Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Boşanma davası devam ederken ölen davalı-karşı davacı erkeğin mirasçısı davaya TMK m. 181/2 uyarınca kusur tespiti yönünden devam etmiş, ilk derece mahkemesince “ erkeğin evlilik birliği içinde kadına şiddet uyguladığı ve hakaretler ettiği ve bu şekilde kusurlu davranışları olduğu, davacı kadının da "ben bundan usandım, adaletten korkmasam yemeğine zehir koyarım" şeklinde beyanlarda bulunmak suretiyle kusurlu olduğu, buna göre erkeğin kadına göre daha ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle tarafların davaları hakkında erkeğin ölümü nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, TMK 181/2. maddesi uyarınca kusurun ağırlığının erkek de olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiş, ilgili Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesince belirlenen kusurlarda bir isabetsizlik görülmediğinden "davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine" şeklinde gerekçesinin ve hüküm fıkrasının düzeltilmesine karar verilmiş...

    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesi uyarınca davalının boşanmada kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı mirasçısı tarafından kusur tespiti yönünden temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununu'nun 181/2. maddesine göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde, sağ eş, ölen eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Ölen eşin mirasçılarının, Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesinde düzenlenen haklarını kullanabilmeleri için en önemli koşul, murisin sağlığında açılmış, ve ölümünden sonra da devam eden bir boşanma davasının bulunmasıdır....

      tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından TMK 166/1 maddesine dayalı olarak boşanma davası açılmış, yargılama sırasında 11.03.2016 tarihinde davacı erkeğin ölümü ile mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; mahkemece verilen bu hükmün, davacı erkek mirasçısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 06.11.2018 tarihli ilamı ile, dava konusuz kalmışsa da davacı erkek mirasçısının TMK 181/2 maddesi uyarınca davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespiti için davaya devam edebileceği, mahkemece davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

        Bozma sonrası verilen kararın gerekçesinde bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamı doğrultusunda karar verildiğinin yazıldığı, hüküm kısmında ise erkeğin dava devam ederken ölmesi nedeniyle boşanma ve fer’ileri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, TMK 181/2. maddesi uyarınca davalı tarafın kusurlu olduğunun tespiti ile TMK 181 maddesi uyarınca murisin yasal mirasçısı olamayacağı şeklinde hüküm kurulmuş olduğu halde, denetime olanak verecek şekilde, davalı-karşı davacı kadının kusurlu davranışlarına ilişkin herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hangi olayların sabit olduğu belirtilmemiştir. Açıklanan nedenlerle karar gerekçesiz olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-e maddesindeki unsurları içermemektedir....

          Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacı mirasçılarının istinaf talebinin şimdilik diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile, kararın kaldırılmasına, TMK 181/2. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK.'...

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi; davanın kabulüne, Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin babaya bırakılmasına, müşterek çocuk ile anne arasında kişisel ilişki tesisine karar vermiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı kadın, hükmün tamamına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Eşlerden birinin ölümü halinde boşanma davası konusuz kalır. Ancak ölen eşin mirasçıları kusur belirlemesi açısından davaya devam edebilirler (TMK md.181). Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesinin 2. fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanımıştır....

          Yargılama devam ederken davacı-karşı davalı erkeğin 12.12.2016 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı-karşı davalı erkeğin mirasçıları TMK m. 181/2 gereğince davaya devam etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda evlilik ölümle sona erdiğinden her iki davanın da konusunun kalmaması sebebiyle davalar hakkında ayrı ayrı esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve kadının ağır kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. TMK m. 181/2 uyarınca görülen davalarda sağ kalan tarafın kusurlu olup olmadığı yönünde karar verilmesi gerekirken kadının ağır kusurlu olduğuna ilişkin kusur derecelendirmesi yapılması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

            Boşanma davası erkek eşin ölümüyle konusuz hale geldiğine göre, davacı kadının feragat beyanı boşanma davası yönünden hukuki bir sonuç doğurmayacağı gibi; Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesi uyarınca ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam etme haklarını da ortadan kaldırmaz. O halde; ilk derece mahkemesi kararından önce meydana gelen ve niteliği gereği son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan ölüm vakıası dikkate alınarak; davanın esası hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" ve davalı eşin mirasçılarının kusur tespiti davasında da TMK m.181/2 gereğince sağ kalan eşin evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede kusurlu olup olmadığının tespiti yönünde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkeğin mirasçıları tarafından kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Toplanan delillerden; davacı erkeğin ölmeden önce Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır. Akıl hastasının davranışları iradi olmadığından fiil ehliyeti ve bu kapsamda kusur sorumluluğu bulunmamaktadır (TMK m. 14, 15). Bu nedenle davacı erkeğe kusur yüklenemez. Zira vefat eden erkeğin hastalığı döneminde eşiyle ilgilenmeyen davalı kadın tam kusurludur....

                UYAP Entegrasyonu