Dosya kapsamından, her ne kadar adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre sağ kalan eşin (annenin) yerleşim yeri “... ise de, zabıta araştırmasına göre velayeti kullanan annenin, mallarının korunması istenen çocuk ile birlikte ... Mahallesi, .... Sokak, No: ...ikamet ettiğinin anlaşılmasına göre, uyuşmazlığın ...1. Aile Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince... 1.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
, 3 bağımsız bölüm numaralı daireyi satın aldıklarını, taşınmazın aile komutu olması sebebiyle ilgili kanun hükümleri uyarınca miras payına mahsuben aile konutunun müvekkili adına özgülenmesini talep ettiğini, müvekkili için manevi değer taşıyan aile konutunun mülkiyet hakkını talep etme zorunluluğu doğduğunu, eğer eşin mirastan payına düşen miktar aile konutunun değerini karşılamıyorsa eş miras payı dışında kalan aile konutunun değerini ödeyerek onun mülkiyet hakkını talep edebileceğini, eğer bakiye değeri ödeyecek gücü yoksa aile konutu üzerinde intifa veya oturma hakkını talep edebileceğini (Yargıtay 2....
Md. 76 ) Davacı somut olayda 1/2 sinin kendisinin malik olduğu 1/2 sinin ise ölen eşi Kadir’e ait olan konutun aile konutu olduğunun tespiti ile konutun kendi adına özgülenmesini talep etmiştir. Talep konusu konutun aile konutu olup olmadığının tespiti 4787 Sayılı Yasanın 5133 Sayılı Yasa ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanmakta olup görev Aile Mahkemesinindir. ( TMK. md. 218, 219, 220, 222) Ayrıca davacı ölen kocasından kalan 1/2 payın kendisine özgülenmesini de istemiştir. ( TMK. md. 652 ) Özgüleme işinde görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. ( TMK. md. 658 ) Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması da zorunludur....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve rızası alınmadan davalı kadın eş tarafından diğer davalı banka lehine dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini iddia ederek, ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar davalı banka tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı bankanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194)....
Davacı, rızası dışında aile konutu üzerine ipotek konulduğunu, bu durumun Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı kadın tarafından istinaf edilmiş, bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince verilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Evlilik, sadece boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer....
Davacı vekili 21.12.2017 tarihli dilekçesi ile, dava dilekçesindeki sonuç ve istek kısmının bir numaralı bendindeki aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi ve iki numaralı bendinde ise davalı tarafından tasarruf edilmiş olan terekeye ait çekle ilgili davalının miras payından mahsubu taleplerinden vazgeçtiğini beyan etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsedilen çekin murisin sağlığında tahsil dilerek murisin talimat verdiği yerlere ödendiğini, bunun ortaklığın giderilmesi davası ile ilgisinin bulunmadığını, murisin eşi hakkındaki taleplerin mahkemenin görevi dışında olduğunu, menkul mallarda ortaklığın giderilmesi taleplerinin uygun olmadığını ikisinin birlikte aynı mahkemede görülmesinin mümkün olmadığını savunmuştur....
in mirası iki pay kabul edilerek bir payının sağ eş V.. Ö..'e bir payının da altsoyundaki mirasçıların mirası reddetmiş olmaları nedeniyle murisin annesi L... Ö...e verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Muris A.. Ö.. 24.03.2014 tarihinde ölmüş, davacıdan olan ortak çoçuklar Y....A.. Ö..ile A.. Ç.. Ö.. mirası reddetmiş, sağ kalan eş ise mirası reddetmemiştir. Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer ( TMK m. 613 ). Bu madde hükmü gözetilmeksizin murisin üstsoyuna miras payı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Somut olayda, dava açıldığı tarihte davalı eş üzerine kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine konulmuş bir ipoteğin varlığı söz konusu olup, davacı sağ eş dava açarak ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Şayet iddia edildiği gibi açık rıza alınmamış ise bu ipotek işleminin geçersiz olduğu açıktır. Dolayısıyla, geçerli bir işlemin olmadığının kabul edildiği hallerde, malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırması düşünülemez. Diğer bir anlatımla ölü olan bir işlem diriltilemez. Sağ kalan eşin mirasçı sıfatıyla hakları (TMK madde 240. ve 652) bulunmaktadır ve davacının bu davayı açtığı sırada var olan hukuki yararı yargılama sırasında davalı eşin ölümünden sonra da devam etmektedir. Bunun yanında halen ortada geçersizliği ileri sürülen bir ipotek bulunmaktadır. Bu nedenlerle, evlilik ölümle sona ermekle birlikte davanın konusuz kaldığını söylemek mümkün değildir....
Evliliğin ölümle sona ermiş olması durumunda da sağ eş, ölenin yasal mirasçısıdır. Sağ eşin yasal mirasçılık sıfatını ve varsa boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları (aksi tasarruftan anlaşılmadıkça) kaybetmesi, bir halde mümkündür. O da, ölenin mirasçılarından birinin, açılmış olan davaya devam etmesi ve sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması halidir. (TMK. m. 181/2) İlk derece mahkemesince; " Davacı tanığı Mahmut Emrah Çetin'in görgüye dayalı darp izlerine yönelik beyanı davalı kadına kusur olarak yükletilmiştir. Davalı tanıklarının görgüye dayalı beyanları ile davacı kocanın evi sık sık terk etmesi, davalı kadına yönelik fiziksel şiddet uygulaması, evin maddi geçimiyle ilgilenmemesi davacı kocaya boşanmaya yol açan olaylarda kusur olarak yüklenmiştir....
Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde sağ eş mirası reddetmemiş ise bunların payı sağ kalan eşe geçer ( TMK md. 613 ). Sağ kalan eş daha sonra vefat ettiğinden Türk Medeni Kanununun 613. maddesi hükmü gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....