Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre, eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir. Bu tür işlerde görev sulh hukuk mahkemesine aittir. (TMK 658.madde) Somut olayda; davacının, murisle sağlığında birlikte yaşadıkları konut üzerinde miras hakkına mahsuben TMK 652. maddesi uyarınca kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını talep ettiği, TMK'nun 652. maddesine dayanılarak açılan davalarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmış olmakla, uyuşmazlığın ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince ... 2....

    İkinci eşin sağ kalan eşe (davacı) verdiği desteğin, müteveffa destek eşe oranla daha fazla veya eşit olması halinde desteğin ölüm tarihi ile sağ kalan eşin (davacı) ikinci evlilik tarihi arasındaki dönem için destek tazminatına hükmedilmesi, sağ kalan eşin (davacı) ikinci eşinin müteveffa destek eşe oranla daha az destek olduğunun anlaşılması halinde ise ölüm ve ikinci evlilik tarihleri arasındaki dönem dışında, ayrıca müteveffa destek ile sağ kalan eşin (davacı) ikinci eşinin sağladığı destek arasındaki farkın hesaplanarak tazminata hükmedilmesi gerekmektedir....

      Mahkemece, davanın kabulü ile, 337.500,00 TL alacağın davalıdan alınarak davalılara verilmesine, davalının miras payının tereke hesabında dikkate alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından taşınmaz yönünden temyiz edilmiştir. 1. Toplanan delillere dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacıların tüm ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mirasçılar tarafından, sağ eşe karşı açılan artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.01.2014 gününde verilen dilekçe ile sağ kalan eşe ev ve eşyalarının üzerinde müstakilen mülkiyet hakkı tesisi ve tescili talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacının ev eşyalarına yönelik talebin reddine, ev üzerinde mülkiyet hakkı tesisi yönünden mahkemenin görevsizliğine dair verilen 28.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2019...

          ye irad kaydına ve aşağıda dökümü yazılı 57,60 TL peşin harcın red harcına mahsubu ile kalan 3,20 TL’nin karar düzeltme isteyen davacıdan alınmasına, 13.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Bu esnada taraflardan birinin ölümü halinde velayet sağ kalana geçer.(TMK 336. md.) Ancak, boşanma halinde mahkemece velayet kendisine verilen ana veya babanın ölmesi halinde velayet sağ kalan eşe kendiliğinden geçmez. Velayetin Aile Mahkemesince düzenlenmesi gerekir. Bu durumda uyuşmazlığın Aile Mahkemesi sıfatıyla Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Çerkezköy 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Bu esnada taraflardan birinin ölümü halinde velayet sağ kalana geçer.(TMK 336. md.) Ancak, boşanma halinde mahkemece velayet kendisine verilen ana veya babanın ölmesi halinde velayet sağ kalan eşe kendiliğinden geçmez. Velayetin Aile Mahkemesince düzenlenmesi gerekir. Dosya kapsamından,vesayet altına alınması istenen küçük ...'ın baba ve annesinin, Ankara 6. Aile Mahkemesinin ilamı ile 25.05.2010 tarihinde boşandıkları, velayetin babaya verildiği ve babanın da 21,06.2010 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.Bu durumda uyuşmazlığın Ankara 11. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 11.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mutlak butlan davası ya da tespit davası sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olduğu anlaşılan sağ kalan eş yasal mirasçılık sıfatını korur. Ne var ki, mutlak butlan davası ya da tespit davası sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş yasal mirasçılık sıfatını da kaybeder. Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Bu sebeple butlan davası sırasında eşlerden birinin ölmesinin yanı sıra eşlerden birinin ölümünden sonra butlan davası da açılmış olması durumunda da sağ kalan eşin mirasçı olması asıldır. Sağ kalan eşin evlilik akdinin kurulması anında iyi niyetli olmadığı, eşlerden birinin ölümünden sonra ilgililer tarafından açılan mutlak butlan davasında kanıtlanmalıdır. Eşlerden birinin ölümünden sonra ilgililer tarafından mutlak butlan davası açılmamışsa, sağ kalan eş evliliğin kurulması anında iyi niyetli sayılır.”...

                  Zira, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eş mirasçı konumundadır. Diğer durumlarda ise eşler birbirine mirasçı olamazlar. Bu sebeple, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eşin miras hakları devam etmekte, ayrıca Türk Medeni Kanunun 240 ve 652. maddesinde aile konutuyla ilgili kendisine tanınan yasal hakları bulunmaktadır. Sağ kalan eşin, bu düzenlemelerde yer alan hakları için ayrıca bir dava açması zorunlu olmayabilir. Çünkü, sağ kalan eş ve varsa diğer mirasçılar, dava açılmadan, yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan eş, haklarını kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı da ayrı bir dava açabilir. Bu sebeple, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliği, sağ kalan eş açısından, eşinin ölümünden sonra da devam etmektedir....

                    İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan tapu iptal-tescil, olmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katkı payı alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...... Köksu'nun mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar....

                      UYAP Entegrasyonu