Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA : Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkisizlik itirazında bulunduklarını,davacı tarafın İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Bölge Sağlık Kurulu'nun 20/10/2016 tarih ve 3114 sayılı sağlık kurulu raporuna karşı 5510 sayılı kanunun 58/4 fıkrası uyarınca Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz ederek ilgili karara itiraz hakkını kullanabilecek iken bu itiraz hakkını kullanmadan dava açtığını, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Bölge Sağlık Kurulu tarafından tanzim olunan 20/10/2016 tarih ve 3114 sayılı meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespitine ilişkin rapor uyarınca yapılan değerlendirmede %39,2 olarak tespit edildiğini, davacının daha önce sağlık kuruluşlarından almış olduğu sağlık kurulu raporları ile tespit edilen özür oranları ile çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranında aranılan oran ile mukayese edilmemesi gerektiğini belirterek yetkisizlik itirazlarının kabulüne, dava şartı yoksunluğundan usulden reddine...

Sağlık Bakanlığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’nin 03.10.2006 tarihinde düzenlenen ve davacının özür durumuna göre % 64 çalışma gücü kaybı oranına uğradığına ilişkin raporu esas alınarak davacı sigortalıya manevi tazminat takdir edilmiştir Maluliyet oranının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir. Yapılacak iş, davacıya maluliyet oranının tespiti ile ilgili Kuruma başvuruda bulunması ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek Kurumca oranın belirlenmesi ve gelirin bağlanması halinde buna göre karar vermek Kurumca oranın %(0) olarak belirlenmesi ve davacının bu orana itiraz etmesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren aleyhine maluliyet oranının tesbiti davası açması için önel vermek, tespit davası bu dava için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar vermektir....

    Diğer taraftan başvuru tarihi ile aynı gün verilen bildirgeler yönünden ise zaman itibariyle değerlendirme yapılmalı ve yetki tespit başvuru ânından önce işe girişi ve işten ayrılışı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen işçiler dikkate alınmamalıdır. Dosya içeriğine göre sendika tarafından 13/07/2018 tarihinde saat 10:23 itibariyle yetki tespit başvurusu yapılmıştır. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, Mahkemece belirtilen hususlar doğrultusunda araştırma yapılmalı, Temmuz 2018 döneminde işyerinde işe girişi yapılan ve işten çıkışı gerçekleştirilen tüm işçiler yönünden işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna verildiği tarih ve saate dair tüm kayıtlar getirtilmeli, yetki tespit başvuru ânından önce işe girişi ve işten ayrılışı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen işçilerin yetki tespitinde dikkate alınamayacağı hususu gözetilmeli, bu suretle toplanacak tüm deliller değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir....

      Ancak ödeme emrine itiraz süresi içinde açılacak menfi tespit davası ile ilamsız icra takibinin itirazla durdurulmasından sonra açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın mevcut olup olmadığını tespit etmek ise zordur. 1-Ödeme Emrine İtiraz Süresi İçinde Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı. için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Alacaklının genel haciz yoluyla ilamsız takip yapması halinde ödeme emrini alan borçlu ödeme emrine itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edebilir veya menfi tespit davası açabilir veyahutta her iki yola birlikte başvurabilir....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Sosyal güvenlik hukuku ile ilgili tespit davaları İLK DERECE MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı, 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Yasa'nın 8.maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14.maddesi gereğince Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 30/01/2019 gün ve 2019/1 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İnceleme konusu karar, işçilik alacağına ilişkin olup, belirgin şekilde Dairemizin iş bölümü alanı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının 23/07/2016 tarih ve 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/2. maddesi gereğince Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, 09.10.2019 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Direnme kararı davacı vekili ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (...; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101-102). 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir....

              Anılan madde metninde itirazın “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer almakta ise de, mülga 506 sayılı Kanunun 80.maddesinin “Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” hükümleri ile birlikte davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanunun itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunu bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda iş mahkemesine dava...

                Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir. Somut olayda, davacının, davalı işverenin yurtdışında...'da bulunan işyerinde çalışmakta iken zararlandırıcı olaya maruz kaldığına ve... ile Türkiye arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’nu yükümlülükler altına sokan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi bulunmadığına ve topluluk sigortasının kısa vadeli sigorta kollarını kapsayıp kapsamadığının anlaşılamamasına göre olayın Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden iş kazası sayılması mümkün değildir....

                  Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

                    UYAP Entegrasyonu