Mahkemece, tapulu taşınmazın harici satımının geçersiz olduğu, 1968 yılındaki kadastro çalışmalarında taşınmaz üzerindeki evin ...’a ait olduğunun tapuya şerh edildiği, 10 yıllık süre içinde ...’nin şahsi hakkını kullanmadığı, taşınmaz malikinin belli olduğu, taşınmazın zilyetlikle edinimi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK'nin 713/2. maddesinde yazılı "ölüm" hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde harici satış nedeniyle önceki zilyedin zilyetliğine dayanan tapu iptal tescil davasıdır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir....
Sözleşme 15.09.2010 tarihinde tapuya şerh edilmiş, şerhe rağmen 330 sayılı parseldeki 1/32 pay tapuda diğer davalı ...’e 16.05.2011 tarihinde temlik edilmiştir. Tapu kütüğüne esas itibariyle mülkiyetin veya sınırlı ayni hakların iktisabına veya bunların kaybedilmelerine ilişkin tesciller yazılır. Geniş anlamda tescil ise kütüğe yazılan her husustur. Nitekim, tapu kütük sayfasında mülkiyet, rehin ve irtifak hakları kolonları dışında bir de “şerh” ve “beyanlar” adı altında iki kolon daha vardır. Ancak, bir hususun şerh veya beyanlar kolonuna yazılması taşınmazın ayni hakka ilişkin statüsünde bir değişiklik meydana getirmez. Tapu kütüğüne şerhten amaç; ilişkin bulunduğu hukuki durumu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getirmek, hukuki duruma aleniyet kazandırmaktır. Şayet kütükte şerh kaydı varsa, taşınmazın şerhten sonraki malikleri üzerinde bir bakıma ayni bir etki özelliği gösterir. Dolayısıyla, şerhten sonraki kayıt malikleri iyiniyet savunmasında bulunamazlar....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; tapu kaydındaki haciz şerhinin terkini istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1009 uncu maddesi uyarınca; "...şerhedilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer haklar tapu kütüğüne şerhedilebilir. Bunlar şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir." 2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1023 üncü maddesi uyarınca; "Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” 3. 3402 sayılı Kadastro Kanunun "Kadastro Tutanaklarının kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Süre" başlıklı 12. maddesinin 3. Fıkrası uyarınca; "Kadastro tutanaklarında belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kullanım kadastrosu sırasında gerçek kişi lehine kullanıcı şerhi verilip, Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun gereğince şerh sahibine satılarak bu kişi adına tescil edilen taşınmaza yönelik olarak, kullanım kadastrosu öncesindeki fiili kullanım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulup bulunulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6292 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ile Hazine ve Turluhan Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 07.06.2011 gün ve 83/162 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı ..., kadastro paftasında köy boşluğu olarak gösterilen tapusuz taşınmazın zilyetlik hukuki nedenine dayanarak adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği davayı takip etmemiştir....
Nitekim kütük sahifesinde mülkiyet, rehin ve irtifak hakları sütunları dışında bir de “şerh” ve “beyanlar” adı altında iki sütun daha vardır. Ancak bir hususun şerh veya beyanlar sütununa yazılması taşınmazın ayni hakka ilişkin statüsünde bir değişiklik meydana getirmez. Şerhten amaç; ilişkin bulunduğu hukuki durumu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getirmek, hukuki duruma aleniyet kazandırmaktır. Bu yönü ile şerh ayni bir etki özelliğini gösterir. Hangi hakların tapu kütüğüne şerh edileceğini kanun belirlemiştir. Dolaysıyla kanunun belirlemediği bir hak tapu kütüğüne şerh edilemez. TMK’nin 1009 ila 1011 ve Tapu Sicil Tüzüğünün 54 ila 66. maddelerinde düzenlenen şerhler, üç amaca yönelik bir tapu işlemidir. Şahsi hakların kuvvetlendirilmesini, malikin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını ve muvakkat (geçici) tescilin tapu kütüğüne yazılmasını sağlar....
Dava, 3402 sayılı Kadastro Yasa'sının 12/3 maddesine dayalı 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tespitten önceki hukuki sebebe dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tüm dosya kapsamına göre; Mahkemece az yukarıda açıklanan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacı Hasan Yıldırım, dava dilekçesinde bir kısım taşınmazların murislerinden kaldığını, bir kısım taşınmazları ise satın aldığını öne sürmüş, yargılama sırasında ise ayrıca tapu kayıtlarına dayanmış (irsen intikal, tapu kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği) ve taşınmazların tapu kaydının iptali ile kendi adına tapuya tescilini, tespit harici kalan bölümün de kendi adına tapuya tescilini talep etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/05/2019 NUMARASI : 2015/653 ESAS, 2019/202 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı) KARAR : İlk derece mahkemesinin 16/05/2019 tarihli kararına karşı davalılar Suna, Zülfiye ve Güldane tarafından kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar T2 T7 T10 T1 ve T11 asıl dosyadaki dava dilekçesinde özetle; Sırören köyü, 124 ada 181 parsel sayılı yeri uzun yıllardır kendi arazilerinden bıraktıkları ve köyün ortak kullanım alanı olarak evlerine gelip geçtikleri boşluk ve yol olarak kullandıklarını, ancak kadastro çalışmaları sırasında bu yerin davalılar murisi T14 adına tespit ve bilahare tapuya tescil edildiğini, davalıların ve murislerinin bu yerde hiçbir hakkı bulunmadığını, 1970 yılından beri burayı yol olarak kendilerinin kullandığını, evlerine girip çıkacak başka yolları olmadığını belirterek...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/09/2021 NUMARASI : 2017/21 2021/626 DAVA KONUSU : Tapu Kaydında Düzeltim (Terkin İstemli) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle dosya ve ekleri incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu İstanbul ili, Sultanbeyli ilçesi, Mimar Sinan mah. 3 pafta, 281 parsel yeni kaydı, 111 ada, 3 parsel sayılı yerde bulunan 118,45 m2 lik kısma ait tapu kaydının beyanlar hanesindeki "kullanıcısının tespit edilemediğine dair şerhin" iptali ile aynı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 18/08/2000 tarihinden beri kullanıcısının müvekkili olduğuna dair şerh kaydının işlenmesini talep ve dava etmiştir....
Dava, kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kadastro ve tapulama işlemlerinin sona ermesinden sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların mahkeme yolu ile giderilmesi imkanı vardır. Ancak, kadastro çalışmasının kesinleşmesinden önceki bir nedene dayanan hak sahibi, bu hakkını 10 yıl içinde ileri sürmelidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi de "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmünü içermektedir. Somut olayda; dava konusu 195 ada 5 parsel sayılı taşınmaz, yapılan kadastro çalışmasında davalı ve müşterekleri adına tespit edilmiştir....