Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen TMK'nın 610/2 maddesinde açıklanan şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Anılan TMK'nın 610/2 maddesindeki durumun mevcut olduğu beyan ve iddia olunmadığına göre muris ...'in ölüm tarihi olan 20.04.2009 tarihi itibariyle terekesinin aktifi ve pasifi tespit edilip terekenin aktif değerinin pasifini karşılayıp karşılamadığı yeterince araştırılıp belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Miras açıldığı sırada terekenin pasifi aktifinden fazla ise tereke borca batık sayılmaktadır ve ayrıca, borca batıklık olgusunun tespiti dava yoluyla istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, terekenin borca batık olduğunun ifade edilmesi karşısında, Mahkemece söz konusu borca batıklık iddiasının bankaları da içerecek şekilde geniş kapsamlı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 06.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tereke, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecek ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilecektir. Yasada hak sahibi olarak tanımlanan kişiler, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçıları olan ... ..., ... ... ..., ve ...’dan ibarettir. Terekeden arta kalan değerin davacı ... dışındaki diğer davacılara verilmesi söz konusu olmayacağı gibi; diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün terekenin pasifinden de sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu hali ile davacı ... dışındaki diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün dava açmak için taraf olma sıfatı bulunmadığından belirtilen davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında da mirasın hükmen reddin tespitine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Sulh Mahkemesinin 2011/38 Esas sayılı dava dosyası kapsamında müteveffa Yavuz Uyanık'ın terekesine T3'ün tereke temsilcisi ve tasfiye memuru olarak atandığını, aradan geçen 10 yıla yakın zaman içerisinde tasfiye işlemleri bitirilemediği gibi gerekli işlemlerde sağlıklı şekilde yürütülmediğini, dosya münderecatına sunulan raporlar gerekli araştırmalar yapılmadan yüzeysel olarak hazırlandığını, bu nedenle terekenin zarara uğradığını, dosya içeriğinin mahkemece incelenmesi neticesinde haklılıklarının daha detaylı anlaşılacağını, bu nedenlerle İstanbul 21. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından müteveffa Yavuz Uyanık'ın terekesine atanan tereke temsilcisinin görevine son verilmesini, mahkeme gerekli görmesi halinde terekeye farklı bir temsili ve tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir. Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu; dosyanın yapılan incelemesinde; talebin İstanbul 2....
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı idare ve davalı tereke tasfiye memuru tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve davalı tereke tasfiye memuru tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ......
Bu kez Dairemiz kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. 4721 Sayılı TMK’nın 605. maddesinin 1. fıkrasında “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmü ile mirasın kayıtsız, şartsız reddi (hakiki ret/gerçek ret), 2. fıkrasında “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmü ile mirasın hükmen reddi düzenlenmiştir. TMK’nın 610/2. maddesi uyarınca da ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan ve mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez....
Varlık Yönetim A.Ş'ye, bu şirket tarafından da ...Varlık Yönetim A.Ş'ye devredildiğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, terekenin borca batık olduğunun kanıtlanması gerektiğini, davacıların murisinin 17.500,00 TL kredi kullanarak motor aldıktan sonra kredi borcunu erken kapattığını, tereke borca batık ise usulüne uyun olarak tasfiye edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tereke aktifinin murisin tespit edilen borçlarını karşılamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz etmiştir. B....
Mahkemece, davanın kabulü ile “muris ...’a ait terekenin tespiti yapılmış olduğundan mahkememizin dosyadan el çekmesine, kaydın kapatılmasına, muris ...’ın terekesinin iflas usulü ve basit tasfiye yolu ile tasfiyesine, tasfiyeye terekenin defterinin düzenlenmesi ile başlanılmasına” karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 612. maddesi "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır. Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Terekenin tespiti, Koruma Önlemi Alınması ve Defterinin tutulması, Terekenin Resmen yönetilmesi istemine ilişkindir. Bilindiği gibi; Miras, murisin ölümüyle açılır ve kural olarak kendiliğinden bir bütün olarak mirasçılara geçer. Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. TMK’nın 589.maddesinde açıklanan bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. TMK’nın 590 ile 2003/5960 sayılı TMK’nın Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’ün 33/1.maddelerinde belirtilen sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde, sulh hakimi tereke mal ve haklarının yazımı için terekenin defterinin tutulmasına karar verir....
ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Davacılar; murisleri ... terekesinin borca batık olması nedeni ile hiç bir mal varlığı bırakmadan vefat ettiğini, davalı tarafından 2002/1964 takip sayılı dosya üzerinden mirasçı sıfatı ile kendilerine ödeme emri gönderildiğini, terekenin borca batık olması nedeni ile mirası reddettiklerini belirterek tereke borca batık olduğundan itirazlarının kabulü ile borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece; davacılar ... , ... ve ... yönünden ayrı ayrı HMK'nın 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar ..., ... ve ... (...) yönünden ise açılan davanın reddine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararı davacılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir....