Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi görevli ve yetkili mahkemeye verilecek bir dilekçe ile olur (5718 sayılı Kanun m. 52). Bu dilekçeye; yabancı mahkeme ilâmının ve bu ilâmın kesinleştiğine ilişkin belgenin, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya onaylı sureti ile bu belgelerin onanmış tercümelerinin eklenmesi zorunludur (5718 sayılı Kanun, m. 53)....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı tenfiz talebinin reddine, tanıma talebinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı şirket davalıdan 150.000 dolar alacaklı olduğunu ve Paris Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen karar ile bu paranın ödenmesine karar verildiğini ileri sürerek, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi kararının tenfizine ve tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, tenfiz talebinin reddine, tanınma talebinin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı şirket aleyhine Paris Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tahsil kararının tenfizine, bu mümkün olmazsa tanınmasına karar verilmesi için, bu davayı açmıştır....

      Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır: a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri. b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti. c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu. ..... Somut olayda; yabancı ülke mahkemesinde davaya konu nafaka davasını açan davalının eşi ve ortak çocukların annesi olan davacı ... ...... olduğu gibi, davacının bu kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı da vardır. Mahkeme gerekçesinde, reşit olan çocuklar yönünden annelerinin bu davayı açmaya hakkı olmadığı yönündeki kabulü anılan nedenle isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir ....

        Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının İtalyan Usul Hukuk hükümlerine göre kesinleşen ilam niteliğinde bir mahkeme kararı olduğu ve MÖHUK hükümleri uyarınca tenfiz şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun madde 50 uyarınca, “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” Bu sebeple tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilen kesinleşmiş bir ilamın bulunması gerekir. Somut olayda ise tenfiz isteyen tarafça mahkemeye alacağın varlığını gösteren belgelerle başvurulmuş, Milano Genel Mahkemesi ......

          de tenfiz dilekçesine eklenecek belgeler sayılmış, m. 54.'de ise tenfiz şartları belirtilmiştir.Yabancı Mahkeme kararının o ülke adli makamlarınca uygulanan yabancı usul hukuku uyarınca usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesi yeterli olup, kesinleşme usulünün kamu düzenine aykırılığı somut olayda bulunmamaktadır; mahkemece, kararın kesinleştirilmesinin davalıya kararın tebliğ edilmemesi nedeni ile kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesi ile tenfiz isteminin reddine karar verilmesi yerinde olmayıp, diğer tenfiz şartları bulunup bulunmadığı incelenmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle , hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, ..........günü oybirliğiyle karar verildi....

            Davalı/alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tenfiz kararının kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceği yönündeki iddialarının dayanaksız olduğunu, tenfiz kararının temyizinin yanlızca başlamış olan icra takibini durduracağını, mahkemece takibin iptal edilemeyeceğini, temyiz halinde kararın takibin durdurulmasına karar verilebileceğini, alacağın muaccel olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, tenfiz kararlarında karar tarihinden itibaren faiz istenebileceğini, takip tarihinin 07/08/2019 tarihi olduğunu, davacıların ise dayanak ilama yönelik istinaf başvuru tarihlerinin ise 20/08/2019 tarihi olduğunu, takibin istinaf başvurusundan önce başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; 5718 sayılı Yasa'nın 57. maddesinde "Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi icra olunur. Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tabidir....

            Kanunun 50 ilâ 57.maddeleri tenfize, 58 ile 59.maddeleri ise tanımaya ilişkindir. 5718 sayılı Kanun'un; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50. maddesinin 1.fıkrası uyarınca:“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” "Görev ve yetki" başlıklı 51'inci maddenin ikinci fıkrasında; "Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir." denilmiştir. Öteyandan 5718 sayılı Kanunun “Tebliğ ve İtiraz” başlıklı 55. maddesi uyarınca; (1) Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir....

              KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, yurtdışında müvekkili ve oğluna ilişkin verilen soybağının reddi kararının tenfizine karar verilmesini istemiş, Mahkemece "davacının tenfizini talep ettiği yabancı Mahkeme Kararının tanınması mümkün olmakla birlikte tenfizinin mümkün olmaması ve husumetin soybağı reddedilen kişiye yöneltilmemesi" gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. 5718 Sayılı yasanın 50. maddesinde, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilen ve o devlet kanunlarına göre kesinleşen ilâmların .....ye'de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlanmış, tanımayı düzenleyen 58. maddesinde ise, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğu; tenfiz şartlarını düzenleyen 54/1.c maddesinde de, yetkili mahkemenin tenfiz kararı vermesinin hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmamasına bağlı olduğu, hükme bağlanmıştır...

                Velayete ilişkin hüküm tenfiz edilmese de yabancı mahkeme ilamının kısmen tenfizine karar verilmesi imkan dahilindedir (MÖHUK m. 56). Öyleyse yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda tenfiz şartları incelenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken tenfiz talebinin tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran davacı ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.06.2016 (Prş.)...

                  Ancak, davada vasiyetnamede tenfiz memuru olarak tayin edilen ...’ın 23./05/2002 tarihinde vefat ettiği, ...’ın ise dilekçe vererek “rahatsızlığı ve İstanbul’a taşınması nedeniyle” azlini istemesine rağmen, mahkemece TMK.nun 554. maddesi uyarınca tenfiz memuru olarak görevlerinin sona erdiğinin gözetilmemesi doğru değilse de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1. fıkrasından “vasiyetnamede tenfiz memuru olarak tayin edilen ...’ın vefatı, ...’ın ise beyanı nazara alınarak tenfiz memuru görevleri sona ermekle ” sözlerinin çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 04.11.2010 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu