"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, tespitten sonraki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmakla, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kural mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği gibi taşınmazı çapa dayalı olarak satın alan kişinin taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiası ile dava açamayacağıdır. Ancak; satın alanın önceki malikin dava açma hakkını da devraldığının kanıtlanması halinde, davacının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içerisinde tespitten sonra satın alma iddiasının, önceki nedene dayalı dava olarak nitelendirilmesi gerekir. Somut olayda; davacı ...; 101 ada 99 parsel sayılı taşınmazı taşınmazın önceki maliki babası ve dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ...'dan tespit günü olan 28.06.2004 tarihinden sonra 05.01.2012 tarihinde satın aldığı sırada satıcı ...'un 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesine göre çekişmeli 104 ada 101 parsel sayılı taşınmaza dava açma hakkı bulunduğu, satın alan davacının, taşınmazla birlikte satıcıya ait olan dava açma hakkını da devraldığının kabulü gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : CİDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/06/2014 NUMARASI : 2014/66-2014/146 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "3402 sayılı Yasa'da da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkin olduğu; hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan davanın makul sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilmiştir...
İlk derece mahkemesince özetle; dava konusu taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının 09/10/2010 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın maliye hazinesi adına tespit gördüğü, bu tespitten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık süre geçtikten sonra davacı tarafından kadastrodan önceki sebeplere dayanarak 14/01/2021 tarihinde dava açıldığı, dolayısıyla kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak söz konusu 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın Kadastro Kanununun 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf talebinde özetle; kazanım koşullarının oluştuğunu, tarım alanı olan taşınmazının orman içinde kaldığını, kararın isabetsiz olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Dolayısıyla sözleşmeye dayalı iptal ve tescil istemi ancak bu kişilere karşı, hayatta değil iseler de mirasçılarına karşı yöneltilebilir. Eldeki davada, vaad borçluları yargılama sırasında hayatta olmadıklarından ve tapu kaydında da paylarının mirasçılarına intikalen geçtiği anlaşıldığından, dava ancak sözleşmenin tarafı olan Niyazi ve Muzaffer mirasçılarına yöneltilebilecekken, mahkemece tapu kayıt maliklerinden olup da sözleşmede taraf olmayan diğer kişilerin de davalı olarak davaya eklenmesi ve aleyhlerine hüküm verilmesi doğru görülmemiştir. Sözleşmede taraf olmayan ve vaad borçluları mirasçıları da olmayan tapu kayıt maliklerinin taraf sıfatlarının olmadığı gözetilmeden verilen tapu iptal ve tescil kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. VI....
Yasa’nın 40. maddesinde, öncesi tapulu olan yerlerin tespitten sonra kayden satılması ve buna göre tutanağın düzeltilmesi halinde bu dönem için Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 26. maddesi ise zaman bakımından görevi düzenler. Askı ilanı süresi içinde açılan davalarda Kadastro Mahkemesi görevli ise de, bu hakkın tespitten önceki hak olması zorunlu bulunduğuna ve davacılar tespitten sonraki hukuki sebeplere dayanarak dava açtıklarına göre uyuşmazlığa bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir....
Mahkemece, tespitten sonra harici satım sözleşmelerine dayanılarak tapu iptali ve tescil talepleri dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tespitten sonra kesinleşmeden önce satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu 4 ada 2 parsel, Kumluca Kadastro Mahkemesinin ... Esas ve 2005/19 Karar sayılı ilamı ile; senetsizden, vergi kaydı ve muristen intikalen eklemeli zilyetliğe istinaden kesinleşen ilamla yargılama sırasında vefat eden davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nin 996. maddesine göre "kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet zilyetliği devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir."...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/655 KARAR NO : 2023/683 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/09/2018 NUMARASI : None DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06/09/2018 tarih, 2017/170 Esas-2018/519 Karar sayılı dosyasında verilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin kararına karşı, davacılar vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulduğundan; istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosyada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. ve 353. maddeleri gereğince yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tapuda İzmir İli, Çeşme İlçesi, Sakarya Mahallesi, Boyalık Mevkii, 2123 ada 9 ve 10 parselde kayıtlı taşınmazın müvekkillerine muris Nefise Karadede ve Gülsüm...
ın tespitten önce 1969 yılında öldüğüne göre dava sebebinin kadastro tespitinden önce olduğunun kabulü gerektiği, davacının tespitten sonra 2004 yılında açtığı nüfus kaydı düzeltim davası sonucunda babasının tek mirasçısı olarak belirlenmesinin eldeki davanın tespitten önceki sebebe dayalı olarak açıldığı sonucunu değiştirmeyeceği, hal böyle olunca; kadastro tespitinin kesinleştiği 1985 yılından davanın açıldığı 25.04.2014 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu ve bu gerekçeye göre de karar tarihine göre yürürlükte bulunan AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine maktu vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken nispi olarak hesaplanmış avukatlık ücretine hükmedilmesi dahi isabetsiz ise de bu husus, yargılamanın yeniden yapılmasını gerekli kılmadığından; hükmün 4. paragrafının hüküm...
Bu hükümle, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılması on yıl süre ile sınırlandırılmıştır. Aynı yasanın 40. maddesinde ise, “Çalışma alanlarında, kadastroya başlanıldıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu, kadastro müdürlüklerinden sorularak alınacak cevaba göre tapu siçil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri kadastro müdürlüğüne gönderilir.” hükmü öngörülmüştür. Somut olayda; dava konusu taşınmazların kadastro tespiti 27.10.1971 tarihinde yapılmış, dosyaya sunulan tapu kayıtlarına göre 31.12.1984 tarihinde kesinleşmiştir....