WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyanın incelenmesinde terekeye temsilci atanması için açılan bu davada, tüm mirasçılara davanın yöneltilmediği, ancak istinaf eden davalıya daha sonradan dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlandığı, ANCAK; aynı muris yönünden Samsun 3. Sulh Mahkemesi 2023/32 tereke dosyası ile dava açıldığı, aynı tereke için farklı dosya ile yargılamanın yapılmasının hatalı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece bu durumda; Samsun 3. Sulh Mahkemesi 2023/32 tereke dosyası ile bu davanın birleştirilmesi gerekli işlemlerin yapılması daha sonra işin esası hakkında sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden mirasçı T4 vekili vekilinin istinaf isteminin kabulüyle hükmün HMK'nın 353(1)a-4 maddesi gereği kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1- Mirasçı T4 vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)a-4 maddesi gereğince KABULÜ ile Samsun 2....

Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur. Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir....

    Mahkemece, üç mirasçının açtığı davanın görülebilmesi için MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermelidir. Terekeye atanan temsilci, mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur. Davayı açan mirasçı, kendisine verilen kesin süreye rağmen terekeye temsilci tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir. Mahkemece davacılara MK.nun 640/3. maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

      Mahkemece, asıl dava yönünden davalı ...’ın iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine, diğer davalı ... yönünden asıl davada iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle terekeye iade taleplerinin reddine, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle 43.515,63 TL bedele hükmedilmiş, birleştirilen davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 19.08.2007 tarihinde ölümü ile geride davalı eşi ... ve çocukları;... ile davacı ...’nin mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 10576 parsel sayılı taşınmazı satış suretiyle davalı eşi ...’e temlik ettiği anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; kural olarak terekeye mümessil tayininden sonra tereke ortağının veya ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkacağından davanın tereke temsilcisinin huzuruyla yürütülmesi gerekir....

        Öte yandan, tereke adına dava açılmadığı ve terekeye göre, davalının üçüncü kişi konumunda bulunulduğu durumlarda terekeye mümessil tayin edilerek, yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenilmesini olanaklı hale getirmez....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, miras ortaklığına temsilci atanması isteğine ilişkindir. Davacı vekili,... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/417 Esas sayılı dosyasında devam eden yargılama sırasında muris ...'in miras şirketine mümessil tayin ettirmek için kendisine süre verildiğini belirterek murisin terekesine temsilci atanmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece, mirasçıların terekeye dahil olması istenilen bir taşınmazla ilgili olarak birbirlerine karşı açtıkları davalarda terekeye temsilci atanmasının mümkün olmadığı, bu bağlamda......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Tereke Temsilcisi ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma talebi davanın değeri itibariyle reddedilmiş olmakla: dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemenin vermiş olduğu önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “tereke adına davacının tek başına açtığı davaya devam edilebilmesi için tüm mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle usuli eksikliğin giderilmesi ve bundan sonra işin esasına ilişkin bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tereke temsilcisi ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise ortakların oybirliği ile karar vermeleri TMK'nun 702/2. maddesinin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Ancak, bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ancak dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, böyle bir dava reddedilir....

              SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin tereke temsilcisi atanmasına dair temyiz itirazları yönünden hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan tereke temsilcisinin şahsına dair temyiz itirazlarınan reddiyle gereği yapılmak üzere dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 11.05.2015 oybirliğiyle karar verildi....

                Hemen belirtilmelidir ki, el birliği mülkiyetinin geçerli olduğu terekeye iade istekli davalarda terekeye temsilci atanması durumunda, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği ve davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı kuşkusuzdur. Somut olayda, dava dışı mirasçı ...'in davaya muvafakat vermemesi nedeniyle mirasbırakanın terekesine atanan temsilcinin 23.09.2013 günlü duruşmaya katıldığı, sonraki duruşmalara katılmadığı gibi mazeret de bildirmediği, ayrıca davayı takip eden avukata tereke temsilcisi sıfatıyla vekaletname de vermediği; temsilcinin katılmadığı duruşmalara gelen davalı vekilinin de 6100 sayılı HMK'nın 150/2. maddesi çerçevesinde, duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda davaya devam edilmesi yönünde bir talepte bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nın 150. maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken işin esası bakımından yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir....

                  UYAP Entegrasyonu