Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve ayrıca davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının tespit edilip edilmediğini Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan sormak, Kurumdan gelecek belgelere göre sürekli iş göremezlik oranına ilişkin çelişki oluşması halinde yukarıda açıklanan usüle göre resen tespit etmek ve sürekli iş göremezlik oranı kesinleştikten sonra dosyadaki tüm delilleri bir bütün halinde değerlendirerek bir karar verilmekten ibarettir....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. 2- İş kazalarında maluliyetin doğru tespiti önem arzetmektedir....
Her ne kadar, anılan yasada 19.06.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile yapılan değişiklikle, 3201 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle aylık bağlananların, Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışabileceği belirtilmiş ise de; yürürlük tarihi ve her yasanın kendi yürürlük döneminde uygulanması gerektiği gözetildiğinde, anılan değişikliğin davacı lehine uygulama olanağı bulunmamaktadır. Ancak, davacı, uyuşmazlık konusu dönemde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalıştı ise; Kurum’un, yaşlılık aylığı alan davacının çalıştığını bildiği ve sosyal güvenlik destek primi ödendiği halde, anılan Yasal düzenlemeye dayanarak yaşlılık aylığını iptal ederek, ödenen aylıkları borç çıkarması, devamında davacının sosyal destek primi ödeyerek çalışmasını sürdürdüğü döneme yönelik ödenen aylıkların tahsilini talep etmesi, Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyete aykırıdır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 13.2.2002 t., 2002/10-21 E., 2002/70 K. sayılı anılan kararında belirtildiği üzere; Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29’uncu maddesinin 4’üncü bendinde, “Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir ... Sigortasına girmiş bulunması halinde, ... Sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” Hükmüne yer verilmiş ise de bu hüküm, sözleşmenin 27’inci ve 29’uncu maddeyle bir bütün olarak yorumlanmadıkça tek başına uygulanamaz. Nitekim 29’uncu maddenin 3’üncü bendinde, 27’inci maddeye yollamada bulunularak, “...ancak, sözleşmenin 27’inci maddesine göre bir aylık veya gelir talep etme hakkının mevcut olması halinde, aşağıdaki hükümler uygulanır.” Denmektedir. Kaldı ki, sözleşme hukukunda, sözleşme bir bütün olarak yorumlanıp aleyhe ve lehe olan hükümler birlikte uygulanır. Bu ilke, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi sosyal güvenlik sözleşmeleri bakımından da geçerlidir....
İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun temel ilkelerinden birisi de, işçi-sigortalı lehine yorum ilkesidir. İş hukukunun temel prensipleri arasında yer alan işçinin korunması ilkesinin bir sonucu olan işçi lehine yorum ilkesi, sosyal güvenlik hukukunda kendini sigortalı lehine yorum şeklinde göstermektedir. Sosyal güvenlik hukukunda genel amaç, bu haktan olabildiğince fazla kesimin yararlanabilmesi yani kapsamının genişletilmesidir. Diğer bir ifadeyle bu hukukun uygulanmasında esas alınacak temel ilkelerden birisi de şartlar elverdiği ölçüde sigortalı lehine yorum yapılmasıdır. 6. Sosyal devlet; bireylere belirli bir sosyal güvenlik hakkı ve asgari gelir düzeyi öngören, sağlık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma ve belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı sunan, bir takım sosyal riskleri önleyici tedbirler alan devlet anlayışıdır. Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu da, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır....
Kuruma yöneltilen davada hasım olarak tüzel kişiliği bulunmayan İl Müdürlüklerinin gösterilmesi halinde dava reddedilmeyerek Sosyal Güvenlik Kurumu'na husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmelidir. Somut olayda, davacının ödeme emirlerinin iptaline dair eldeki davada husumeti "Sosyal Güvenlik Kurumu Adana İl Müdürlüğüne" yönelterek temsilde hata yaptığı anlaşılmakla Sosyal Güvenlik Kurumu'na husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilerek ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
itibaren çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.”...
Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi karşısında, ölüm aylığı bağlanmasına karar verilen ....03.2005 tarihinden sonra 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılmadığından, davacının prim ödeme yükümünün de olmaması; yine sosyal güvenlik destek primini düzenleyen 1479 sayılı Yasanın ek .... maddesinde “Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, 24 üncü maddenin (l) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % ... oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.” şeklindeki düzenleme ile 1479 sayılı Yasa kapsamında sadece yaşlılık aylığı alanlar bakımından sosyal güvenlik destek...
Buna göre; ilgili mevzuatta, sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğü konusunda, sosyal güvenlik kanunlarına göre aylık almakta olan herkesin kapsam içine alınmadığı; 5510 sayılı Kanun'un Geçici 14. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen mülga 1479 sayılı Kanun'un Ek 20. maddesinin üçüncü fıkrasında, diğer sosyal güvenlik kurumlarından emekli olup yeniden çalışmaya başlayanlardan, sadece "yaşlılık aylığı ve malullük aylığı" alanların sosyal güvenlik destek primi ödemekle yükümlü tutulduğu; söz konusu düzenleme uyarınca, 5434 sayılı Kanun kapsamında "emekli aylığı" alıp, Bağ-Kur'a tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanların ise "sosyal güvenlik destek pirimi" ödeme zorunluluğunun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır....
İş ve sosyal güvenlik hukukunun kamusal tarafı ve emredici kurallar içermesi nedeni ile yabancılık taşıyan bir uyuşmazlıkta, taraflar yabancı hukukun uygulanmasını öngörseler dahi özellikle işçi veya sigortalının Türk vatandaşı olması halinde, uygulanacak yabancı hukuk kuralının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde Türk İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku kuralları uygulanacaktır. 5. Yurt dışı işyerinde çalışan işçinin sosyal güvenlik hakkı: 5.1. Sosyal Güvenlik Hakkının niteliği: Anayasa’nın 60. Maddesi uyarınca “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar”. Belirtmek gerekir ki; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. 5.2....