MAHKEME KARARI ; Mahkemece 05/06/2018 tarihli karar ile " evlilik birliğinin 8 ay kadar sürdüğü, taraflar evlendikten çok kısa bir süre sonra davacı murise kanser teşhisi konulduğu, bu dönemden sonra davalı-karşı davacı kadının 3 kez evi terk ettiği, eşine bakmadığı hastalığı ile ilgilenmediği, hastanede yattığı sırada terk edip gittiği, kadının ağır kusurlu olduğu davacı muris yaşasaydı boşanmaya karar verilmesi gerekeceği gerekçesi ile TMK'nun 181/2.maddesi gereğince davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğunun tespiti ile TMK'nun 181.maddesi gereğince murisin yasal mirasçısı olmadığının tespitine, davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada davacı Serhat Atay'ın yargılama devam ederken 12/12/2016 tarihinde vefat etmesi sebebiyle boşanma ve ferileri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadın tarafından davacı aleyhine açılan karşı davada davacı-karşı davalı Serhat Atay'ın 12/12/2016 tarihinde vefat etmesi nedeniyle konusuz kaldığı anlaşıldığından...
Kusur belirlemesi, Asıl davada Terke dayalı boşanma davasının Reddi, Karşı davada Boşanma davasının Kabulü yönünden, davacı-karşı davalının kararı istinaf ettiği anlaşılmakla, Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Ancak somut olayda, davacının Manisa Aile Mahkemesi'nin 2018/46 Esas sayılı D.İş sayılı dosyası üzerinden karşı taraf olan eldeki davanın davalısı Tuba Sarı'ya terk nedeniyle gönderilen ihtarnamenin usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmakla terk nedeniyle boşanma davasının ilk şartının gerçekleşmediği, bu nedenle davacının TMK 164. Maddesine dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
Dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır (TMK m.166/1). Davacı erkek evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı kadının kusurlarını ispat etmekle mükelleftir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince davalı kadına, ortak konutu terk ederek birlik görevlerini yerine getirmediği kusuru yüklenmişse de, fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi olmadığı gibi ortada terk hukuki nedenine (TMK. md. 164) dayalı bir dava da bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Açıklanan sebeplerle davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Dosyanın tetkikinden, davalı-davacı erkeğin kadına 04/11/2015 tarihinde terk ihtarı çektiği, asıl davanın 28/12/2015 ve birleşen davanın 10/02/2016 tarihinde açıldığı ve her iki tarafın da dilekçelerinde terk ihtarına delil olarak dayandıkları anlaşılmıştır. Davalı-davacı eş terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar istek tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olaylar da Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası için boşanma sebebi olarak kabul edilemez. İhtar istek tarihinden sonra davacı-davalı kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranış bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun varlığı gerekir. Davacı-davalı kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığına göre, erkeğin birleşen davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için öncelikli şart davalı eşin haklı bir sebep olmadan en az dört aydan beri eşini terk etmiş olmasıdır. Tarafların birlikte seçtikleri (TMK.md.186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesi şartlarının oluşması sebebiyle eşlerden birinin seçtiği, ya da hakim tarafından belirlenen (TMK.md.195) hallerine uygun, oturmaya elverişli, bağımsız bir evleri yoksa , terk eden eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır. Terk edilen eş (TMK.md.164) diğerini açıklanan bu kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlüdür. Çünkü ortak hayat bunu zorunlu kılar (TMK.md.185/3)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı erkek tarafından açılan terk hukuksal nedenine dayalı boşanma davasının (TMK. md. 164) kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verildiği ve boşanma hükmünün temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Terk nedenli boşanma davası kabul edilip, boşanma hükmü kesinleştiğine göre kusurun tamamen davalıda olduğunun kabulü gerekir....
Boşanma davalarında vekalet ücreti ve yargılama gideri boşanma talebinin reddine veya kabulüne göre belirlenir boşanmanın feri niteliğinde olan tazminatlar,nafakalar, velayet gibi taleplerin red ve kabulü veya kısmen red ve kısmen kabulü bunların belirlenmesinde etkili olmadığından ve somut olayda davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle kadın lehine vekalet ücretinine ve muhakeme masrafı hükmedilmemesinde bir hata bulunmayıp davalı/davacı vekilinin boşanma davasında davanın kısmen kabulüne karar verilerek velayetlerin kendisine verilmesi nedeniyle müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesini ve muhakeme masrafının paylaşılması gerektiğine ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile 25/08/1992 tarihinden beri evli olduğunu, tarafların müşterek 3 çocuklarının olduğunu, taraflar arasında uzun süreden beri devam eden şiddetli geçimsizlik olduğunu, müvekkilinin evlendikten sonra eşi tarafından dönemsel, periyodik olarak psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığını, darp edildiğini, birliğin devamında şiddet ve hakarete maruz kaldığını, davalının sadakatsizlik gösterdiğini, bu hususların tarafların çevresince de bilinmekte olduğunu, davalının en son müvekkilini darp ettiğini, hakaret ettiğini ve aldatmaya sadakatsizliğe devam etmesi nedeniyle müvekkilinin evi terk ettiğini, hemen akabinde de davalının müvekkilini istemediğini tekrar müşterek haneye dönmemesini söylediğini, boşanma nedeniyle nafaka, tazminat ödemeyeceğini belirttiğini, davalının kusurlarını örtbas etmek için ve müvekkilini terk nedeniyle boşanmaya zorlamak için...
DAVA KONUSU : Boşanma (Terk Nedeniyle) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; davalının evi terk ederek kızının yanına gittiğini, eşinin kendisiyle 4. evliliğini yaptığını, davalının sürekli olarak müşterek haneyi terk ederek kaçtığını, bu nedenle davalı aleyhine boşanma davası açtığını, ancak araya aile büyüklerinin girmesi nedeniyle davasını takip etmediğini, haliyle davanın düştüğünü, bir sene daha beraber yaşadıktan sonra davalının yine evi terk ettiğini, kendisine noterden ihtar dahi gönderdiğini, ancak artık bezdiğini, evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını belirterek davalı ile boşanmalarına, yargılama masraflarının davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece; "Davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda evlilik birliğinin temelden sarsıldığı olgusu ve bu sonucun ortaya çıkmasında davalının da az da olsa kusurlu olduğunu ispat yükü davacıdadır. Davacı taraf, davalı ile yaklaşık 2017 yılından bu yana ayrı yaşadıkları,başka bir erkekle yaşayıp evlilik dışı bir çocuk doğurduğu,bu çocuğun babası olarak da nüfusta kendisinin göründüğü ,davacının hiçbir sebebi olmadan evi terk edip gittiği iddialarına dayanmıştır. Tarafların nüfus kayıt örnekleri incelendiğinde 22.02.2013 tarihinde evlendikleri,müşterek 2009 ve 2019 tarihli çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır....