Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, tescil davalarının hasımsız açılamayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 03.04.1986 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1954 yılında kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz bu çalışmada kadastro harici bırakılmıştır. Davacı Hazine, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın adına tescili isteği ile açtığı davanın yasal dayanağı 3402 Sayılı Yasanın 18/1. ve 22/2 maddeleridir. Arzın tabi maliki olan Hazinenin, özel mülkiyete konu olabilecek nitelik taşıyan ve hiç bir özel ve tüzel kişinin mülkiyetinde bulunmayan taşınmazlar hakkında tescil davasını açmasını önleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Aksine davanın açılmasında Hazinenin hukuki yararı ve yasadan ... ... bulunmaktadır....

    Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....

      Davacı ..., 23 ada 221 parsel sayılı tescil harici bırakılan yer için kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, birleşen dosya davacısı ..., tescil harici bırakılan 23 ada 221 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı ve tescil harici bırakıldığı iddiasıyla 23 ada 222 parsel sayılı taşınmaz için kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmışlardır....

        Dava, tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1990 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 Kanunla değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu çalışmaları ise 1954 yılında gerçekleştirilmiş olup çekişmeli taşınmaz tespit harici bırakılmıştır....

          Kullanım kadastrosu sırasında hakkında tutanak düzenlenmeyen, başka bir ifade ile kullanım kadastrosuna tabi tutulmayan taşınmazlarla ilgili davanın dinlenebilmesi için, idareye başvurularak taşınmazda kullanım kadastrosu çalışması yapılmasının sağlanması gerekir. Somut olayda davanın, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen ve yol olarak haritasında gösterilen taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

            Davalı ... vekili 04.10.2010 hâkim havale tarihli cevap dilekçesi ile, 968 sayılı parselin öncesi orman olduğundan zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, hak düşürücü sürenin dolduğu, tescil harici bırakılan taşınmazların genel arazi kadastrosu sırasında orman olarak tescil harici bırakıldıklarından davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, 19.03.2014 hâkim havale tarihli dilekçe ile de, tescil harici bırakılan taşınmazların orman niteliğiyle ... adına tescilini istemiştir. Davalı ... ... vekili 19.08.2010 hâkim havale tarihli cevap dilekçesi ile, 968 parselin eylemli orman olduğu, tapu kayıtlarında da orman olarak gözüktüğü, tescil harici olan ve 968 parselin kuzeydoğusunda kalan taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU: TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 258 ada 7 parsel sayılı 1.524,03 metrekare yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilerek beyanlar 29.09.2015 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Davacı ..., 13.04.2016 tarihli dava dilekçesi ile miras yolu ile gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır....

                Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, Mahkemece 2009/127 Esas, 2010 /124 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve dava konusu 769 parsel sayılı taşınmazın ifrazı sonucu oluşan 817 ve 818 parsellerin ve 771 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile, iptal edilen yerlerin tescil harici olarak bırakıldığı, anılan kararın 7.7.2010 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmasına göre; davaya konu edilen yer evveliyatında da tescil harici bırakılmış olan tapusuz yerlerden olduğundan, mükerrerlik söz konusu olmadığı halde evvelce kadastrosu yapılmış yerlerden olduğu gerekçesiyle mükerrer kadastro yapılmış yerlerden sayılarak söz konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tescil ... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.10.2010 gün ve 344/1644 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, kadimden beri zilyetliği altında bulunan taşınmazın bir bölümünün kadastro sırasında 134 ada 3 parsel olarak kendisi adına tespit ve tescil edildiği halde; bir kısım taşınmazının dere yatağı olarak tescil harici bırakıldığını, oysa, tescil harici bırakılan taşınmaz bölümün tarım arazisi niteliğinde olduğunu iddia ederek tescil harici bırakılan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, dere yatağı olan taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....

                    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılma tarihi ile orman kadastrosunun kesinleştiği 23/11/1991 tarihi arasında zilyetliğin davalılar yararına hüküm doğurmayacağı, zilyetliğin ancak orman kadastrosunun kesinleştiği 23.11.1991 tarihinden sonra başlayacağı, dava tarihi olan 13/09/2011 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin davalılar yararına oluşmadığı gerekçesiyle davacı Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet Ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu