Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak açılan davalar olup görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için bağımsız bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir ve ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulur, Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de, eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılamaz. Anılan kuralın geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hükmün etkisi bakımından hiç bir fark bulunmaması gerekir. Diğer bir söyleyişle tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur....
ve bahçesi vasfı ile 111 ada 13 parsel olarak tespit maliki ... adına tespit ve tesciline, 111 ada 10, 11, 14, 15 parsel, 125 ada 7 parsel, 122 ada 24, 39 parsel, 119 ada 7 parsel, 126 ada 11, 25 parsel, 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tespit/komisyon tespiti gibi tescillerine, 125 ada 1 ve 9 parsellerin komisyon tutanaklarının tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve arkadaşları ile davalı ... ve ......
bir dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun 106. madde hükmüne göre Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. (2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir. Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, kanunla belirtilen istisnalar dışında bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir. Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde hukuki yararının varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel halihazır ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir....
adlarına tespit edilmiştir. 109 ada 22 parsel sayılı 1.117,45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz senetsiz ve belgesizden tarla niteliği ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... oğlu ... adına tespit edilmiştir. 101 ada 491 parsel sayılı 4.690,46 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile 1938 tarih 376 ve 377 yazım numaralı vergi kayıtları uygulanarak ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. 101 ada 640 parsel sayılı 1.712,54 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 1938 tarih 286 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak ... ’nün 1986 yılında ..., ... ve ...'ye sattığından söz edilerek ..., ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. 128 ada 377 parsel sayılı 688,66 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 1938 tarih 227 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak ... ’nün 27.05.1987 tarihli senetle ..., ... ve ... ‘ye sattığından söz edilerek ..., ... ve ......
in Kurumdan bildirilen işyeri adresine yapılan tebligatın bila tebliğ dönmesinden sonra adresinin tespit edilebilmesi için kolluk araştırması yapıldığı ve adresinin tespit edilememesi sebebiyle davalıya ilanen tebligat yapıldığı, kararın ilanen tebligatında da davalının adı yerine davacının adının yazıldığı anlaşılmış olup davalının adresinin tespit edilebilmesi için kolluk araştırması ile yetinilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle ilk olarak davalı ...'in TC kimlik numarası tespit edildikten sonra TC kimlik numarası belirtilerek Nüfus Müdürlüğü, Seçim Müdürlüğü, Askerlik Şubesi vb. gibi resmi Kurumlardan davalının adresi araştırılıp tespit edilmelidir. Bu nedenle, davalı ...'...
Davacının tespitini istediği kusursuz olduğu yönündeki iddiasını aleyhine açılacak bir davada ileri sürmesi mümkün olduğu gibi eda davasında incelenebilecek hususların tespit davasına konu edilemeyeceği, davacının kusursuz olduğunun tespiti ve sigorta bilgi gözetim merkezindeki kayıtlarının düzeltilmesi talebinde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK'nun 107. maddesine göre tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Yani, davacının tespit davasına konu yapılan hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararının bulunması şarttır. Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur....
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır. 1- İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, davacılar ... ve ...'un orman niteliği ile Hazine adına tespit gören 272 ada 1 parsel ile ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit gören 257 ada 20 parsellere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davacıların mahkemece yol boşluğu olduğu belirlenen bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Çekişmeli yerin yörede 2002 yılında 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan genel kadastroda yol boşluğu olarak tespit dışı bırakıldığı ve paftasına işlendiği, taşınmaz hakkında tespit tutanağının düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Bu yer de davaya konu olduğu halde mahkemece olumlu- olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Oysa 3402 Sayılı Yasanın 26/4. maddesi ve H.G.K.'...
Kararın davalı vekilitarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacının iki adet masraf tespit kararının tenfizini istediği, verilen karardan hangi masraf tespit kararının tenfizine karar verildiğinin anlaşılmadığı, bu durumun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda, mahkemece, ilk kararda davanın kabulüne karar verildiği için bu kararın iki adet masraf tespit kararını da kapsadığı, ilk kararın, masraf tespit kararlarının tarihlerinin belirtilmediği ve infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulduğu ve bu bozmaya uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmayacağı gözetilerek her iki masraf tespit kararının tarihleri belirtilerek tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir....
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacının iki adet masraf tespit kararının tenfizini istediği, verilen karardan hangi masraf tespit kararının tenfizine karar verildiğinin anlaşılmadığı, bu durumun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda, mahkemece, ilk kararda davanın kabulüne karar verildiği için bu kararın iki adet masraf tespit kararını da kapsadığı, ilk kararın, masraf tespit kararlarının tarihlerinin belirtilmediği ve infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulduğu ve bu bozmaya uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmayacağı gözetilerek her iki masraf tespit kararının tarihleri belirtilerek tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir....
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacının iki adet masraf tespit kararının tenfizini istediği, verilen karardan hangi masraf tespit kararının tenfizine karar verildiğinin anlaşılmadığı, bu durumun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda, mahkemece, ilk kararda davanın kabulüne karar verildiği için bu kararın iki adet masraf tespit kararını da kapsadığı, ilk kararın, masraf tespit kararlarının tarihlerinin belirtilmediği ve infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulduğu ve bu bozmaya uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmayacağı gözetilerek her iki masraf tespit kararının tarihleri belirtilerek tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir....