Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi Tereke hukukuna ilişkin davada İstanbul 3. Sulh ve Tokat Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tespiti istemine ilişkindir. İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesince, 28/03/1981 tarihinde vefat eden ... ...'in yerleşim yeri adresinin bulunmadığı, murisin nüfusa kayıtlı olduğu yerin ise "..." olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Tokat Sulh Hukuk Mahkemesi ise, ... (Merkez) Jandarma Komutanlığının 11/08/2015 tarihli cevabî yazısı ekinde tutulan tutanakla müteveffa ... ...'in ölmeden önce İstanbul iline gittiğini ve orada ikamet etmeye başladığının bildirildiği nazara alınarak yetkili mahkemenin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir....

    ın temsilci olarak atandığı, gerekçeli kararın tereke temsilcisine 16.06.2015 tarihinde usulünce tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren davacı vekilinin 01.07.2015 tarihli temyiz dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      -KARAR- Temyiz incelemesine esas olmak üzere; Dairenin bir önceki geri çevirme ilamı ile; Muris ...’ın terekesine Yalvaç Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/670 E- 2015/949 K sayılı hükmü ile temsilci olarak atandığı anlaşılan davacılardan ...’un hükmü temyiz eden davacılar vekilini tereke temsilcisi vekili olarak vekil tayin edip etmediği hususunun araştırılması,varsa vekaletnamenin temin edilmesi, yoksa gerekçeli kararın tereke temsilcisine usülüne uygun olarak tebliğinin sağlanması istenmiş ise de, geri çevirme kararından sonra davacılar vekilinin tereke temsilcisi tarafından vekil olarak tayin edildiğine ilişkin bir vekaletnamenin sunulmadığı, öte yandan tereke temsilcisi ...’un 23.09.2017 tarihinde öldüğünün tespit edildiği anlaşılmaktadır....

        ın temsilci olarak atandığı, yargılamaya tereke temsilcisinin katıldığı ancak, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer Somut olayda; mirasbırakan ...'ın terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış olmakla davacının davayı takip yetkisi kalmamıştır....

          ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ilişkin davalı tarafından herhangi bir yazılı talimat veya belge ortaya konmadığını ileri sürerek üçüncü kişilere karşı tüm talep hakları saklı kalmak kaydı ile zararlarının tespiti ile her bir davacı asil için için ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL'nin davalıdan yasal faizi ile birlikle tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.. Davanın tereke adına açılmış olması nedeniyle diğer mirasçıların da davaya dahili için terekeye temsilçi atanarak davaya devam edilmiştir. Tereke temsilsince ıslah ile 206.546,34TL’nin tahsili talep edilmiştir....

            Hukuk Dairesince mirasbıkaran ... terekesine tereke temsilcisi atandığından davacılar vekilinin takip yetkisinin sona erdiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş, karar tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nın terekesine ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/249 E. 2018/864 Karar sayılı ilamı ile Av. ...’ın temsilci tayin edildiği, kararın 09.10.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada atanan tereke temsilcisine tebligat yapıldığı, son celsede tereke temsilcisinin duruşmaya katılmamak için mazeret gönderdiği, mahkemece 25.12.2018 tarihinde eldeki davanın reddine karar verildiği, bu kararın tereke temsilcisi Av. ...’a 07.03.2019 tarihinde “adresin kapalı olması sebebiyle güvenlik/komşu ...'ye sorulduğu, muhatabın işe gittiğinin beyan edildiği ve imzadan imtina edildiği" belirtilerek ......

              SHM'nen 2015/10 tereke sayılı dosyası ile görülen tereke tespiti davasına ilişkin kararda bu davayı konu edilen buğday hasat bedelinin terekeye dahil edilmediğinin hüküm altına alındığını, bu kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu nedenle davacının taleplerinin hukuki temelinin kalmadığını, 22/09/2015 tarihli dilekçe ekinde sundukları çiftçi kayıt belgelerinde müvekkilinin çiftçilik yaptığının görüldüğünü, müvekkilinin kendisi masraflarını karşılayarak buğday ekimi yaptığını, bu iş ve işlemlerin muris ve tereke ile ilgisi bulunmadığını, kendi şahsi işinin olduğunu, mahkemece somut ve soyut delil bulunmamasına rağmen bir kısım tanık beyanlarına dayanarak davanın kabulüne karar verildiğini, davacının belirsiz alacak davası olarak dava açtığını, davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerektiğini, ıslaha karşı zamanaşımı itirazlarını bulunduklarını, davacının Edirne 1....

              Dosya içeriğinden; Avukat ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı, mahkemece dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve duruşma zaptının tereke temsilcisine tebliğ edildiği ve 21.6.2019 ile 26.6.2019 tarihli celselere tereke temsilcisi sıfatıyla Av. ...’ın katıldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer. Somut olayda, gerekçeli karar tereke temsilcisi Av. ...’a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir Oysa; davacı mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakları da bulunmamaktadır....

                Davada davacı sıfatıyla bulunan tereke memuruna Tereke Hakimliği'nce dava açmaya yetki verildiğine dair yetki belgesine dosyada rastlanılmamıştır. Tereke memuruna Tereke Hakimliği'nce dava açmaya yetki verildiğine dair yetki belgesinin ilgili hakimlikten temin edilerek evraka eklenmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez. Mirasçının murisin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini verip vermediğinin, tereke işlemlerine karışıp karışmadığının, tereke mallarını gizleyip gizlemediğinin veya tereke mallarını kendine maledip etmediğinin araştırılması gerekir. Öte yandan mirasın hükmen reddi davasında terekenin açıkça borca batık olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır. Kural olarak icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....

                  UYAP Entegrasyonu