Dolayısıyla, muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını araştırmadan aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı bankanın TMK m. 1023 de düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanması mümkün değildir. Nitekim aynı ilke HGK’nun 19.06.2015 gün ve 2015/2-528 E., 2015/1713 K.; 09.12.2015 gün ve 2014/2-593 E., 2015/2840 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Somut olaya gelince; aile konutu niteliğinde duraksama bulunmayan taşınmaz için davacı kadının bilgi ve onamı dışında, TMK m. 194/1’e aykırı olarak ipotek tesis edilmesi nedeniyle, yerel mahkemece ipoteğin kaldırılması (TMK m. 194/3) kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır....
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı vekili müvekkilinin rızası dışında aile konutu üzerine ipotek konulduğunu, bu durumun Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 194. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Davalı ... davaya cevap vermemiştir. Davalı ... davaya cevap vermemiş, duruşmada alınan beyanında ipotek tesisi sırasında annesinin yerine kendisinin imza attığını beyan etmiştir....
Davacı kadın vekili; ipoteğin kaldırılması davasının reddinin hatalı olduğunu ileri sürmek suretiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, aile konutu olarak kullanıldığı iddia olunan taşınmaz üzerinde, davalı T7 lehine tesis edilen ipoteğin iptali isteğine ilişkindir (TMK md. 194). Dava, sadece lehine ipotek tesis edilen davalı T7 ve ortağı olduğu şirkete karşı açılmıştır. Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava, rızası gereken eş tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada, davalı olarak yer alması zorunludur....
Davacının dava dilekçesinde açıkladığı maddi olaylara göre talebi, TMK'nın 194. maddesinde belirtilen aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, Türk Borçlar Kanunun 584. maddesinde belirtilen kefalet sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması isteminden ibarettir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Dava, belirtildiği üzere Türk Borçlar Kanunun 584. maddesinde belirtilen kefalet sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gözetilerek bu taleple ilgili görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevli olmayan Aile Mahkemesi tarafından hüküm verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı, dava konusu taşınmazın ...... konutu olduğu iddiası ile Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca tapunun iptali ile davalı eşi adına tescili talebinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın, davacının eşi Süleyman Kamil tarafından 22.02.2007 tarihinde davalılardan ......’a devredildiği, anlaşılmaktadır. ...... konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık ......sını gerektirmektedir (TMK m. 194/1) (HGK'nun 24.05.2017 tarih 2017/2-1604 esas, 2017/967 karar sayılı kararı)....
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın aile konutu üzerinde bulunan ipoteğin fekkine yönelik olduğu, aile konutuna ilişkin taleplerin TMK'nun 194. Maddesi uyarınca Aile Mahkemesinin görevine girdiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, 2-HMK'nun 114/1-c. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, 3-6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, 4-6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine, Dair; davacı asil ile davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ------------- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18.01.2023...
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın aile konutu üzerinde bulunan ipoteğin fekkine yönelik olduğu, aile konutuna ilişkin taleplerin TMK'nun 194. Maddesi uyarınca Aile Mahkemesinin görevine girdiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, 2-HMK'nun 114/1-c. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, 3-6100 Sayılı HMK m.21 kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, 4-6100 Sayılı HMK m.331/2 uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine, Dair; davacı asil ile davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ------------- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18.01.2023...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir (TMK m.194). Dava konusu taşınmazın tapuda "arsa" vasfıyla kayıtlı olduğu, davalı ...'ün 1/5 hissesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfında tapu kaydında arsa olarak gözüktüğü hususu da nazara alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapılıp, aile konutu olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi ve bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerine davalı ... Tic. ve San. A.Ş. lehine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince, aile konutu olan taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Mahkemece, davacı (koca)'nın rızası alınmadan davalı (kadın) adına tapuda kayıtlı olan ve aile konutu niteliğindeki taşınmaza, davalı şirket tarafından, ipotek konulduğu belirtilerek davanın kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md, 6)....
Davalılardan Mutlu T4 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın eksik harç ile ikame edildiği, davacının ipotek bedeli üzerinden harç yatırması gerektiği, TMK 194 maddesine göre ipoteğin terkini ve aile konutu şerhi konulması talebinin karşılık bulmasının ipoteğin tesis anında konutun fiilen aile konutu olarak kullanılıyor olmasına bağlı olduğu, davacının dava konusu taşınmazı 28/10/2011 tarihinde satın aldığı ve aynı gün davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğinin tapu kayıtlarıyla sabit olduğu, tapuda yapılan işlemler dikkate alındığında gayrimenkulün edinimi ile davalı şirket lehine tesis edilen ipoteğin aynı anda olduğu, ipoteğin tesisi anında taşınmazın aile konutu olarak kullanılamayacağının açıkça ortada olduğu, tapu kayıtlarına güven ilkesi gereği ve TMK 1023 maddesi gereği davalı şirketin iyiniyetli olduğu, TMK 1023 maddesi kapsamında davanın reddi gerektiği, davacının da diğer davalı eş gibi, davalı şirkete borçlu olan şirketin hem ortağı, hemde yetkilisi...