinin maaşını ailesinin geçimi için harcamadığını, kendisine gereksiz şeyler aldığını, yaptığını savurganlıktan dolayı ailesini zor durumda bıraktığını açıklayarak malvarlığını kötü yönetmesi nedeniyle kendisini ve ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesi bulunduğundan kısıtlanmasına karar verilmesini istemiş; mahkemece davanın kabulü ile Murat Murta Kurt'un TMKnun 406. maddesi uyarınca kısıtlanmasına dair verilen karar kısıtlı adayı tarafından temyiz edilmiştir. TMKnun 406. maddesinde "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır." hükmü yer almaktadır....

                UYAP Entegrasyonu