Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

    Mahkemece, iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 03.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi...

      Mahkemece; 1- Öncelikle iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, 2- İflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması, 3- Terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), 4- Bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekir. Yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda karar verilmesi kamu düzenine, usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.03.2014 gününde verilen dilekçe ile terekeye temsilci atanması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, TMK’nın 640/3 maddesi uyarınca muris ...'un vefatı üzerine .... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan tapu iptali ve tescil davasının takibi için terekeye temsilci atanması istemine ilişkindir. Davalı ..., terekeye temsilci atanmasına gerek olmadığını, temsilci olarak ...'ın atanması talebini de kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/329 Esas sayılı dosyasında muris ...'...

        Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/591 Esas 2013/303 Karar sayılı 09/01/2017 tarihli ek kararına göre; tereke temsilcisi Avukat ...’nın savcılık mesleğine geçmesinden dolayı tereke temsilciliğinden el çektirilmesine,terekeye Av....’in temsilci olarak atanmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında gerekçeli karar ile davalının temyiz dilekçesinin Sulh Hukuk Mahkemesince yetkili kılınan tereke temsilcisine usulüne uygun olarak tebliği ile yasal temyiz süresinin beklenilmesi, geri çevirmeye konu hususun yerine getirilip getirilmediğinin mahkeme hakimince bizzat denetlendikten sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bilindiği üzere, tereke temsilci atanması durumunda davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeye temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleşiyle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü istinaf hakkı miras şirketine temsilen tereke temsilcisine geçer. Yukarıda da belirtildiği gibi tereke temsilcisi T6'a gerekçeli kararın usulünce tebliğ edilmesine karşın kararı istinaf etmediği kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşıldığından davayı takip yetkisi sona eren davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK'nın 352/1- ç maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle; 1- Davacı T1 vekilinin Zonguldak 1....

          ın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi ...'a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır....

            ın terekesini temsil etmek üzere 'ın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar tereke temsilcisi l'a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır....

              Şayet miras ortaklığı mirasın paylaştırılması veya başka bir suretle sona erdirilmişse, bu durumda tereke temsilcisi atanması olanaklı değildir. Ancak mirasçılar tam paylaştırma değil de, kısmi paylaştırma yoluna gitmiş olsalar bile kuşkusuz böyle bir kısmi paylaştırma durumunun varlığı, miras ortaklığını sona erdirmeyeceğinden paylaşılmayan kısımda miras ortaklığı devam edeceği için, o kısmın idaresi bakımından tereke temsilcisi atanması olanaklıdır. Nitekim bir kararında Yargıtay da, mirasçıların terekenin değerlerinin bir kısmını paylaşmaları durumunda, paylaşılmayan kısım için tereke temsilcisi atanmasının olanaklı olduğunu içtihat etmiştir Tereke temsilcisi atanması bakımından şekli şartların sonuncusu, tereke temsilcisine ilişkin ihtiyacın başka şekillerde karşılanmamış olmasıdır. Gerçekten de tereke temsilcisinin atanmasıyla birlikte, mirasçılar vasıtasıyla terekenin idaresiyle ilgili olarak ortaya çıkan yetersizlik ortadan kaldırılmalıdır....

              Ancak bu amaca başka yollarla zaten ulaşılmışsa, tereke temsilcisi atanmasına gerek yoktur. Son olarak kuşkusuz mahkeme her başvuru durumunda tereke temsilcisi atamakla yükümlü değildir. Ancak genel olarak terekenin rasyonel bir şekilde korunması ve idaresi imkansız veya önemli ölçüde güçleşmişse, mirasçının talebine uygun olarak mahkemece tereke temsilcisi atanması gerekir. Somut olayda yerel mahkemece terekeye döndürülmesi istenen tapu iptal ve tescil davası bulunduğu gözönüne alınarak, miras ortaklığına tereke temsilcisi atanmasına karar verilmiştir. Talep miras ortaklığına tereke temsilci atanmasına yönelik olup sonuç olarak mahkemece de temsilci atanmasına karar verildiğinden istinaf edenin şahsına yapılan itirazın değerlendirmesinde; istinaf dilekçesinde tereke temsilcisinin şahsına yönelik itirazının bulunduğu görülmektedir. Ancak bilindiği üzere tereke temsilcisinin şahsına yönelik itirazların TMK'nun 422.maddesi kapsamında denetim makamınca değerlendirilmesi gerekmektedir....

              UYAP Entegrasyonu