Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aile konutu şerhi konulması talebine ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının eşi mirasbırakan Memet 13.04.2012 tarihinde ölmüştür. Davacı, dava konusu konutun miras hakkına mahsuben özgülenmesi için aile konutu olduğunun belirlenmesini talep etmiştir. Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğini hükme bağlamıştır....

    Öyle ise davacının isteği, Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesine değil, aynı Yasa'nın 240. maddesine dayandığına göre, Türk Medeni Kanunu'nun, üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından (TMK.118-392) kaynaklanmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin .//.. 2013/15424-2013/15825 -3- Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4/1. maddesi gereğince Aile Mahkemesi görevlidir. Öyle ise, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştır....

      Artık eşler, ortaklık mallarında yarı yarıya elbirliği mülkiyet halinde malik olurlar. (743 sayılı TKM. m.629, TMK. m.701) Mal ortaklığı rejiminde yasal kural, yarı yarıya paylaşım olmakla birlikte bunun yerine sözleşmeyle başka bir paylaşım yöntemini de kabul edebilirler. Ölüm halinde tasfiye yapılırken kural olarak, ortaklık malların yarısı sağ eşe, kalan yarısı da sağ kalan eşin miras hakkı saklı kalmak üzere ölenin mirasçılarına geçer. (743 TKM m. 221, 222, TMK. m.276) Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Eşler, 23.02.1973 tarihinde evlenmiş, mal rejimi ...'ın 17.11.2006 tarihinde vefatı ile sona ermiştir (TMK m. 225/1). Dosya arasındaki mirasçılık belegesine göre davacı sağ eş ile davalı çocuklar mirasçı olarak kalmıştır. Davacı ile muris eş arasında 27.12.2002 tarihinde ... 3. Noterliği'nde 41596 yevmiye nolu 'Düzenleme Şeklinde Mal Ortaklığı Sözleşmesi' imzalanmıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından maddi tazminat talebinin reddi, manevi tazminatın miktarı ve aile konutunun özgülenme süresi yönünden; davalı tarafından ise, nafakalar, manevi tazminat ve aile konutunun özgülenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının tüm davacının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin...

          Hukuk Dairesinin 2018/4848 Esas 2018/14147 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile eşlerin birinin ölümü sebebiyle sona ermesinin hukuki sonuçlarının farklı olduğu, zira evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumunda olup diğer durumlarda ise eşler birbirine mirasçı olamayacağı, evliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eşin miras hakları devam etmekle, ayrıca TMK nun 240 ve 652.maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır. Sağ kalan eşin bu düzenlemelerde yer alan haklarını diğer mirasçılara karşı kullanabilmesi için ayrı bir dava açması zorunluluğu olmayabilir. Sağ kalan eş ve diğer mirasçılar dava açılmadan yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilir. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı ayrı bir dava da açabilir....

          Hukuk Dairesinin 2018/4848 Esas 2018/14147 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile eşlerin birinin ölümü sebebiyle sona ermesinin hukuki sonuçlarının farklı olduğu, zira evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumunda olup diğer durumlarda ise eşler birbirine mirasçı olamayacağı, evliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eşin miras hakları devam etmekle, ayrıca TMK nun 240 ve 652.maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır. Sağ kalan eşin bu düzenlemelerde yer alan haklarını diğer mirasçılara karşı kullanabilmesi için ayrı bir dava açması zorunluluğu olmayabilir. Sağ kalan eş ve diğer mirasçılar dava açılmadan yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilir. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı ayrı bir dava da açabilir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi ise, TMK 652. maddeye dayanarak açılan davalara bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Medeni Kanununun 652. Maddesine göre, eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir. Bu tür işlerde görev sulh hukuk mahkemesine aittir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi ise, TMK 652. maddeye dayanarak açılan davalara bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Medeni Kanununun 652. Maddesine göre, eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir. Bu tür işlerde görev sulh hukuk mahkemesine aittir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Miras Hakkında Mahsuben Mülkiyet Hakkı Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm ölen eşe ait tereke malları arasında bulunan birlikte yaşadıkları konut üzerinde sağ eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması (TMK. md. 652) isteğine ilişkin olup, miras hukukundan kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.12.2013 (Per.)...

                Böylece, kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu felsefesi içinde kabul edilmişken (TMK m. 193), aile konutu ile bu kurala ayrı bir istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmıştır (TMK m. 194/3). Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay ele alındığında, dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmadığı açıktır. Ancak, ipotek alacaklısı banka taşınmazın bu niteliğini bilerek, ipotek tesisi sırasında taşınmaz maliki olmayan eşin(kadın) muvafakatini almıştır. Her ne kadar muvafakatnamedeki imza davacı kadına ait olmasa da ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bilmediği söylenemez....

                  UYAP Entegrasyonu