Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin 19.04.2018 tarihli ve 2015/13415 Esas - 2018/2781 Karar sayılı ilamıyla; "Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Somut olayda dava, sadece Hazine aleyhine açılmıştır. Taraf koşulu dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, ilgili köy tüzel kişiliğini davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece taraf koşulu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu" gerekçesiyle bozulmuştur. 3....

    Taşınmazın kadastrosunun 3402 sayılı Kanuna göre yapılması, Kadastro Kanununda, bu Kanuna göre yapılan kadastro tespitlerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usûl ve esasların uygulanacağının belirtilmesi, zilyetliğe ve/veya vergi kaydına dayalı olarak kadastrodan önceki nedenlerle açılan davalarda 30 günlük hak düşürücü sürenin uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde ki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmamasının kanuna, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olması yanında; ilgili kanunun bir maddesinin uygulanıp, diğer bir maddesinin uygulanmaması şeklinde yapılan bir uygulama ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yok sayılması mümkün değildir....

      Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan dava konusu taşınmazın çalılıktan masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirildiğinin tartışmasız olduğu, ancak, Hazinenin üstün hakkı bulunduğunun kabulü ile ecrimisil tahakkuk ettirilen, mahalli bilirkişi beyanlarına göre; bitişiğindeki 751 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden kiralanarak bu taşınmazla birlikte bir bütün olarak kullanılan taşınmazın, davacı tarafından imar ihya edilerek kadastro tespitinin kesinleştiği 1979 yılından ecrimisil tahakkuk ettirilen 2009 yılına kadar 20 yıllık zilyet olarak kullanım süresi tamamlanmış olmakla...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, kadastro öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nin 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çalılık niteliğindeki, 24.234,94 m2 yüzölçümlü 116 ada 159 parsel numaralı taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu açıklanarak 04.02.2005 tarihinde belgesizden, ... adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının 16.06.2005 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur....

          Kadastro Mahkemesi ise davacı vekili asliye hukuk mahkemesine sunduğu 16/04/2015 tarihli dava dilekçesiyle orman vasfı taşımayan dava konusu yerlerin MK'nın 713 ve Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü gereğince müvekkileri adına tescilini talep etmesi karşısında; dava dilekçesinde yapılan açıklamalar, ileri sürülen maddi vakıalar ve dayanılan hukukî olgu ve istem bir bütün olarak irdelendiğinde mahkememizce uyuşmazlık; önceki görevsizlik kararında geçtiği üzere 2/B uygulamasına itiraz olarak değil, 3402 sayılı Kanunun 11. maddesinde geçen askı ilan süresi içinde itiraz edilmemekle birlikte kadastrodan önceki sebeplere dayalı fakat kadastro tespitlerinden sonra açılmış, özel/mülkiyet hakkının tanınmasına yönelik (aynı Kanunun 12. maddesi hükmü kapsamında kalan) bir dava olarak nitelendirilmiştir. Bu halde ise uyuşmazlığın esasını inceleme görevi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. hükmünün açık ifadesine göre mahkememize ait değildir....

            Mahkemece, 05.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden davacı yararına zilyetlikle kazanım koşulları gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, 1951 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakılan yerlerdendir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları, çekişmeli taşınmaz bölümünün davacı murisi .... tarafından imar-ihya edildiğini ve zilyetliğinde bulundurduğunu, duruşma sırasında dinlenen muris .... 'in davacı dışındaki mirasçıları ise dava konusu yerin murisleri ....'...

              Davacı Hazine vekili, 28.07.2015 havale tarihli dilekçesinde....221 ada 1 ve 221 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı iddiasıyla tespitin iptali ile taşınmazların Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın reddine, dava konusu parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Yörede 1957 yılında 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre yapılmış arazi kadastrosu ve 2014 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uygulaması bulunmaktadır. 2015 yılında 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılmış orman kadastro çalışmaları 27/02/2015 tarihinde kesinleşmiştir....

                Getirilen bu yeni düzenlemeye göre, tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir. Eldeki dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi'' gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde dava konusu taşınmazın orman içi açıklık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidine itiraza (tapu iptali ve tescil) ilişkindir....

                  Davacı Hazine vekili, 28.07.2015 havale tarihli dilekçesinde;...... 6 parsel, 156 ada 8 parsel ve 221 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı iddiasıyla tespitin iptali ile taşınmazların Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine, dava konusu parsellerin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Yörede 1957 yılında 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre yapılmış arazi kadastrosu ve 2014 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22-a maddesi uygulaması bulunmaktadır. 2015 yılında 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılmış orman kadastro çalışmaları 27/02/2015 tarihinde kesinleşmiştir....

                    Hukuk Dairesinin 09.04.2009 tarih ve 2009/794-1744 sayılı kararı ile “Davanın imar-ihya ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olmasına rağmen, karar başlığında tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmesi ve hükme esas alınan fen bilirkişilerinin 14.03.2007 olan rapor tarihlerinin hükümde 11.03.2007 olarak gösterilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava, tescil konusu taşınmazın ... köyünde bulunduğu belirtilmek suretiyle bu köy tüzelkişiliği hasım gösterilerek açılmış; hüküm, Kayaönü köyünün adı yazılmak suretiyle oluşturulmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu