Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından da, 14.03.2013 tarihinde ayrılığa dayalı ( TMK m. 170) "karşı dava açılmış ve harcı yatırılmıştır. Mahkemece, erkeğin davası hakkında karar verilmiş, kadının karşı ayrılık davası hakkında ise hüküm kurulmamıştır. Karşılıklı dava açılması durumunda mahkemece davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....

    Kadın 09.01.2014 tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı olarak bağımsız tedbir nafakası davası açmış, mahkemece ayrı yaşamakta haklı bulunarak kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş, verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından onanarak, karar 16.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Erkek ise terk ihtarını 24.04.2014 tarihinde talep etmiştir. Kadının Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı davasının açılmasından itibaren dört aylık ayrılık dönemi geçmeden terk ihtarına muhatap olan kadının ortak konuta dönmesi beklenemez. Eş söyleyişle; ihtar muhatabının ihtar talep tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bir nafaka davasının bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesindeki altı aylık ayrılık süresinin dönüş için verilen iki aylık yasal bekleme süresi dışında kalan dört aylık süresini bertaraf eder ve davacının terk ihtarı sonuç doğurucu olarak kabul edilemez....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, davanın reddi ve ayrılık kararı yönünden; davalı kadın tarafından ise ayrılık kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden, davalı kadın tarafından ise; kararın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek dava dilekçesinde taraflar arasında daha önce verilen ayrılık kararına rağmen ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle Türk Medeni Kanununun 172. maddesine dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi uyarınca davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı tarafından daha önce davalı aleyhine bir boşanma davası açıldığı, bu davada 1 yıl süre ile ayrılık kararı verildiği ve hükmün 27.02.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

          Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmekte olup olayda boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte davalının, davacı ile yaşamak istemediği bu nedenle tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmadığından davacının ayrılık talebinin reddine " karar verilmiştir. Dava; yalnız TMK.170/2 gereğince ayrılık kararı istemine ilişkin olup boşanma sebebi toplanan delillerle kanıtlanmıştır. Davanın yalnız ayrılığa ilişkin olması halinde "ortak hayatın yeniden kurulma olasılığı " ayrılık kararı için gerekli değildir....

          Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

            Bu itibarla davanın reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, TMK 'nın 166/son maddesi uyarınca eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır. Davanın, dava dilekçesinde gösterilen hukuki sebep, anlatım ve mahkeme gerekçesine göre TMK'nın 166/son maddesine dayalı boşanma davası olduğu açık olduğu halde, hükümde hukuki sebep olarak TMK'nın 166/son maddesi yerine TMK'nın 166/3 maddesinin yazılmasının açık maddi hata niteliğinde olduğu ve mahallinde düzeltilebileceği anlaşılmıştır....

              İlk dava ve ikinci davanın reddi nedeniyle, davaların açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı kadına bir kusur yüklenemez. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştı. Öyleyse davalı kadına bir kusur yüklenemez. Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı erkeğin ayrılık süresi içerisinde sadakatsiz olduğu da toplanan delillerle kanıtlanmıştır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda davacı erkek tamamen kusurludur....

                Davalı-karşı davacı erkeğin karşı davası Türk Medeni Kanununun 172/2 maddesine dayanmaktadır. Bu maddeye göre ayrılık süresinin bitiminde eşler arasında ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir., 2011/1148 karar sayılı ilamı ile taraflar için hükmedilen bir yıllık ayrılık kararının bitiminden itibaren tarafların ortak hayatı yeniden kuramadıkları sabit olup her iki taraf da TMK m.172/2'ye göre dava açma hakkına sahiptir. Mahkece davalı-karşı davacı erkeğin davası da kabul edilmeli ve boşanmanın sonuçlarını düzenlerken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulmalıdır (TMK m.172/3). O halde, mahkemece davalı-karşı davacı erkeğin davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu