Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Olduğunun Tespiti- Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı ...'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Evlilik 31.01.2003 tarihinde ölümle sona ermiştir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca aile konutunun tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulabilmesi evlilik birliği devam ettiği sürece mümkündür. Toplanan delillerle, davaya konu taşınmazın davacının eşi, davalıların da babaları olan ortak mirasbırakanları ....'dan kaldığı, davacı ile mirasbırakan Muzaffer tarafından aile konutu olarak kullanıldığı kanıtlanmıştır....

    Her ne kadar, davacı vekili temyiz dilekçesinde TMK.nun 652/1. fıkrası uyarınca, sağ kalan eşe tanınan yasal hakkı kullanarak konut ve ev eşyasının mülkiyetinin miras hakkına mahsuben kendisine (vekil edenine) verilmesini istemiş ise de, uyuşmazlık şu aşamada miras hakkına yönelik olmayıp, mal rejimi sözleşmesinden kaynaklanan haklara ve TMK.nun mal rejimine ilişkin hükümlerine ilişkin bulunmaktadır. TMK.nun 652. maddesi uyarınca sağ kalan eş miras payı karşılığında mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu durumda aynı Kanunun 658. maddesinde de, açıkça vurgulandığı üzere görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. TMK.nun 240. maddesinde ise, sağ kalan eş; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı karşılığında ev eşyası ve konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu bakımdan davacı vekilinin bu yöndeki iddiası pek yerinde görülmemektedir....

      Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu üzerinde hakkını sınırlayamaz ise de; bu kurala aykırı davranış durumunda malik olmayan eş aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandırılmasına sebep olan işlemin iptali için dava açabilir. Kanunun malik olmayan eşe tanıdığı bu hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Dava, malik olmayan eş tarafından açılmış Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılması davası olup, bu davalarda yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesi olup, mahkemece yetki hususu ancak ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınır....

      Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Ancak aile kotu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen koruma, malik eş sağ iken başlayıp (TMK m. 194), malik eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Davalı eş 19.11.2015 tarihinde vefat etmiş, mahkemece 17.06.2016 tarihli kararla davalı eş ...'nun vefat etmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş, Dairemizin 05.04.2018 tarihli 2016/25711 esas 2018/4649 karar sayılı ilamı ile hüküm onanmıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı; davalının başka bir kadınla yaşamaya başladığını, eşini ve çocuklarını terkettiğini, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini,davalının katılma alacağını azaltma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek, davalı eşine ait (2) ve (6) nolu bağımsız bölümler üzerindeki davalının tasarrufunu engelleyici tedbir alınmasını (4) nolu bağımsız bölümün de aile konutu olarak özgülenmesini istemiştir. Dava, 25.8.2005 tarihinde açılmıştır. Dosyaya alınan nüfus kaydından, tarafların ikisinin de izinle Türk vatandaşlığından çıktıkları, izin belgesinin teslim alındığı 24.9.2001 tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kaybettikleri anlaşılmaktadır....

          Daire bozmasında sağ kalan davacı eşin katılma alacağının, TMK.nun 240. maddesi uyarınca aile konutu olan 103 ada 97 parselin ve ev eşyalarının mülkiyetini devralmaya yettiğini, bu nedenle anılan malların, davacı eşe katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasının gerektiği, bundan ayrı 13 ada 47 parselde de davacının üstün hakkının bulunduğu, bu nedenle TMK.nun 226/2. maddesi uyarınca isteğin kabulüne karar verilmesi gerektiği açıklanmış, mahkemece kurulan hükümde, 103 ada 97 parselde kayıtlı aile konutu ile eklentisinin ve 13 ada 47 parselde yer alan yazlık evin davalılar adına olan paylarının iptali ile davacı adına tesciline, aile konutu içindeki ev eşyalarının da mülkiyetinin davacıya verilmesine karar verilmiş, ne var ki katılma alacağından mahsup edilecek miktarları hükümde belirtilmemiştir....

            Bu yasal düzenleme uyarınca, sağ kalan eşin, evliliğin akdi sırasında iyi niyetli olup olmadığının tespiti gerekir. Evliliğin iptaline karar veren A... 11. Aile Mahkemesi miras bırakan İsmail in evlilik sırasında 86 yaşında yaşlı, demans ve parkinson gibi akıl hastalıklarına düçar bir kişi olduğunu, yakın komşusu olan Pakize nin bunu bilerek evlendiğini ve bu evliliğin kurulmasında Pakize 'nin iyi niyetli olmadığını kabul ederek evliliğin iptaline karar verdiği, Aile Mahkemesinin bu kararının Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu olgu gözetildiğinde evlenmenin yapıldığı sırada iyi niyetli olmayan sağ kalan eşin mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/7-695 E.K sayılı kararında da Dairemizin bu yöndeki görüşü benimsenmiştir....

              AİLE KONUTU ŞERHİTAPU İPTALİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 652 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 194 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 240 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 254 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, yeni kanunda 194, 240, 254, 279 ve 652. maddelerde "aile konutu" adı altında yeni bir hukuki kavram getirmiştir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi "eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez; aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandıramayacağını hükme bağlamıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin olup, toplanan delillerden; tarafların davanın devamı sırasında 16.02.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, bu sebeple dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği anlaşılmaktadır....

                  Hükmün gerekçesi tamamen Türk Medeni Kanununun 1023. maddesine dayalıdır. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmünde yer alan “açık rıza” düzenlemesi bu olayda uygulanmayacaksa başka hangi olayda uygulanacaktır? Karı koca arasındaki aile konutu çekişmesi Aile Hukukuna ilişkin özgün düzenleme olan Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre değil de Eşya Hukukuna ilişkin Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmü ile mi çözülecektir? Aile Hukukuna ilişkin bir çekişme Eşya Hukuku hükümleri ile çözülecekse Aile Hukukunun gelişmesi mümkün müdür? Uyuşmazlığı, sadece Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmüne göre çözecek isek Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmü içi boş, anlamsız, gereksiz, uygulama kabiliyeti bulunmayan ve içtihaden ortadan kaldırılan bir hüküm olarak mı kalacaktır? Bu uygulama ile malik olan eşlerin, aile konutuna ilişkin işlemlerde “açık rıza” almasına gerek kalmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu