Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup uyuşmazlık, anlaşmalı boşanma dava dosyasındaki protokoldeki düzenlemeye, duruşmadaki taraf beyanlarına ve boşanma kararına göre tarafların mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı hakları istemelerinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanunu'nun 29 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 225 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
kayıtlı taşınmazlar ve tespiti yapılacak taşınmazlar, ayrıca davalı adına bankalarda hesaplarda bulunan ve tespiti yapılacak mevduatlarının tamamı üzerine davalının mal kaçırma ihtimali, devir ve temlik etme ihtimaline binaen ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davanın konusunun boşanma davası olmayıp, tedbir nafakası davası olduğu, yerel mahkemece de, asıl davada kadın ve ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının ayrı, ayrı kesin nitelikte olduğu, kesin nitelikte olan kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için, muaccel (istenebilir) hale gelmesinin gerektiği, bunun da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşeceği, Mahkemece davanın reddine ve erkek aleyhine ücreti vekâlet ve yargılama giderine hükmedilmiş ise de; karşı davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katılma alacağı davası olduğu göz önüne alındığında, davanın görülebilme şartının boşanma davası açılması olduğu, asıl dava ve karşı davada tarafların boşanma taleplerinin bulunmaması nedeniyle katılma alacağı davası açısından özel şart...
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davacı bankanın ve davalı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davacının istinaf itirazları reddedilmiş, davalı erkeğin istinaf itirazları kabul edilerek eşlerden birinin alacaklısının borçlu eşin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı nedeniyle dava açabileceğine yönelik kanuni düzenleme olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere, TMK 213. maddesi gereğince alacaklı üçüncü kişilerin, dava açma hakkı olduğu gözetilerek, ilgili maddede yer alan şartların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbire itiraz dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla, Türk Medeni Kanununun 220/2. maddesine göre, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhanği bir şekilde karşılıksız kazanma yolu ile elde ettiği malvarlığı değerleri,"kişisel mal" olarak sayıldığını, bu kapsamda, müvekkilinin kişisel malı üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı bu nedenle de hukuka aykırı olduğunu, kaldıki taşınmazın dava ve uyuşmazlık konusu da olmadığını bildirerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02.02.2023 Tarihli Ara Karar NUMARASI : 2023/67 ESAS DAVA KONUSU : Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın tarafından mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı ve değer artış payı alacağı istemine ilişkin açılan davada, davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı Özgür Mah. 14908 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasını, aksi takdirde davalıdır şerhi işlenmesini, davalı adına olan banka hesaplarına ve davalının Oyak Göksu Park Konutlarında taşınmaz edinmek için başvuruda bulunduğu ve taksitlerini ödemeye başladığı taşınmaz üzerine de ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir Mahalli mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir. 8. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2017 tarihli ilamı ile İsviçre mahkeme kararında sadece İsviçre’deki taşınmazlarla ilgili anlaşma yapıldığı, anlaşma kapsamından Türkiye’deki malvarlığının tasfiye edildiğini sonucunun çıkarılamayacağı, dosya kapsamında davacının bağış iradesinin olduğuna yönelik bilgi ve belge de olamadığına göre, mahkemece iddia ve savunma kapsamında deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde tasfiyeye konu malları belirtip her bir mal için de ne kadar istediğini açıkça yazarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 100.000,00 TL alacak talebinde bulunduğu ve 100.000,00 TL üzerinden hesaplanan nisbi harcı da peşin olarak yatırdığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde ve bilahare verilen açıklama dilekçelerinde tasfiyeye konu mallar ve talep miktarları açık, anlaşılır ve somut olmasına ve de talep miktarı yönünden harcı yatırılmış olmasına rağmen davacıya verilen usulüne uygun olmayan süreler neticesinde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur....
Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir” şeklindeki tanıma göre edinilmiş mal kavramının üç unsurdan oluştuğunun kabulü gerekir. Bunlardan ilki; edinilmiş mal, mal rejiminin devamı süresince diğer bir ifadeyle yasal mal rejiminin başlangıcından sonuna kadar olan süreç içinde edinilmiş olmalıdır. Bu unsur gereğince eşler arasında yasal mal rejiminin başladığı tarihten önce edinilmiş olanlar ile mal rejiminin sona ermesinden sonra edinilmiş olan malvarlıkları diğer unsurlara bakılmaksızın, o eşin kişisel malı sayılır. İkincisi “karşılığı verilerek edinilmiş” olmalıdır, kaldı ki bu unsur esasen “edinilmiş mal” tanımının başlıca koşuludur, zira bir malın yasal mal rejimi kapsamında edinilmiş mal sayılması, bu malın ivazlı şekilde elde edilmiş olmasına bağlıdır....
Mal rejimi yurt dışında boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erecektir.(TMK 225/son) Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihi olan 03/08/1989 tarihinden 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m) Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. (TMK 179.m) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtayın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin kanunda yazılı sebeplerden biri ile sona ermiş olması gerekir....