ın eşi olup terekeye göre 3. kişi durumundadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca tereke adına açılıp takip edilen davaları ya tüm mirasçıların birlikte açmaları, ya da tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya terekeye mümessil tayin edilerek davanın sürdürülmesi zorunludur. Miras bırakan ... ve ...'ın davacı ...'dan başka diğer mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu mirasçılar davacı ile birlikte dava açmadıkları gibi sonradan davaya muvafakat da vermemişlerdir. Dosya içinde terekeye mümessil tayinine ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır....
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davalar dışında ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır. Somut olayda, mirasbırakan ...’nin davacılar dışında dava dışı mirasçılarının da bulunduğu dosya kapsamı ile sabit olup, davacılar tarafından mirasçı olmayan 3. kişiye karşı vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptal-tescil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı açıktır....
e satış göstermek suretiyle devrettiğini, vekilin mirasbırakanın eşi olan dava dışı Süheyla ile birlikte hareket ettiklerini, mirasbırakanın kendilerini mirastan mahrum etmeyi amaçladığını, öte yandan mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğuna dair düzenlenen raporların yeterli olmadığını belirterek, vekaletname ile verilen satış yetkisinin iptaline, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, mümkün olmaz ise bedelinin faizi ile birlikte terekeye iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Birleştirilen davada davacılar, aynı iddiaları tekrar ederek, vekaletname ile verilen satış yetkisinin iptaline, tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine, mümkün olmaz ise bedelinin faizi ile birlikte terekeye iadesine karar verilmesini talep etmişlerdir.....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/134 Esas, 2012/310 Karar sayılı ek kararı ile mirasbırakan ...'ün terekesine ...’in tereke temsilcisi olarak atandığı, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....
atanmış ve yargılama sonucunda; muris muvazaası iddiasına dayalı davanın eldeki davadan tefriki ile ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak terekeye iade talebi ile açılan davanın tereke temsilcisi tarafından takip edilmediği, davalılar vekilinin de tereke temsilcisinin yokluğundan davaya devam edilmesini açıkca talep etmediği dikkate alınarak HMK 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, tereke temsilcisi ...'e davanın reddine ilişkin gerekçeli kararın tebliğ edilmesine karşın, kararı temyiz etmediği, kararın davacılar vekilince temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere terekeye temsilci atanmasından sonrka tereke ortaklığının yada ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar....
Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; mahkemenin terekeye temsilci atama yönünde bir karar vermesi halinde ise ihtilaf halinde bulunan davacı ve T7 dışında kalan mirasçılardan T6'ın terekeye temsilci atanması taraflarınca talep edilmesine rağmen mahkemece hukuka aykırı bir şekilde üçüncü bir şahsın terekeye temsilci olarak atandığını, davacı dışındaki tüm mirasçıların beyan ve iradeleri yok sayılmak suretiyle karar verildiğini bildirerek kararın kaldırılarak davanın usul ve esas yönünden reddine, aksi halde aralarında ihtilaf bulunan davacı Fatma ile davalı Ahmet dışından kalan mirasçılardan Numan'ın terekeye temsilci olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava terekeye temsilci atanması istemine ilişkindir. Bakırköy 10....
İştirak halinde mülkiyetin gereği miras yoluyla terekeye dahil olan taşınmaz ile ilgili açılan dava ortaklardan birkaçı tarafından dava edilmiştir. Mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılması nedeniyle mirasçılar kendi açtıkları bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir....
Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Türk Medeni Kanunun 644. maddesi “Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder....
Davayı takip eden mirasçılar, verilen kesin süreye rağmen diğer mirasçıların davaya katılmasını veya muvafakat etmesini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir...." şeklindedir....
Her iki maddede de; mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip oldukları, sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edeceklerine dair hüküm bulunmaktadır. 640. maddenin 4. fıkrasında "Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır." denilmekte ise de bu terekenin korunması anlamında nitelendirilemez. Bu sebeple aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Somut olayda, yargılama aşamasında vefat eden davacının vefatından sonra yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması konusunda davacı vekiline süre tanınarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....