Davacı vekili, müvekkili nezdinde ihtiyari mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı aracın park halinde çarptığı araçta maddi hasar meydana geldiğini, müvekkilince karşı araç değer kaybı nedeniyle üçüncü kişiye değer kaybı bedeli ödendiğini, sigortalı aracın sürücüsünün kaza mahallini terk etmesi nedeniyle Genel Şartların 4.B.f madesi uyarınca müvekkilinin üçüncü kişiye yaptığı ödemeyi rücuen tahsil edebileceğini ileri sürerek, başlattığı icra takibine davalının itirazın iptali isteminde bulunmuştur....
Hal böyle olunca sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, Kabule göre, 1-Antalya 2.İcra Müdürlüğünün 2009/15001 esas sayılı dosyasında, ödeme emrinin borçlu şirketin ticaret sicili memurluğundaki kayıtlı adresinde bulunamaması nedeniyle 19.06.2009 tarihinde Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edildiği; aynı adrese bu defa duruşma davetiyesinin de tebliğ edilmeye çalışıldığı, sanığın üzerine atılı ticareti terk suçunun özelliği dikkate alındığında, bu suçtan dolayı yapılan yargılamada duruşma davetiyesinin sanığın terk ettiği bildirilen adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğinin usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceği, zira terk edilen adrese bu şekilde yapılan tebligatın zaten sanığın eline geçmeyeceğinin şikayetçi ve hatta mahkeme tarafından da öngörülmekte olduğu,Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun benzer bir olay nedeniyle verdiği 18.3.2008 tarih ve 2008/7-56 sayılı kararında da savunma hakkının öneminin vurgulandığı, Anayasa'nın 36. maddesi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ...'...
yerinin terk edilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle aracın sürücüsü müvekkil olmadığından ve izafe edilen kusur durumunun ancak kasten gerçekleştirilebilecek bir eylem olduğundan öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, husumet itirazları yerinde görülmediği ve işin esasına geçildiği takdirde esasa girilerek davanın esastan reddine, öncelikle ve önemle belirtiriz ki kaza anında olay yerinin terk edilmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmadığını, olay yerinin terk edildiği iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, ancak kabul etmemekle beraber bir an olay yerinin terk edildiğini düşünsek dahi olay yerinin terk edilmesi tek başına davacı tarafa rücuen tazminat hakkı vermediğini, kaldı ki olay yerinin terk edildiğine ilişkin kaza tespit tutanağı da dahil dosyada hiç bir delil bulunmadığını, sırf olay yerinin terk edilmesi sebebiyle sigortanın rücuen tazminat talebinde bulunabileceğine ilişkin kanunun açık bir hükmü bulunmadığını, sigortanın...
Y..’ın nişanlısının evde bulunduğu bir sırada terk edip gittiği, ancak ileri yaşta olması ve hastalığı nedeniyle koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan mağdur eşini evde bıraktığı ve sonraki günlerde de mağdura çocukları tarafından bakıldığı saptanmış olup, suçun “kendi haline terk” unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle yerel mahkemece isabetli biçimde beraat kararı verilmesi karşısında, Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 07/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına...
İCRA MAHKEMESİ Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ..., Hatice Aygut ve ...'...
Her ne kadar İİK'nun 44. maddesinin gerekçesinde, ticareti terk eden kötü niyetli borçluların işyerlerini terkederek ve ellerindeki mallarını başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğratmaları nedeniyle İİK'nun 337/a maddesindeki yaptırım düzenlendiği belirtilmekte ise de, ticaret şirketleri yönünden ticareti terk değil ortaklık ilişkisinin sona erdirilebileceğinden, buradaki borçlu ifadesiyle gerçek kişi tacirin kastedildiğinin kabulü zorunludur....
Her ne kadar İİK'nun 44. maddesinin gerekçesinde, ticareti terk eden kötü niyetli borçluların işyerlerini terkederek ve ellerindeki mallarını başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğratmaları nedeniyle İİK'nun 337/a maddesindeki yaptırım düzenlendiği belirtilmekte ise de, ticaret şirketleri yönünden ticareti terk değil ortaklık ilişkisinin sona erdirilebileceğinden, buradaki borçlu ifadesiyle gerçek kişi tacirin kastedildiğinin kabulü zorunludur....
Dr. ..., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt XXVII, 1970, Sayı 1-2) Bu açıklama ile İİK’nun 44. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemenin, ticareti terk suçunun gerçek kişi tacirler için geçerli olduğunun, ticaret şirketleri yönünden geçerliliği bulunmadığının net olarak ifade edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar İİK'nun 44. maddesinin gerekçesinde, ticareti terk eden kötü niyetli borçluların işyerlerini terkederek ve ellerindeki mallarını başkalarına devrederek alacaklılarını zarara uğratmaları nedeniyle İİK'nun 337/a maddesindeki yaptırım düzenlendiği belirtilmekte ise de, ticaret şirketleri yönünden ticareti terk değil ortaklık ilişkisinin sona erdirilebileceğinden, buradaki borçlu ifadesiyle gerçek kişi tacirin kastedildiğinin kabulü zorunludur....