Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA: Tapu kaydındaki hatalı hissenin düzeltilmesi nedeniyle oluşan zararın TMK'nın 1007.maddesine dayalı olarak tazmini istemine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dosya kapsamından, İstanbul ili Arnavutköy ilçesi Yassıören mahallesi 182 ada 106 parsel sayılı taşınmazın 1413/25600 hisselerin davacı tarafından 21.02.2018 tarihinde satın alma yoluyla iktisap edildiği, 28.04.2020 tarihinde Arnavutköy Tapu Müdürlüğü tarafından tapunun beyanlar hanesine “31.12.2013 tarih, 25896 yevmiyeli intikal işleminde taşınmazda toplam 27/640 hisse işleme girmesine rağmen intikal işleminde mirasçılara toplam 54/640 hisse tesis edildiği tespit edilmiştir. İlgililerince 30 gün içinde muvafakat verilmezse resen düzeltme işlemi yapılır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı, Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı asıl dava ve birleşen dosya davacılarının hissedarı olduğu taşınmazın tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20. HD'nin 23/03/2017 gün ve 2017/4998- 2356 E ve K sayılı kararı) anlaşılmıştır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı, Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacıların da hissedarı olduğu taşınmaz tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....

Davalı Hazine vekili istinafında özetle; tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan devletin sorumluluğunun sınırsız olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tenknik ve bilimsel verilere dayalı olmadığını, yapılan işlemlerde idarenin herhangi bir kusuru ya da ihmalinin söz konusu olmadığını, kapital faiz oranının %5, objektif değer artış oranının %30 eklenerek tespit edilen bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. Devlet ormanlarının mülkiyeti T13'ne ait olduğundan ve TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur....

Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu ilkesine dayalı tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Türk Borçlar Kanunu'nun haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur....

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/384 ESAS 2022/86 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (TMK 1007....

(TMK. 1007.md.'ye tabi) Henüz tapu kaydı iptal edilmeyen taşınmazlarda, kural olarak devletin TMK m. 1007'den doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazın tapu kaydına orman sınırları içine alındığına veya kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına ilişkin kesinleşmiş idari bir tasarruf sonucu şerh konulmuş ise, bu şerhin varlığının tek başına taşınmaz malikinin zararının doğmasına sebep olup/ olmayacağının üzerinde durulması gerekmektedir. A. Türk Borçlar Kanunu m. 50/2 gereğince, zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların akışına göre zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Zarar, fiilen gerçekleşen maddi kayıp şeklinde olabileceği gibi ileride gerçekleşecek zararlarda ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zararlarda da TBK m. 50/2 bağlamında hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2019, 24. Baskı, s. 821)....

in duruşmalı temyiz istemi değerden reddedilmiştir. Dava TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup tapu müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de Hukuk Genel Kurulunun 2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir....

    TMK’nun 1007. maddesine dayalı olarak açılacak davanın (10 yıllık zamanaşımı süresinin son günü) 28.06.1992 tarihine kadar açılması gerekir. Ancak, bu tarihteki Yargıtay İçtihadı, Devletin, tapu sicilinin hatalı tutulması, kadastro işlemlerinden kaynaklanan TMK’nun 1007. maddesi kapsamında sorumluluğunun bulunmadığı yönünde olup bu tarihte davacıların lehine tazminata hükmedilecek etkili bir dava yolu bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından önce zamanaşımı süresi dolan davacılara, bu tarihten sonra TMK’nın 1007. maddesi uyarınca dava açabilme imkânı tanınmış olmasına göre, bu tarihten, dava tarihine kadar yaklaşık 2 yıl 3 aylık süre geçmiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....

        UYAP Entegrasyonu