Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki tereke hukukuna ilişkin davada İstanbul 2. Aile Mahkemesi ile İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, sağ kalan eş tarafından miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınması istemine ilişkindir. Türk Medeni Yasasının 589. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır." Talep TMK 652. Maddeye göre olduğundan bu tür işlerde görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. (Yargıtay 2. HD. 30.10.2006 6814, 14469) (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2006/10301 E-2007/57K) Bu nedenle uyuşmazlığın Sulh Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

    Aynı Kanunun 658.maddesinde de, açıkça vurgulandığı üzere görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 652.maddesi; “Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına karar verilir. Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.” hükmünü içermektedir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Üzerinde Mülkiyet Hakkı Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm aile konutunun katılma alacağına mahsuben sağ kalan eşe özgüleme isteğine ilişkin olup (TMK. m. 240) Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih 2011/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23.01.2013 (Çrş.)...

      Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesine göre, boşanmadan sonra velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır (TMK 404/1) ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda...... ile eşi ...'ün ... 3. Aile Mahkemesi'nin 2003/55 Esas 2004/712 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, 08.03.2002 tarihinde evlilik birliği içerisinde dünyaya gelen Dilara'nın velayetinin anne Alev'e verildiği, annenin vefat ettiği, babanın ise sağ olduğu anlaşılmaktadır. Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. ... 3....

        GEREKÇE: Dava, TMK'nun 240.maddesine dayalı olarak Aile Konutu Üzerinde sağ kalan eşe öncelikle mülkiyet hakkı tanınması, aksi kanaat halinde intifa veya oturma hakkı tanınmasına ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; İlk derece mahkemesince davacının talebi TMK'nun 652.maddesine dayanan "aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine" ilişkin olduğu kabul edilerek Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine karar verilmiştir....

        Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, somut olayda hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak temyiz eden davalının miras payı oranında sorumlu olduğu miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde alacağın tamamının davalıdan tahsili ile miras payı oranında sorumlu olduğunun ilamının infazı aşamasında gözetilmesine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....

          TMK'nun 240. maddesine dayalı aile konutu üzerinde sağ kalan eşe katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması talebine ilişkin görevli olduğu, TMK'nun 652. maddesine dayalı aile konutu üzerinde sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması talebine ilişkin görevli olmadığı, bu davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, aile konutu üzerinde sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması olarak nitelendirilerek görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının talepleri açık olmadığı halde açıklatma yapılmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi anne öldüğüne göre çocuk yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocuğu temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir (Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.41/1)....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm asli müdahil tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde velayet sağ kalan eşe geçer. Boşanma kararıyla velayet kendisine verilen tarafın ölümü halinde velayet sağ kalan ebeveyne kendiliğinden geçmez. Velayet sahibi baba öldüğüne göre çocuklar yasal temsilden yoksun haldedir. Bu durumda, davada çocukları temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak için çocuğa temsilci atanması gereklidir ( Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/1)....

              (TMK m. 575) Mirasçı olabilmek için miras bırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır. (TMK m. 580) Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanırlar. (TMK m. 599) Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar (TMK m. 495). Sağ kalan eş, miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri eşe kalır (TMK m. 499). HMK'nin 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır. ... A.Ş’nin ... şubesinde bulunan ... numaralı hesap ... ve ...’e ait ortak hesaptır....

                UYAP Entegrasyonu