Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

G E R E K Ç E Uyuşmazlık, yapı malikinin sorumluğundan kaynaklanan bedensel yaralanma nedeniyle maddi manevi tazminat isteklerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6098 Sayılı TBK. 49 maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 50/1.fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Aynı Kanunun 56. maddesine göre bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda zarara uğrayana hakim bir miktar manevi tazminat verir. 6100 Sayılı HMK'nun 355.maddesi gereğince resen gözetilecekler dışında istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle ve istinaf başvurusunda sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....

Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun "nedensellik bağı"'nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru olarak belirlenmiştir....

    Malzeme sahibinin arazi mülkiyetinin kendisine geçirmesi için aranan şartlar ise aşağıdaki gibidir; a-Malzeme maliki iyiniyetli olmalıdır. b-Yapı kıymeti taşınmazın değerinden açıkça fazla olmalıdır. Bu iki koşulun yekdiğerinden ayrı düşünülmesi olanaksızdır. Bütün bunlardan ayrı; bu koşulların gerçekleşmesi halinde malzeme sahibinin mülkiyete yönelik isteğinin kabulü için, daha önce malzemenin sökülüp kaldırılmasının talep edilmemiş veya edilmişse talebin reddedilmiş olması ve malzeme malikinin de Türk Medeni Kanunun 723. maddesi uyarınca tazminat talep etmemiş olması gerekir (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman - Prof. Dr. Özer Seliçi, Eşya Hukuku İstanbul 2006 sh.397). Çünkü tercihini bedel (tazminat) doğrultusunda kullanan malzeme maliki sonradan bundan vazgeçerek tescil talebinden bulunamaz. Malzeme maliki koşulları varsa arazi malikinden arsa ve inşaatın mülkiyetinin geçirilmesini isteyebileceği gibi tazminat talebinde de bulunabilir....

      Mahkeme keşfen alınan kök ve ek bilirkişi raporu kapsamında davalının kendisine ait binanın çatısının ve bacasının bakımını yapmaması nedeniyle %100 kusurlu olduğu ve araçta 5.000 TL değer kaybı ve toplam 1.400 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 6.400,00 TL meydana geldiği,bina malikinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 69/1 " Bir binanın veya diğer yapı eserinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür." maddesi uyarınca bina malikinin kusursuz sorumluluğunun olduğu, kendisine ait binanın, çatının, bacanın ve diğer mütemmim cüzlerinin bakımından sorumlu olduğu gerekçesiyle "Açılan davanın kısmen kabulü ile 11/08/2019 tarihli ek rapor uyarınca değer kaybı ile kazanç kaybı toplamı olan 6.400,00 TL nin 08/08/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar vermiştir....

      Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle, Medeni Kanunun 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen "üst toprağa bağlıdır “ kuralına ayrıcalık getirilmiş, taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, anayapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur. Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır....

        Olay iş kazası olup, işverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş sözleşmesinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu'nun mülga 77. maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun açık buyruğudur. 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun'a göre, yapı denetim kuruluşunun en önemli borcu, yapı sahibi ile yaptığı sözleşme gereği yapıyı yapının, imar planlarına, projeye, fen, sanat ve sağlık kurallarına, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun yapılmasını denetlemektir. Borç yapının yapı kullanma izninin alınması ile sona erer....

          Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK.nun 85/1 nci maddesinde bir aracın işletilmesinden doğan sorumluluk, 85/3 ncü maddesinde ise işletilme halinde olmayan motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan sorumluluk düzenlenmiştir. 2918 sayılı Yasa’nın 85/1 nci maddesinde düzenlenen sorumluluğun bir tehlike sorumluluğu olduğu doktrinde ve uygulamada duraksamaya meydan vermeyecek şekilde kabul edilmektedir. Anılan Yasa’nın 85/3 ncü maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu olduğu ihtilafsızdır. Şu halde somut olayda ilk halli gereken husus dava dışı işletenin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğu mu olduğu hususudur. Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir....

            Ayrıca, yağmur suları ve kirli olmayan bütün diğer yüzeysel drenaj suları atık su kanallarına ve hiçbir atık su kanalı da yağmur suyu kanalına bağlanmamalıdır. Ancak bu önlemlerin alınmamış olması davalının denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki TBK hükümlerine göre davalının kanalizasyon sisteminden doğan zararlardan yapı sahibi olarak da sorumluluğu vardır. Nitekim davalı, kanalizasyon sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. 6098 sayılı TBK'nun 69. maddesinde yapı malikinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Maddede, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikinin bunların yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten doğan zararı gidermekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre TBK'nun anılan maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir....

              Davadaki istemin, dava konusu inşaatın yapıldığı 156 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalı T6'na ait olması nedeniyle dayanağını Türk Medeni Kanununun; ”Taşınmaz malikinin sorumluluğu” başlıklı 730. maddesi ile “Kazı ve yapılar” başlıklı 738. maddesi oluşturur. 730. madde hükmüne göre “Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanılması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse durumun eski hale getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.” 738. madde hükmüne göre ise “Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır." Buradaki taşınmaz malikinin sorumluluğu kanunun emrettiği özen gösterme borcunun ihlaline dayanan bir kusursuz sorumluluk halidir....

              (TBK m.69; BK m.58) Bunun yanında TBK m.71/1 hükmüne göre bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu taktirde bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsil olarak sorumludur. Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Enerji nakil hatları da yapı eseri niteliğinde olup, davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur....

              UYAP Entegrasyonu