Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, 6352 sayılı Kanun’un 39.maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesine son fıkra olarak, “Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” hükmü eklenmiştir Bu düzenleme ile yasa koyucu da, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların, özellik arzeden davalar olduğuna vurgu yaparak, bu özellikleri nedeniyle nitelikli ve uzmanlaşmış mahkemelerde görülmesi gereğini kabul etmiştir. Bu doğrultuda anılan düzenlemenin verdiği yetkiye dayanarak, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi’nin 20 Kasım 2012 tarihli ve 2783 sayılı kararı ile Türkiye genelinde 15 ilde Sosyal Güvenlik Mahkemesi kurulması kabul edilmiş ve bu mahkemeler 01.01.2013 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıklara bakmakla görevlendirilmişlerdir....

    Kaldı ki davaya konu sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Bu esası göz önüne alan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa) “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında “sosyal güvenlik hakkını” düzenlemiş ve 60. madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi vatandaşlara bu konuda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de onların bu haktan yararlanmasını sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir....

    Dosya kapsamına göre dava, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığı bîr sözleşmeye dayanmamakta olup, sözleşmeden kaynaklanan bir borç bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın temelinde. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sigortalısına sağlamakla yükümlü olduğu sağlık yardımlarının ödenilmesi isteği vardır. Davacı şirketin davasında haklı olup olmadığı, aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı ancak sağlık sigortasının kapsam ve koşullarını düzenleyen sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde belirlenebilir. Bundan ayrı davacının, bu konuda aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı sorunu, uyuşmazlığın sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanmış olması gerçeğini ortadan kaldırmaz. Diğer taraftan, HUMK'nın 25/son maddesi uyarınca iş mahkemesince verilen görevsizlik karan Yargıtay'ın denetiminden geçmeden kesinleştiği için sulh hukuk mahkemesini bağlamaz....

      Adı geçen Yasanın 101.maddesinde yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların İş Mahkemesinde görüleceği öngörülmüş, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1.maddesinde 6352 Sayılı Yasanın 39.maddesi ile yapılan değişiklik ile de "birden fazla İş Mahkemesi bulunan yerlerde, Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği İş Mahkemelerinin Hakimler ve Savcılık Yüksek Kurulu tarafından belirleneceği" hükmü getirilmiş, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1.Dairesinin 20.11.2012 gün ve 2783 Sayılı Kararı ile de 1.1.2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere İstanbul'da Sosyal Güvenlik İş Mahkemesi faaliyete geçirilmiştir. Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gereken bir husustur....

        Maddesi ile eklenen "Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir." Hükmü ile 01.01.2013 tarihinden itibaren bazı iş mahkemelerinin sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözmek için görevlendirilmiş olması da davaların ayrılmasının nedeni olamaz. Bu gerekçeye dayalı bulunan yerel mahkeme kararının isabetli olduğu ve işin esası hakkında inceleme yapılması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşlerine katılmamaktayız.      ...

          İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 26/02/2019 NUMARASI : 2016/886 ESAS - 2019/136 KARAR DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) KARAR : Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararına ilişkin olarak davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; Haksız yere yetim aylığı aldığı iddiası ile tarafına yüklenen asıl borç ve faizden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının toplum yararına programa katıldığı dönemde SGK'dan yetim aylığı aldığının tespit edildiğini, yetim aylığı alanların Toplum Yararına Program(TYP) Genelgesinin(2013/1) (EK:5) "Katılım Şartları" başlıklı 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının c bendinde yer alan "Emekli, malul, dul ve yetim aylığı almamak" koşulunu ihlal ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir....

          Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda her iki tarafın da (Kurum ve sigortalı) aralarında anlaşarak uyuşmazlığı çözüme kavuşturması beklenmeyecektir. ... Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda temel kural resen araştırma ilkesidir. Kamu düzeninden sayılan bu davalarda Kurumun tek taraflı yapacağı bir işlemin kesin dava şartı olarak kabul edilmesi neticesinde davanın usulden reddine karar vermek T5 ayrıcalıklı ve özel yapısıyla da örtüşmemektedir. Sigortalı olmak, kişi bakımından salt bir hak değil, aynı zamanda bir yükümlülüktür ve bu nedenle ne kişilerin ne kurumların isteğine bırakılmıştır.....Kuruma başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı olmadığının kabulü, uygulamada ikinci bir davanın açılmasını kaçınılmaz hâle getirecek hem adil yargılanma ilkesini hem de usul ekonomisini zedeleyecektir."gerekçesi ile kararın bozulduğu anlaşılmaktadır....

          Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda her iki tarafın da (Kurum ve sigortalı) aralarında anlaşarak uyuşmazlığı çözüme kavuşturması beklenmeyecektir. ... Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda temel kural resen araştırma ilkesidir. Kamu düzeninden sayılan bu davalarda Kurumun tek taraflı yapacağı bir işlemin kesin dava şartı olarak kabul edilmesi neticesinde davanın usulden reddine karar vermek T5 ayrıcalıklı ve özel yapısıyla da örtüşmemektedir. Sigortalı olmak, kişi bakımından salt bir hak değil, aynı zamanda bir yükümlülüktür ve bu nedenle ne kişilerin ne kurumların isteğine bırakılmıştır.....Kuruma başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı olmadığının kabulü, uygulamada ikinci bir davanın açılmasını kaçınılmaz hâle getirecek hem adil yargılanma ilkesini hem de usul ekonomisini zedeleyecektir."gerekçesi ile kararın bozulduğu anlaşılmaktadır....

          Kaldı ki davaya konu sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkıdır. Aynı zamanda sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Bu esası göz önüne alan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında “sosyal güvenlik hakkını” düzenlemiş ve 60. madde ile “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünü getirmiştir. Görüldüğü gibi vatandaşlara bu konuda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de, onların bu haktan yararlanmasını sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir....

          Oysa sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda her iki tarafın da (Kurum ve sigortalı) aralarında anlaşarak uyuşmazlığı çözüme kavuşturması beklenmeyecektir. ... Kurumun sigortalı olma şartlarını sağlamayan birine de sigortalılık hakkı bahşetmesi mümkün olmadığı gibi bu durumun hukuki olarak tanınması olanaksızdır. Sosyal güvenlik hukukundaki dava şartı olarak Kuruma başvuruda, uyuşmazlığın çözümünde arabuluculuktaki gibi iki taraflı bir süreç işlemeyeceği çözümün Kurumun takdirinde olduğu açıktır. Bu durumda Kurumun tek taraflı işlemi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda temel kural resen araştırma ilkesidir. Kamu düzeninden sayılan bu davalarda Kurumun tek taraflı yapacağı bir işlemin kesin dava şartı olarak kabul edilmesi neticesinde davanın usulden reddine karar vermek T4 ayrıcalıklı ve özel yapısıyla da örtüşmemektedir....

          UYAP Entegrasyonu