Velayete ilişkin hüküm tenfiz edilmese de yabancı mahkeme ilamının kısmen tenfizine karar verilmesi imkan dahilindedir (MÖHUK m. 56). Öyleyse yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda tenfiz şartları incelenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken tenfiz talebinin tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran davacı ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.06.2016 (Prş.)...
KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, yurtdışında müvekkili ve oğluna ilişkin verilen soybağının reddi kararının tenfizine karar verilmesini istemiş, Mahkemece "davacının tenfizini talep ettiği yabancı Mahkeme Kararının tanınması mümkün olmakla birlikte tenfizinin mümkün olmaması ve husumetin soybağı reddedilen kişiye yöneltilmemesi" gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. 5718 Sayılı yasanın 50. maddesinde, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ve o devlet kanunlarına göre kesinleşen ilâmların .....ye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlanmış, tanımayı düzenleyen 58. maddesinde ise, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğu; tenfiz şartlarını düzenleyen 54/1.c maddesinde de, yetkili mahkemenin tenfiz kararı vermesinin hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmamasına bağlı olduğu, hükme bağlanmıştır...
Ancak, davada vasiyetnamede tenfiz memuru olarak tayin edilen ...’ın 23./05/2002 tarihinde vefat ettiği, ...’ın ise dilekçe vererek “rahatsızlığı ve İstanbul’a taşınması nedeniyle” azlini istemesine rağmen, mahkemece TMK.nun 554. maddesi uyarınca tenfiz memuru olarak görevlerinin sona erdiğinin gözetilmemesi doğru değilse de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1. fıkrasından “vasiyetnamede tenfiz memuru olarak tayin edilen ...’ın vefatı, ...’ın ise beyanı nazara alınarak tenfiz memuru görevleri sona ermekle ” sözlerinin çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 04.11.2010 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
tanıma ve tenfiz kurumlarını düzenlemekte olup buna göre yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı tutulmuş ve yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlanmıştır....
Sözleşmenin V. maddesinde tenfiz engelleri (tenfiz talebinin reddi sebepleri ) sınırlı olarak sayılmıştır....
Kanunun 50 ilâ 57.maddeleri “tenfiz” e, 58 ile 59.maddeleri ise “tanıma”ya ilişkindir. 5718 sayılı Kanunun; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50.maddesinin 1.fıkrasında: “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” “Tenfiz İstemi” başlıklı 52.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde:“Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir..”...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/447 esas sayılı dosyası ile tenfizine karar verildiğini ve tenfiz kararının Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalının tenfiz davasındaki avukatının banka hesabına 30/11/2012 tarihinde toplam 29.379,74 Euro ödemede bulunulduğunu, ancak davalının tenfiz kararına konu yabancı mahkeme ilamındaki tüm haklarını tahsil etmesine rağmen elinde kalan müvekkili şirkete ait hisse senetlerini iade etmeyerek sebepsiz zenginleştiğini, ayrıca aslında yabancı mahkeme ve tenfiz kararı gereği müvekkilinin davalıya 25.553,72 Euro ödeme yapması gerekirken fazladan 3.826,02 Euro fazla ödemede bulunduğunu ileri sürerek davalıda bulunan hamiline yazılı hisse senetlerinin müvekkiline iadesine ve 3.826,02 Euro’nun banka yoluyla gönderildiği tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu bakımdan sözleşme hükümlerine göre yabancı bir ilam için Türkiye'de doğrudan icra ettirebilme olanağı olduğundan, tanıma ve tenfiz kararına gerek bulunmamaktadır. Davacının doğrudan icra ettirebilme imkanı olduğu halde tanıma ve tenfiz kararı talep etmesinde hukuki yarar görülmemiş, bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiştir" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, temyiz edilmeksizin 22.01.2015 tarihinde kesinleşmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/525 Esas, 2013/641 Karar sayılı dosyası ile yabancı mahkeme kararının tenfiz kararına dayandığı, tenfiz kararının ihtiyati haciz kararına itiraz eden şirket tarafından temyiz edildiği, MÖHUK 57/2 maddesine göre yabancı mahkeme kararlarına ilişkin verilen tenfiz kararları kesinleşmeden icraya konulamayacağı dolayısıyla borçlunun ihtiyati haciz kararına itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle MÖHUK 57/2 maddesi gereğince itirazın kabulüne karar verilmiş, hüküm ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmiştir. Yabancı mahkeme kararının temyizine ilişkin karara dayanarak alacaklı tarafından ihtiyati haciz istenmiş, verilen ihtiyati haciz kararı borçluların itirazı üzerine kaldırılmıştır. Tenfiz kararı kesinleşmeden infaz edilemez ise de, bu karara dayanarak ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. İhtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleşip gerçekleşmediği sonraki bir aşama olup, hükme gerekçe yapılamaz....
Mahkemece yabancı ilamın boşanmaya ilişkin bölümünün tanınmasına karar verilmiş, aynı ilamda yer alan velayete ve kişisel ilişki tesisine ilişkin bölümle ilgili tenfiz talebi reddedilmiştir. Velayete ve kişisel ilişki tesisine ilişkin tenfiz isteğinin reddi, davalının aynı kısımlarla ilgili ilerde açacağı tenfiz isteğiyle ilgili dava bakımından aleyhinde kesin hüküm teşkil edecektir. Bu bakımdan davalının, yabancı ilamın kısmen tanınan bölümüne ilişkin temyiz itirazları yerinde değil ise de; yabancı ilamın velayete ve çocukla davalı arasındaki kişisel ilişkiye dair bölümü hakkındaki tenfiz isteğinin reddi kararını temyiz etmekte hukuki yararı mevcuttur. Öyleyse açıklanan kısımlarla ilgili tenfiz şartları incelenip sonucu uyarınca karar verilmelidir. Sayın çoğunluğun onama ilamına bu yönüyle katılmıyorum....