Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğününün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m.1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler. Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğününün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m.1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler. Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....

      Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğününün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m.1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler. Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....

        Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğününün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m.1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilirler. Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....

          Kanunun 41. maddesi gereği düzeltme yapılmasını isteme hakkının olduğu, davacının başvurusu üzerine taşınmazın yüzölçümünde azalma olursa ancak bundan sonra davacının TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat davası açabilecektir....

            . maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır....

              . maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır....

                İpotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye hesap özetinin tebliği zorunlu değil ise de; TMK. nun 887.maddesi gereğince hakkında takip yapılabilmesi için kendisine ihtarat yapılması takip koşuludur. İİK.nun 150/ı maddesine göre ise hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması Türk Medenî Kanununun 887 nci maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer Somut olayda, 7 nolu bağımsız bölüm, asıl borçlu ...Ltd. Şti. adına kayıtlı iken, taşınmaz üzerinden 25.04.2013 tarihinde alacaklı lehine ipotek tesis edildiği, taşınmazın ipotekle yükümlü olarak 05.08.2014 tarihinde şikayetçi ....'a satılarak devredildiği, icra takibinin 09.12.2014 tarihinde başlatıldığı, şikayetçi ...'a takipten önce ihbar gönderilmediği görülmektedir. Bu durumda TMK.nun 887.maddesinde öngörülen koşul oluşmadığından, şikayetçi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamaz....

                  HUKUK DAİRESİ Dava, satışı yapılan taşınmazın tescilinden sonra Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme istemine istinaden taşınmazın eksik metrekare birim fiyatı üzerinden satışının yapıldığından bahisle alıcı aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı, ... aleyhine ise 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece ... aleyhine de hüküm kurulmuştur. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine 21/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                    Davacılar vekili istinafında özetle; TMK m.1007'den kaynaklı davalarda karşı vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı Hazine vekili istinafında özetle; husumet ve zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediği, objektif değer artış oranının %140 uygulanarak belirlenen bedelin fahiş olduğunu, aleyhlerine vekalet ücreti takdir edilmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davalı tarafın zamanaşımına ilişkin itirazının incelenmesine gelince; TBK'nun 146. maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır....

                    UYAP Entegrasyonu