Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti'ne sattığını, satış bedeli karşılığında aldığı senet bedelinin ödenmediğini, şirket aleyhine başlatılan icra takibinde borçlunun ticari faaliyetleri terk ettiğinin ve adresinin kapalı olduğunun tespit edildiğini, dava dışı şirketin borca batık durumda olduğunu, davalının borçlu şirketin tek yöneticisi durumunda olduğunu, şirketin borca batık durumda olmasına rağmen davalının şirketin fesih ve tasfiyesi yoluna gitmediğini, davalının şirketi büyük borç altına soktuğunu, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, şirket mal varlığının davalıya aktarıldığını, davalının TTK'nın 336/5 maddesi gereğince zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/9 Esas sayılı dosyasındaki alacağın tüm feriyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

    Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, Ticaret Kanunu'nda düzenlenen tüm ortaklıkların ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu, limited şirketlerin tasfiyesinin ....'nın 549 vd. maddeleri uyarınca düzenlendiği, bu nedenle davalının fesih ve tasfiyesi istenilen limited şirketin bir adi ortaklık çerçevesinde kurulduğu ve tasfiyenin bu adi ortaklık tasfiyesi çerçevesinde yapılması gerektiği iddiasının yerinde görülmediği, iki ortak arasında geçimsizlik bulunduğu, davalı ...'in sermaye taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle, davalı Must.Y. Gemi Yapım Onarım Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.'nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı ... temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

      Hukuk Dairesi’nce verilen 13/02/2017 tarih ve 2017/65-2017/63 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkilinin davalı limited şirketin ortağı olduğunu, diğer davalı ... tarafından şirkete alınmadığını, müdürlük görevini yerine getiremediğini, şirketi temsil edemediğini ileri sürerek şirketin tasfiyesine ve ortaklık payının kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; tasfiyesi istenen şirketin ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı ile tasfiyesine karar verildiğini, ilgili kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir....

        Bakırköy 7 Asliye Ticaret Mahkemesi 'nin 2017/1065 Esas sayılı dosyasında dava terditli açılmış olmakla; davacı ... tarafından davalı ...nin fesih ve tasfiyesinin talep edildiği, eldeki istinafa konu dava dosyasında da yine davacı ...'in ...nin fesih ve tasfiyesinin talep edildiği, anlaşılmaktadır. TTK'nın 531.maddesine dayalı davada, neticei talep davalı şirketin fesih ve tasfiyesidir. Anonim şirketlerde ortaklara, doğrudan çıkma davası açma hakkı verilmemiştir. Fesih ve tasfiye davasında mahkemece fesih için haklı sebeplerin varılığını tespit ederse, "feshin son çare olduğu" ilkesinden hareketle, fesih yerine çıkma veya uygun başka bir şeye karar verebilir. Bu nedenle eldeki dava ve derdestlik itirazına konu dava terditli dava niteliğinde değildir. Çünkü davacının ileri sürdüğü çıkma ve çıkma payının ödenmesi talebi, fesih ve tasfiye kararı yerine mahkemenin vereceği bir karara ilişkindir....

          Davalı şirket adına davalı....., şirketin feshini kabul ettiklerini, ancak davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını savunmuştur. Davalı şirket yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, davacı ile davalı....'in diğer davalı şirketin ortakları ve sorumlu müdürleri oldukları, her iki tarafın da şirketin zarara uğraması, 2012 ve 2013 yıllarına ait faaliyet kaydı görülememesi sebebiyle şirketin feshini talep ettikleri, şirketin zarar halinde bulunması, ortaklık yapısı dolayısıyla şirketin feshedilememesi sebebiyle fesih talebinin uygun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı şirketin feshine, fesih işlemlerinden sonra ticaret sicilinden terkinine, fesih işlemleri için bilirkişi olarak..... ile .....'nın görevlendirilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalı..... vekili temyiz etmiştir....

            ın "şirketin daha öncesinde otomotiv servisi çalıştırırken borçlarından dolayı tasfiye edildiğini, 3 yıldır böyle bir şirketin bulunmadığını" bildirdiği, davalı şirketin esasen halen devam eden ticari bir faaliyetinin olmadığı, şirket ortaklarının birbiriyle bağlantı kuramadıkları, şirketin defter ve belgelerine ulaşılamadığı, davalı şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, İzmir Ticaret Sicili Merkez 129390 numarasında kayıtlı "D.T.Z. OTOMOTİV YEDEK PARÇA SERVİS OTO KİRALAMA TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ"nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak ...'ın atanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, haklı nedenle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Şirketin feshi davasının ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterli olup, şirket ortağına husumet yöneltilmesi doğru değildir....

              Davacı taraf, davalı limited şirketlerin ortağı olan davalı ... hakkında başlattıkları icra takipleri neticesi pay haczi yaptırdıklarını ve borcun ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesi isteminde bulunmuş, mahkemece de icra takiplerinin kesinleştiği, borcun ödenmediği, davalı ...'ye ait payların haczedildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, bu karar da Dairemize ait 05.06.2014 tarihli ilam ile onanmıştır. Oysa ki, ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilme imkanını tanıyan 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesi yargılama sırasında yürürlükten kaldırılmıştır....

                İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortaklar arasında güven ilişkisi sarsılmış olup, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğini, bilirkişi raporunda şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi koşullarının gerçekleştiğinin tespit edildiğini, bu nedenle fesih için koşulların oluştuğunu, ilk derece mahkemesince şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme gerekçesinin birbirleriyle çelişkili olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir....

                  Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır....

                    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı şirketin borca batık olmadığı, şirketin ticari defter kayıtlarının ve belgelerinin usule ve kanuna uygun tutulduğu, şirketin yönetim kurulu başkanı ile bazı hissedarların aralarında kanuna aykırı para ilişkisinin gerçekleşmediği, ortaklar arasındaki güven unsurunun kaybolmasında davacı tarafın kusurunun daha fazla olduğu, dolayısıyla haklı sebep şartının gerçekleşmediği, buna bağlı olarak şirketin fesih ve tasfiyesi olmadığı taktirde davacının ayrılma payı bedeli karşılığında şirketten çıkması ya da vesair çözüm bulunmasına ilişkin davanın hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....

                      UYAP Entegrasyonu