WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

“Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” (TMK.m.240/3). “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK.m.652/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir” (TMK.m.652/2). Evliliğin, boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi ile eşlerin birinin ölümü sebebiyle sona ermesinin, hukuki sonuçları farklıdır. Zira, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumundadır. Sağ kalan eşin, yukarıda açıklanan düzenlemelerdeki hakları için ayrıca bir dava açması gerekmeyebilir....

    TMK. 240. maddesi "Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir ........... Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir......" TMK 652/1. maddesi "Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir....."...

    Çünkü, sağ kalan eş ve diğer mirasçılar, dava açılmadan, yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. ..... dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş, haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı ayrı bir dava da açabilir. Bu yüzden, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir. Yasanın amacı sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanunu'nun 194, 240 ve 652. maddelerindeki açık düzenlemelere göre, aile konutuna sağlanan koruma da sona ermemiştir. Eldeki davada davacı, aile konutunun içerisinde bulunduğu taşınmazın eşi tarafından rızası dışında devredildiğini ileri sürmektedir. Yargılama sırasında davalı eş ölmüştür. Ancak, davacının aile konutu ile ilgili mirasçılıktan doğan haklarını kullanabilmesi için taşınmazın tapusunu iptal ettirerek tekrar terekeye( ölen eşi adına) döndürmesi gerekmektedir....

      Ancak, “sağ kalan eş” konumundaki davacı kadın eşin miras hakları devam etmekte, ayrıca Türk Medeni Kanunun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır. Sağ kalan eşin, bu düzenlemelerde yer alan hakları için ayrıca bir dava açması zorunlu olmayabilir. Çünkü sağ kalan eş ve diğer mirasçılar, dava açılmadan yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş, aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı da dava açabilir. Bu sebeple, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, davacı kadın eş açısından, eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanununun 194, 240 ve 652. maddelerindeki açık düzenlemelere göre, aile konutuna sağlanan koruma da sona ermemiştir. Davacı kadın eşin davadaki hukuki yararı devam etmektedir....

        Buna karşılık, Kat Mülkiyeti Kurulmamış bir binanın bir katı aile konutu olarak kullanılıyor ise; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 5. maddesinden yararlanılarak, mümkünse Kat Mülkiyeti kurulmak suretiyle aile konutunun oluştuğu bağımsız bölüm üzerinde sağ kalan eşe mülkiyet hakkı tanınmasının mümkün olduğu da ileri sürülmektedir. (Murat Doğan; Mal Rejiminin Tasfiyesinde ve miras paylaşımında Aile Konutu ve Eş Eşyası EÜHFD, cilt VII, sayı 3-4, 2003, sh, 692 vd.). Kanımca, aile konutu ölen eşin tümüne tek başına sahip olduğu çok daireli, kat mülkiyetine çevrilmemiş bir bina ise; binanın kat mülkiyeti kurulmasına elverişli olması koşuluyla, kat mülkiyeti kurulması suretiyle paylaşmanın yapılması ve aile konutuna isabet eden bağımsız bölümün üzerinde sağ kalan eşe mülkiyet hakkı tanınması suretiyle özgüleme mümkün olmalıdır. Kat mülkiyeti kurulmaya elverişlilik yoksa, mülkiyet hakkı tanınması suretiyle özgüleme talebinin reddi gerekecektir....

          Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ortaklığın giderilmesi davası açtığını, davacının, ölümünden önce muris eşi ile birlikte oturduğu aile konutunun satılması halinde zor durumda kalacağını, bu nedenle davacı müvekkilinin Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2020/1372 Esas sayılı dosyasında aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi istemiyle dava açtıklarını ileri sürerek ... Mahallesi ... Sokak No: 24/9 .../ Eskişehir adresinde yer alan bağımsız meskenin aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalı ... davaya cevap vermemiştir. 2. Davalı ... vekili 15.10.2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacı ile muris ...'nın aile konutlarının, aynı zamanda yerleşim yerleri olan ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, No:145 adresinde bulunan taşınmaz olduğunu, diğer davalı ... ile davacının muristen kalan malları muvazaalı bir şekilde kaçırmak istediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir. 3....

            Davacı eşi Nevzat Baklan'ın 18.5.2003 tarihinde vefat ettiğini 20 yıldır yaşamakta oldukları dairede bulunan menkul malların (eşyaların) bir kısmının kendi kişisel malı olduğunu, bir kısmının ise edinilmiş mallardan olduğunu, kişisel mallarının tesbitini ve ortak malların da Türk Medeni Kanununun 652. maddesi gereğince sağ kalan eşe özgülenmesini talep etmiştir. Talep konusu malların hangisinin kişisel mal hangisinin edinilmiş mal olduğunun tesbiti 4787 Sayılı Yasanın 5133 Sayılı Yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 Sayılı Yasanın üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olup, görev Aile Mahkemesinindir. (TMK. mad. 218, 219, 220, 222) Ayrıca davacı ölen kocasından kalan edinilmiş malların kendisine özgülenmesini de istemiştir. (TMK.mad.652) Özgüleme işinde görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. (TMK.mad.658) Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur....

              Dava konusu taşınmazın aile konutu olarak tespiti ile tapuya şerhine karar verilmesi istenildiğine göre “sağ eş” tarafından açılan davada işin esasının incelenebilmesi ve hukuki belirleme yapılabilmesi için öncelikle husumetin tüm mirasçılara yöneltilmesi gerekir Davanın “bir kısım mirasçılara” karşı açıldığı ve mirasçı Tuba Helvacı’ya velayeten de açıldığı anlaşılmaktadır. Mirasçı Tuba Helvacı “davalı” olarak davada yer almalı ve kendisine sağ eş olan annesi davacı ile arasında yarar çatışması olduğu için bir temsil kayyımı (TMK. m. 426 b. 3) atanmalı ve davanın onun huzuruyla yürütülmesi gerekirken eksik hasımla işin esasının incelenmesi doğru değildir. Kabul şekli bakımından; Davacı sağ eş tarafından aile konutununözgülenmesi” isteminde bulunulmadığı dava dilekçesi ile anlaşılmakta olduğu gibi davacı tarafından düzenlenen temyiz dilekçesinde de “özgüleme isteği bulunmadığı” açık bir şekilde ifade edilmiştir....

                KARŞI OY Dava, TMK'nun 652. maddesine dayalı, sağ kalan eş tarafından açılmış, tereke (miras) malları arasında bulunan bir kısım ev eşyası üzerinde miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasına ilişkin özgüleme davasıdır. Mahkemece dava kabul edilmiş; hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında aynen “dava konusu eşya değeri olan 10.665 TL davacı tarafından depo edilmiş olmakla davacının özgülemeye ilişkin talebinin kabulü ile söz konusu eşyaların sağ kalan eş ...'ye özgülenmesine, bu hususta talebin TMK'nun 652. maddesi kapsamında kabulüne,” ifadesi kullanılmıştır. Hükmün kapsamına ilişkin usulün 297/2. fıkrası, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” (HUMK.md. 297/2.) kuralını taşımaktadır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık tereke malları arasında bulunan 3 no'lu bölümün aile konutu olduğundan bahisle miras hakkına mahsuben Medeni Kanunun 652. maddesine göre sağ kalan eşe mülkiyet hakkı tanınarak davacı adına tescili isteğine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre temyiz incelemesi dairemizin görevinde olmayıp Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin görevi dahilindedir. Ne var ki adı geçen daire başkanlığınca da görevsizlik kararı verildiğinden görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna gönderilmek üzere Birinci Başkanlığa gönderilmesine, 03.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu