Aile mahkemesinin 2017/763 esas sayılı dosyasından davacı alacaklı tarafın başvurusu ile müşterek çocuğun eğitim giderlerine ilişkin ara karar kurulması talep edildiği, mahkemece 02/07/2019 tarihli ara kararı ile "davacının katılım ve iştirak nafakasının arttırılması, ayrıca eğitim giderinin hükmedilmesi şeklindeki talebinin nafakanın hüküm altına alındığı tarihten bu yana geçen süre yasanın velayeti kendisi olmayan tarafa nafaka dışında herhangi bir hükümlülük yüklememesi, eğitim giderininde nafakanın içinde olması nedeniyle davacının bu konudaki taleplerinin reddine" şeklinde kurulduğu, takip konusu nafakanın tedbir nafakası olması hasebiyle tedbir nafakasının mahkeme ara kararında belirlenen şekilde nakdi olarak ödenmesi zorunlu olup davalı takip borçlusunun takipte talep edilen tedbir nafakalarından eğitim gideri adı altında yaptığı ödemelerin mahsubunu icra mahkemesinden itirazın kaldırılması davasında ileri süremeyeceği, kaldı ki eğitim giderlerine ilişkin beyanlarının tedbir nafakası...
Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-İlk hükümle davacı yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 250 TL tedbir nafakası takdir ve tayin edilmiş, ilk hüküm davalı tarafından temyiz edilmemiş, davacının temyizi üzerine "davalının eşini tehdit ettiği, bu sebeple boşanma davasının kabulü gerektiğinden" bahisle bozulmuştur. İlk hükümle tayin edilen tedbir nafakası davalı tarafından temyiz edilmediğine göre, tedbir nafakasının gerekliliği ve miktarı bakımından davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nafaka, "geçici" niteliği gereği tayinini gerekli kılan sebeplerin ortadan kalkması durumunda kuşkusuz kaldırılabilir ise de, davacı yararına oluşan usulü kazanılmış hak ihlal edilemez....
Mahkemece, hüküm altına alınması istenilen iştirak nafakasının "karar tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına " şeklindeki hükmü anılan İBK'na ve Yerleşik Yargıtay Kararlarına aykırıdır. Ancak, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci paragrafındaki "...karar tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına..." ifadeleri çıkartılarak yerine "dava tarihinden itibaren aylık 200 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadeleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA 17.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; 29.01.2015 tarihli duruşmada, davalı-karşı davacının gelir getiren işle çalışmaya başladığı gerekçesiyle 19.12.2012 tarihli ara kararı ile kadın yararına verilen tedbir nafakasının (TMK m.169) kaldırılmasına karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre tedbir nafakasının kaldırılması koşullan gerçekleşmemiştir. Bu sebeple kadın yararına verilen tedbir nafakasının kaldırılması da doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2/b), (2/c) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2/a) bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, davacı-karşı davalı erkeğin temyiz talebinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple REDDİNE, duruşma için takdir olunan 1.480,00 TL vekalet ücretinin,...den alınarak ...'...
-TL yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş ve mahkemece bu dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça istinaf istemine konu olan ve kaldırılması talep edilen yoksulluk nafakası miktarı yıllık (200,00.-TL x 12) 2.400,00.-TL olup hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen kabul edilen yoksulluk nafakasının kaldırılması davası yönünden istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulamaz. Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir. (6100 sayılı HMK m.352) Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nun 341, 346/1 ve 352. maddeleri gereğince, hüküm tarihi itibarı ile kesin olan,yoksulluk nafakasının kaldırılması davası yönünden davacı tarafın istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
-TL yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmiş ve mahkemece bu dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça istinaf istemine konu olan ve kaldırılması talep edilen yoksulluk nafakası miktarı yıllık (200,00.-TL x 12) 2.400,00.-TL olup hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen kabul edilen yoksulluk nafakasının kaldırılması davası yönünden istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulamaz. Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir. (6100 sayılı HMK m.352) Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nun 341, 346/1 ve 352. maddeleri gereğince, hüküm tarihi itibarı ile kesin olan,yoksulluk nafakasının kaldırılması davası yönünden davacı tarafın istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı kadın tarafından ise tedbir nafakasının kaldırılması ve toplu olarak nafakaya hükmedilmesi ile manevi tazminatın ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurları yanında davalı kadının da eşinin ailesiyle görüşme konusunda sıkıntılar yarattığı ve eşine salak diyerek hakaret ettiği, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı; ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda netice itibariyle erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı erkeğin tüm...
Dava, fazla ödenen yoksulluk nafakasının istirdadı isteğine ilişkindir. Taraflarca sunulan, İlk Derece Mahkemesince toplanan tüm delillere ve davacı vekili tarafından gösterilen istinaf nedenlerine göre yapılan incelemede; tarafların 04/08/1981 tarihinde evlendikleri, müşterek üç çocuklarının bulunduğu, tarafların Adana 7. Aile Mahkemesi'nin 01/02/2019 tarih, 2017/645 Esas, 2018/69 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, ilamın boşanma, maddi ve manevi tazminat yönünden 13/11/2019 tarihinde kesinleştiği, davacı kadın için bağlanan yoksulluk nafakasının ise Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 10/07/2019 tarih, 2018/1122 Esas, 2019/895 Karar sayılı ilamı ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verildiği, bölge adliye mahkemesi kararının Yargıtay 2....
Aile Mahkemesi'nin 03.7.2015 tarih ve 2013/106 E. - 2015/517 K. sayılı ilamının 4. bendinde yer alan "davalı - karşı davacı ... için takdir olunan tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden sonra 600,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamı ile davacı karşı davalıdan tahsili ile ...'a ödenmesine" hükmüne dayalı olarak birikmiş 800,00 TL ve takip eden her ay işleyecek aylık 200,00 TL tedbir nafakasının tahsili için takibe başladığı, mahkemece hüküm kısmında yazılı tedbir nafakasının 02.5.2013 tarihli duruşmada hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakası olduğu ancak 24.9.2013 tarihli duruşmada verilen 5 numaralı ara kararla bu nafakanın 24.9.2013 itibariyle kaldırılmasına karar verildiği, bu hususun, borçlu tarafından işbu şikayet dosyasının temyiz incelemesi sırasında sunulan Yargıtay 2....
Bu husus gözetilmeden davanın reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı erkek; dava dilekçesinde tedbir nafakalarının kaldırılması talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacı erkeğin tedbir nafakalarının kaldırılması talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. Bu talep nedeniyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. Mahkemece, davacı erkeğe nispi harcın ikmali için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre olumlu veya olumsuz karar verilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde ise Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....