İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Her ne kadar davacı Araklı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/44 D.İş sayılı dosyası üzerinden davalıya terk ihtarı (eve dön ihtarı) çektiğini, ihtarı davalıya tebliğ ettirmesine rağmen davacının müşterek konuta dönmediğini belirterek terk nedenine dayanan boşanma davası açmışsa da, tanık beyanlarından davacı ve davalının 1987 yılından beri Araklı'dan İstanbul'a göç ederek İstanbul'da yaşadıkları, İstanbul'da yaşadıkları süreçte davacının değişik zamanlarda eşini terk ederek farklı kadınlarla birlikte yaşadığı, davacının Araklı'ya döndüğü zamanlarda da eşinden başka kadınlarla ilişkisi bulunduğu, davacının davalı Araklı'ya geldiğinde Araklı'daki evden kovduğu ve İstanbul'daki müşterek konutu terk edenin davacı olduğu tanık beyanlarıyla sabit olmuştur....
Dosyanın tetkikinden, davalı-davacı erkeğin kadına 04/11/2015 tarihinde terk ihtarı çektiği, asıl davanın 28/12/2015 ve birleşen davanın 10/02/2016 tarihinde açıldığı ve her iki tarafın da dilekçelerinde terk ihtarına delil olarak dayandıkları anlaşılmıştır. Davalı-davacı eş terk ihtarı çekmekle eşinin ihtar istek tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olur. Affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olaylar da Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası için boşanma sebebi olarak kabul edilemez. İhtar istek tarihinden sonra davacı-davalı kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranış bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurunun varlığı gerekir. Davacı-davalı kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığına göre, erkeğin birleşen davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Bu dava 13.8.2009 tarihinde açılmış, davalı yargılama sırasında 2.9.2009 tarihinde müşterek konuta dönmesi için davacıya mahkeme vasıtasıyla eve dönüş çağrısını tebliğ ettirerek, çağrıya yanıt vermeyen davacı aleyhine 14.12.2009 tarihinde terk nedeniyle boşanma davası açmış, dava 11.3.2010 tarihinde kabul edilmiştir. O halde, davalı ile müşterek konutu terk ederek ...’ giden, açtığı boşanma davası geçimsizlik ispat edilemediği için reddedilen, dönüş çağrısına uymayan davacının, boşanma davasında dahi dinletmediği, tek tanık olan annesinin soyut beyanı ile ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek, davanın yazılı gerekçe ile kısmen kabulü ile terk ihtarı ve boşanma kararı nazara alınmadan süresiz tedbir nafakası taktirine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Mahkeme tarafından, davacı-davalı erkek eşin birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ve küfür ettiği, şiddet uyguladığı, eşini ve ortak çocukları evden kovduğu belirtilip, davacı- davalı erkek eşin, usulüne uygun terk ihtarı tebliğ ettirdiği, yasal süre içerisinde davalı-davacı kadının eve dönmediği, her ne kadar kadın haklı sebebe dayalı olarak evi terk etmiş ise de, makul süre geçtikten sonra eşin ihtarı üzerine haklı nedene dayanarak eve dönmediğini ispatlayamadığı gerekçe gösterilerek tarafların davalarının kabulüne karar verilmiştir. TMK 164. maddesinde “... diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” hükmü bulunmaktadır....
Ayrıca erkek tarafından kadına terk ihtarı gönderilmiş, bu sebeple kadından kaynaklanan kusurlu davranışlar affedilmiştir. Affedilen ve hoşgörülen olaylar boşanma sebebi kabul edilemez. Bu itibarla erkeğin TMK 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....
Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde; davalı erkeğin ilk derece mahkemesince kabul edilen, evin geçimiyle ilgilenmediği, ailesinin eşine müdahalesine sessiz kaldığı ve eşine hakaret içerikli konuştuğu şeklindeki kusurlarının tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere gerçekleştiği ancak erkeğin bu davanın açılması öncesinde eşine terk ihtarı çekmesi ve onu eve davet etmesi karşısında, eşine izafe ettiği kusurları affetmiş sayıldığı, tanık anlatımından ya da başkaca bir belgeden, terk ihtarı ile boşanma davasının açıldığı tarih arasında kadına izafe edilen yeni bir kusurun bulunmadığı, dolayısıyla kadının kusurunun olmadığına yönelik tespitin yerinde olduğu; bu şekilde boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu şeklinde, Bölge adliye mahkemesince hükmü temyiz eden aleyhine olacak şekilde kısmen kusur düzeltilmesi yapıldığı halde, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2012/760 değişik iş sayılı terk ihtarı dosyasının eklenerek birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi.18.09.2014 (Prş.)...
Davalı- Davacı kocanın davacı- davalı kadına eve dönmesi için terk ihtarı çektiği anlaşılmakla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/54 D. İş. sayılı dosyasının eklenerek gönderilmesi için mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 14.05.2007...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek terk (TMK m. 164) hukuksal sebebine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece dava kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Toplanan delillerden; davalı kadının 2011 yılının Mayıs ayında ortak konuttan ayrıldığı, davacı erkeğin 13.02.2012 tarihinde terk ihtarı talebinde bulunduğu, ihtar kendisine tebliğ edilen davalı kadının ihtara cevap vermediği, davacı erkek tarafından terk sebebine dayalı davanın 02.11.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı kadın tarafından terk ihtarının kendisine tebliğinden sonra 03.12.2012 tarihinde ... Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi 2012/105E. 2014/27K....
Hem terk sebebine dayanarak boşanma davası açmak, hem de evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ileri sürülerek boşanma talebinde bulunmak birbiriyle çelişmektedir. Çünkü ihtar isteği bundan önceki kusurlu tutum ve davranışları siler. Aynı olaylardan dolayı ihtar edilen eş artık kusurlu görülemez. İhtara rağmen evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ileri sürülmesi ise ihtarı samimi kılmaz. Terk sebebine dayanan boşanma davasının kabulü için usulüne uygun ve samimi ihtar tebliğine rağmen, ihtar edilen eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi gerekir. Bir başka ifade ile terk ihtarında samimiyet esastır. Somut olayda davacı erkeğin ihtarı, dava dilekçesinde hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine hem de terke dayandığı için samimi değildir. Bu nedenle davacının terke dayalı boşanma davasının reddi gerekmiştir....