Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TMK 1007. maddesine dayalı tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06/06/2016 gün ve 2015/2532 - 2016/6344 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usul ve kanuna da uygundur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 262.00.-TL para cezası ile Harçlar Kanunu uyarınca 60.80....

    nun 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Yasanın 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK.'nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Yasanın 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır. Bu nedenle, işbu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

      nun 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Yasanın 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK.'nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Yasanın 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır. Bu nedenle, işbu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

        Davacı vekili 14/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 2.000,00- ₺ olan talebini 63.333,73- ₺ arttırarak müddeabihi 65.333,73- ₺'ye iblağ ederek davasını ıslah etmiş ve toplamda 65.333,73- ₺ maddi tazminatın TMK 1007. Maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir. SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduklarını, davanın Tapu ve Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, MK 1007. maddesinde yer alan sorumluluk şartlarının bulunmadığını, zararın giderilmesi için başka bir olanak mevcut olduğu müddetçe bu davanın açılamayacağını, davacının taşınmazı satın aldığı önceki malikten, uğradığını iddia ettiği zararını tazmin etme imkanı bulunduğunu, dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına da uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1760 KARAR NO : 2021/1919 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KARAİSALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/02/2020 NUMARASI : 2019/24 ESAS, 2020/28 KARAR DAVA KONUSU : TMK 1007 Maddesine dayalı tazmin istemi KARAR : Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/02/2020 tarih ve 2019/24 Esas, 2020/28 Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların iddia ve savunmalarının özeti: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 20/10/2000 tarihinde davalı Maliye Hazinesinden Adana ili Karaisalı ilçesi Kırıklı Mahallesi 156 ada 48 parsel sayılı 16.800,00 m2 yüzölçümlü taşınmazı 2.200,00 TL bedelle satın aldığını, 15/06/2016 tarihinde taşınmaz hakkında Mahkememizin 2016/56 Esas sayılı dosyası...

        Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; fiili ve hukuki el atmalarda adli yargının görevli olduğunu, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısımlara yönelik istemin TMK m.1007 kapsamında kaldığından ve bu maddeye göre açılan davaların inceleme görevinin de adli yargı olduğundan bahisle ilk derece kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, davalı idare tarafında kamulaştırma yapılmadan taşınmaza fiili ve hukuki el atmaya dayalı taşınmaz bedellerinin tahsili ile taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlerle ilgili olarak tazminat istemiyle açılmış AİHS ek-protokol 1. Md.'de düzenlenen mülkiyet hakkının ihlaline ilişkindir (TMK. 1007.md.'ye tabi) I....

        DAVA: Tapu kaydındaki yüzölçümün hatalı olması nedeniyle TMK ' nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dosya kapsamından, dava konusu Şile ilçesi, Çelebi Mahallesi, 959 parsel sayılı 3950 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı tarafından 06/06/2007 tarihinde satın alma yoluyla iktisap edildiği, taşınmazın komşu Kadıköy Mahallesi, 381 ve 386 Parsel sayılı taşınmazlarla mükerrerlik oluşturduğu, davacı tarafından taşınmazın yüzölçümünün hatalı olması ve satın alınırken tapuda herhangi bir şerh olmaması sebebiyle TMK'nın 1007. maddesine dayalı olarak 20/12/2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermek için yeterli değildir. Şöyle ki öncelikle dava konusu 959 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü halen tapuda 3950 m² olarak kayıtlı olup, taşınmazın yüzölçümünde herhangi bir düzeltme işlemi yapılmamıştır....

        Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, TMK.'nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, TMK.'nun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....

          Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, TMK.'nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, TMK.'nun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....

            Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, TMK.'nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, TMK.'nun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....

              UYAP Entegrasyonu