Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için HMK'nın 59. ve 60. madde hükümleri uyarınca birlikte dava açmaları, aleyhlerine birlikte dava açılması, birlikte hareket etmeleri, dava açmayan ya da açılmayan mirasçılar varsa davaya dahil edilmeleri, asıl olarak katılmaları ve davaya ya da savunmaya onaylarının alınması ya da davayı açan ya da savunan vekile usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri, bunlar sağlanamazsa TMK’nın 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması ve davanın onun katılımı ile sürdürülmesi gerekir....
İstanbul 15.Sulh Hukuk Mahkemesi ise; mirasçılık belgesi davalarında kesin bir yetki kuralı olmadığı,bulunulan yada oturulan yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesinde de veraset davası açılabileceği gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir. MÖHUK'nın 30. maddesinde; “Mirasa ilişkin davalar ölenin Türkiye'deki son ikametgahı mahkemesinde, son ikametgahının Türkiye'de olmaması halinde terekeye dahil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür” düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda; davacı vekilinin beyanına göre murisin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmadığı, mal varlığı hakkında ise İstanbul ilinde taşınmazlarının bulunduğu, ancak hangi semt yada ilçede bulunduğunu bilmediği anlaşılmaktadır..... Tapu sicil Müdürlüğü tarafından .... ilçesi dahilinde murisler ....’ye ait taşınmaz bulunmadığı bildirilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacı, mirasbırakan annesi .........'nun paydaşı olduğu 10 parsel sayılı taşınmazdaki payının vekili olan davalı tarafından dava dışı şirkete 700.000,00 TL bedelle satıldığını, satış tarihinden bir süre sonra mirasbırakanın öldüğünü, ancak satış bedelinin terekeye dahil edilmediğini ve nereye harcandığının da bilinmediğini ileri sürerek, satış bedelinden payına isabet eden 233.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur....
.- TL olarak belirlendiği gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesi ise; davanın elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi olduğu ,bu durumda TMK 644. maddeye göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğunu gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 644.maddesinde "Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da yukarıdaki hükümler uygulanır." hükmüne yer verilmiştir....
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği ( Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi ) tartışmasızdır. O halde, ehliyetsizlik ve hile hukuki sebeplerine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunduğu söylenemez . Öte yandan, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye mümessil tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmez....
Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Hal böyle olunca, tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için birlikte dava açmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri veya TMK’nun 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerekir. Yukarda belirtilen tüm bu düzenlemeler karşısında somut olaya dönüldüğünde davalı kooperatifin muris ... aleyhine 14.03.2008 tarihinde icra takibine başladığı, daha sonra temin edilen veraset ilamına göre murisin 15.10.2006 tarihinde vefat ettiğinin tespiti üzerine mirasçılar aleyhine icra emri düzenlendiği, muris ...'...
DAVA Davacı, mirasbırakan babası ...’ın kardeşinden miras kalan dava konusu 284 ada 20 parsel ve 1, 5, 10, 31, 36, 40, 43, 49, 50, 53, 606, 48, 190 ve 265 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının satışı hususunda yeğeni olan davalı ...’e vekaletname verdiğini, ancak vekilin vekalet görevinin kötüye kullanarak taşınmazları akrabaları olan diğer davalılar...’e satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakana herhangi bir bedel ödenmediğini, ayrıca mirasbırakanın hukuki işlem yapabilme yeteneğine sahip olmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ve miras payı oranında adına tesciline, ayrıca kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazlar varsa bunlar yönünden bedelinin payı oranında tahsiline karar verilmesini istemiş, cevaba cevap dilekçesinde ise talebini terekeye iade istekli olarak değiştirdiğini bildirmiştir....
İade, terekeye yapılır, davacı mirasçının miras payı oranında iade yapılmaz. Altsoya yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir. Altsoya yapılan sağlar arası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir.Bunun yanında, mirasta denkleştirmenin nasıl yapılacağı TMK’nın 671 ve devamı maddelerinde açıklanmıştır. Denkleştirme konusunun terekeye aynen iadesi veya miras payına mahsubu konusunda geri iade ile yükümlü mirasçıya seçimlik hak tanınmıştır....
Sebepsiz zenginleşen kişi, malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise BK. 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; “Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir. Şu kadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakıf bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur.” Görüldüğü gibi, maddede, iade borcu zenginleşen iyi veya kötü niyetli olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır. Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötü niyetli ise, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle, kötü niyet halinde iade borcu, geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TEREKEYE İADE Taraflar arasındaki davadan dolayı ...Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.10.2015 gün ve 2012/12 Esas - 2015/217 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 16.01.2020 gün ve 10225-228 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK'nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır....