Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkeme kararı, tebliğ için bu adrese değil, daha önceki "..." adresine gönderilmiş ve adresin kapalı olduğundan bahisle Tebligat Kanunun 21. maddesine göre 23.03.2006 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir.Davalının bilinen en son adresi, 05.09.2005 tarihli cevap dilekçesinde gösterilen adres olduğuna göre, bundan önceki adresine gönderilen tebligat geçerli kabul edilemez.Bu bakımdan davalının temyizi süresindedir.Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle reddine ilişkin 11.04.2006 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2-Hükmün tedbir nafakası yönünden temyizine ilişkin inceleme sonucunda ; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan , özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.169)....

    Dosyanın tetkikinden, tarafların bölge adliye mahkemesi tarafından kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; kadının fiili ayrılık döneminde hastanede yatan eşinin tedavisi ile ilgilenmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, ortak çocuğa şiddet uygulayarak evi terk eden ve fiili ayrılık döneminde ... görevlerini yerine getirmeyen erkek eş ile eve dönen eşine hakaret ederek onu istemediğini söyleyen ve fiili ayrılık döneminde hastanede yatan eşinin tedavisi ile ilgilenmeyen kadın eş eşit kusurludur. Bu itibarla, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir( TMK m.174)....

      Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m.186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Tedbir nafakasının miktarı belirlenirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gözetilir. Buna göre, dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere; davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, davalı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353.ve 356.maddeleri gereğince DURUŞMASIZ OLARAK ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355.maddesine göre istinaf sebepleri ile bağlı olarak dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davası açmış; tarafların daha önce 2004 yılında tekrar boşanma davası açtığını ancak bu davanın reddolduğunu, bu kararın 17/02/2005 tarihinde kesinleştiğini, aradan geçen süreye rağmen tarafların hiç bir şekilde bir araya gelmediğini, hiç bir şekilde ortak yaşamadıklarını birbirlerini affedecek eylem içerisinde bulunmadıklarını, tarafların ayrı ikametgahlarda kaldığını...

      Dava; TMK'nın 166/son maddesi (fiili ayrılık hukuki sebebiyle) uyarınca boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açılan davada boşanma kararı verilebilmesi için, ilk davada verilen ret kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere en az üç yıl süreyle bir araya gelmediklerinin kanıtlanması yeterlidir. Bu durumda, boşanma kararı için ayrıca kusur araştırması boşanmanın eki olan yoksulluk nafakası (TMK m. 175) ile maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1,2) talep edilmesi halinde gereklidir....

      GEREKÇE : Fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkin (TMK m.166/son) eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.md.185/2- 3, 186/1) amir hükümleri uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar müşterek çocuk yararına TMK’nun 169.maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakaların miktarında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

      GEREKÇE: Dava TMK 163 . Maddesine dayalı "haysiyetsiz yaşamaya dayalı boşanma " karşı dava ise TMK'nun 166/1 maddesinde düzelenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarıdır. HMK 355. Maddesine göre inceleme , istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı ve sınırlı olarak yapılmıştır. Kusura ve karşılıklı davalara ilişkin ; Davacı tarafın açtığı davada ahlaksızca yaşama dayanması ,karşı davacı vekilinin cevabında açılan davanın özel sebebe dayalı olup ispatlanmadığı iddiasına karşılık cevaplarında hayasızca yaşam iddiasına devam ettiği ve istinaf dilekçesinde de haysiyetsiz yaşama dayalı boşanma davalarının ispatlandığını iddia etmeleri karşısında ,ana davanın TMK 163 maddesinde düzenlenen özel boşanma sebebine dayalı boşanma davası olarak kabulünde yanlışlık bulunmamıştır....

      (TMK m 170). Dava yalnız ayrılığa ilişkinse boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir. Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar. ( TMK m. 171). Mahkemece davacı erkeğin davasının kısmen kabulüyle karar tarihinden itibaren bir yıl süreyle tarafların ayrı yaşamalarına karar verilmiştir. Ayrılık kararının kararın kesinleşmesinden itibaren verilmesi gerekirken karar tarihinden itibaren ayrılık kararı verilmesi doğru değil ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

        Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı erkeğin tüm, davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, erkeğin boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakaların ve manevi tazminatın miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, kadının boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, ayrılık en az dört ay sürmüş ve bu durumun devam ediyor olması gerekir. Bu sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz (TMK m.164). Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının 20.06.2014 tarihinde müşterek haneden ayrıldığı, ihtarın ise 13.08.2014 tarihinde, kanunda öngörülen (TMK m.164/1) dört aylık süre dolmadan istenildiği anlaşılmaktadır. Oysa ihtarın geçerli olması için en az dört aylık sürenin geçmesi zorunludur....

            UYAP Entegrasyonu