Murisin ölümü ile tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 md). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez....
"...Ancak, bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlı olarak da hükmü istinaf/temyiz etme hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer....
Murisin ölümü ile tereke bütün aktif ve pasifi ile mirasçılarına geçer. Murisin vergi, prim vb. borçları da terekenin pasifi içerisinde olup terekeye dahildir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 md). TMK.nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilirler. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı mirası reddedemez....
Miras açıldığı sırada terekenin pasifi aktifinden fazla ise tereke borca batık sayılmaktadır ve ayrıca, borca batıklık olgusunun tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, muristen hiçbir şey kalmadığını belirten davalı ...ın beyanının, terekenin borca batık olduğunu ifade etmesi karşısında, mahkemece söz konusu olgunun araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 18.06.2015 günü oybirliği ile karar verildi....
Miras bırakanın borçları, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği haksız eylemlerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğrudan doğruya kanundan doğabilir. Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önem arz etmemektedir ve mirasın kesin olarak kazanılması ile başlayan bu sorumluluk, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizleri de kapsamaktadır. Miras açıldığı sırada terekenin pasifi aktifinden fazla, ise tereke borca batık sayılmaktadır. Ayrıca, borca batıklık olgusunun tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1679 Esas 2019/1474 Karar sayılı 10/12/2019 tarihli kararı ile mirası reddettikleri, kararın 24/12/2019 kesinleştiği, buna göre davalılar ... ve ...'un tüm mirasçılarının mirası kayıtsız şartsız reddettikleri anlaşılmıştır. Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince miras bırakanın yakın mirasçıları tarafından reddolunan miras resen tasfiye edileceğinden, anılan davalıların terekesinin resmi tasfiyesinin yapılıp yapılmadığı ve terekeye tasfiye memuru atanıp atanmadığı tespit edilerek, tasfiye memuru atanmışsa gerekçeli kararın tereke tasfiye memuruna 7201 sayılı Tebligat Kanununa uygun şekilde tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 11/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinde 2018/6 Tereke sayılı Tereke Dosyası ile dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu, bu aşamada müvekkillerin varis olarak değerlendirilmesi ve hukuken ödeme emri gönderilmesi ve icra takibi başlatılmasının mümkün olmadığını, borcu hiçbir şekilde kabul etmediklerini, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, Mustafa İşgüzarın tereke dosyasına sunulan borç alacak miktarlarına bakıldığında mirasın borca batık olduğunun görüldüğünü, borcun zamanaşımına uğradığını, davalı kurumun, açılan Tereke davasından haberdar olmasına rağmen müvekkillere ödeme emiri göndermesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
TMK'nın 589. maddesi; "Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir." Talep TMK'nın 589. maddesi gereğince mirasbırakanın üzerinden çıkan eşyaların kanuni mirasçılarına teslimine ilişkindir. Mahkemece, muris üzerinden çıkan eşyaların hak sahiplerine teslimi ile yetinilmesi gerekirken, terekenin tasfiyesini içerir biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle mirasçı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 17.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvuruda bulundukları ve mahkemece 19.09.2012 tarihinde bu mirasçıların kayıtsız ve şartsız olarak murisin ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren geçerli ve 3 aylık süre içerisinde mirası reddetikleri gerekçesiyle MK'nun 605 ve devamı maddeleri uyarınca mirasın reddinin tespit ve tesciline karar verdiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, yargılama sırasında vefat eden davalının mirasının en yakın mirasçıları tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 612. maddesi gereğince terekenin resen tasfiye edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, terekenin resen tasfiyesi gerektiğinden davacıya yetki verilerek sulh hukuk mahkemesine başvurması sağlanarak davanın sulh hukuk mahkemesince terekeye atanacak tasfiye memuru huzurunda görülmesi gerekirken, davacının husumet yönelttiği vefat eden davalının babasının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir....
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davacı tereke temsilciliği yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı ...’in tereke temsilcisi ...’a geri verilmesine, 12.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....