Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; öncelikle davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak için süre vermek, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının ve sürekli işgöremezlik oranının tespiti” davası açması için davacıya önel vermek, tespit davasını işbu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre değerlendirme yapmak, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi ve giderek iş kazası sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir....

    Sosyal Güvenlik Hukuku ise dünya ile entegre olmuş bir tarafı devlet, diğer tarafı ise, onun sunum kaynaklarından yararlanacak olan sigortalı ve haksahibi, bireydir. Bu haliyle de, bir taraf idare olduğunda da mutlak Kamu Hukuku akla gelmelidir. Özel Hukuk ile Kamu Hukukunun kuralları ise, her zaman eşdeğer nitelik ve nicelikte tutulamaz. Miras Hukukundaki “mirasçı” kavramı ile Sosyal Güvenlik Hukukundaki “hak sahibi” kavramları birbirleri ile örtüşemez. Yaşlılık aylıklarının kazanılmasında (ölüm, malûl,dul-yetim aylığı) hak sahipliğinden bahsolunmakta iken, mirasçı terimi hiçbir zaman yasada yer almaz. 506 sayılı ve benzeri sosyal güvenlik yasaları ile yürürlükteki 5510 sayılı Yasa maddelerinde de, daima hak sahibi terimi vardır. Mirasçı terimine yer verilmemiştir. Bunun diğer bir anlamı Miras Hukukunun unsuru olan "mirasçılık" sıfatı sosyal güvenlik hukukunda yer bulmamakta, daha dar anlamdaki “hak sahipliği” terimine yer verilmektedir. Ölü sigortalının ...'...

      İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 13.12.2018 NUMARASI : 2016/374 2018/557 DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İDDİANIN ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 01.01.1992 tarihinde davalı işveren nezdinde sigorta sicil numarasıyla yabancı uyruklu öğretim elemanı olarak çalışmaya başladığını, 12.12.1999 tarihinde ise Türk vatandaşlığını kazandığını ve davalı Kurum nezdindeki çalışmasını halen sürdürdüğünü, müvekkilinin ilk işe girdiği tarih olan 01.01.1992 tarihinden bugüne kadar hizmetinde herhangi bir aksama söz konusu olmadığını, her yıl yenilenen iş sözleşmeleri ile yaklaşık 24 yıllık kesintisiz çalışmasına rağmen sigorta primlerinin Sosyal Güvenlik Kurum'na belirli zamanlarda noksan yatırılmış olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin söz konusu yanlaşlığın farkına varılması üzerine konuyla ilgili olarak gerek davalıya gerekse Sosyal Güvenlik Kurumu'na yazılı olarak müracaat ettiğini, müvekkilinin 01.01.1992...

      Mahkemesi SAYISI : 2012/121 E., 2012/117 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında açılan alacak ve tespit davaları sonucu verilen hüküm ve karara yönelik olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin ... bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 10. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 11/01/2023 NUMARASI : 2019/491E - 2023/8K DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : Yukarıda mahkemesi ile esas ve karar numarası yazılı dosya üzerinden verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı dava dilekçesinde özet olarak; Hizmet cetvelinde işe giriş tarihinin 15/06/1989 olarak gözüktüğünü oysa işe girişinin geç işlendiğini, 20/02/1996 tarihinde primlerinin ödendiğini, çalıştığına dair şahitlerinin olduğunu, sigorta başlangıcının 15/06/1989 tarihi olarak tespit edilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle davada feri müdahil sıfatı ile yer almaları gerektiğini, davacının iddiasının yazılı belgeler ve bordrolu tanık beyanları ile ispatlanması gerektiğini, kurumca yapılan işlemlerde hukuka aykırılık olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....

        Mahkemece, %18,20 maluliyet oranı esas alınarak davacı sigortalının maddi tazminat miktarı hesaplattırılmış, bilirkişi tarafından bulunan 23.802.72-TL gerçek zarardan SGK’ca davacıya %13,20 sürekli iş göremezlik oranına göre bağlanan gelirin en son peşin sermaye değerinin ve sosyal yardım zammının toplamı olan 11.668.09-TL tenzil edilerek sonuçta 12.134.66-TL’na hükmedilmiştir. . Maluliyet oranının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir....

          Aynı zamanda ""sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir"". Bu esası göz önüne alan anayasa koyucu ""Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler"" başlığı altında sosyal güvenlik hakkını da düzenlemiş ve 60. madde ile ""herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar"" hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi vatandaşlara bu konuda Anayasal bir hak tanınırken, devlete de onların bu haktan yararlanmasını sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Bu Anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesi genel olarak sosyal güvenliğin sağlanması araçlarından birisidir. Söz konusu düzenlemenin özel amacı ise, kanunun diğer maddeleriyle birlikte değerlendirildiğinde daha açık biçimde ortaya çıkar....

            İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2020 NUMARASI : 2019/511 ESAS, 2020/375 KARAR DAVA KONUSU : Tespit (İş Hukukundan Kaynaklanan)|Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : İSTANBUL 12. İŞ MAHKEMESİ'nin 29/09/2020 Tarih, 2019/511 Esas, 2020/375 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize tevzi edildiği anlaşılmakla, dosya ve ekleri incelendi....

            SONUÇ: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

              Yapılacak iş; Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenen maluliyet oranı ile Adli Tıp Üçüncü İhtasas Dairesince belirlenen maluliyet oranı arasında çelişki bulunması nedeniyle, bu çelişkiyi gidermek için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınarak, davacının sürekli iş göremezlik oranını kesin olarak belirlemek, belirlenen bu oran Kurumca belirlenen orandan farklı ise, tespit edilen bu oran esas alınarak davacıya gelir bağlanmasını Kurumdan talep etmek, Kurumun bu istemi kabul etmemesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ile davacıyı hasım göstermek suretiyle maluliyet oranının tespiti davası açması için önel vermek, çıkacak sonuca göre Sosyal Güvenlik Kurumuna olayda işverenin % 50 oranında kusurlu bulunduğu bildirilerek peşin sermaye değerini sorarak bulunan gerçek zarardan düşülmek ve ilk kararı davacının temyiz etmediği de gözetilerek bir karar vermektir....

                UYAP Entegrasyonu