AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2021 NUMARASI : 2020/29 ESAS, 2021/323 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 1974 tarihinde evlendiklerini, davalı kocanın emekli olmasına rağmen evine bakmadığını, davacı müvekkilinin ekmek alacak parayı dahi bulamadığını, yaşamsal giderlerini karşılayamadığını, sürekli borçlu olduğundan müvekkilinin hiçbir giderini karşılayamadığını bu nedenlerle aylık 2.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir....
Kimlik numaralı SEMA NUR HAYDAN karar itibariyle reşit olduğu anlaşılmakla Sema Nur Haydan'ın velayeti konusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davacının Yoksulluk Nafakası talebinin KISMEN KABULÜNE; 17/12/2018 tarihli duruşmada takdir olunan 250- TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren geçerli olmak üzere YOKSULLUK NAFAKASI OLARAK DEVAMINA, her ay davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, Davacının maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 10.000,00- TL maddi tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 7.500- TL manevi tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, Davacının kişisel eşyaları davalı tarafından teslim edildiğinden bu hususta karar verilmesine...
TMK’nun 197. maddesi uyarınca ayrı yaşamakta haklılık nedeninden kaynaklanan bağımsız tedbir nafakası davası kabul edilerek tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Bu ilam TMK’nun 169. maddesi gereğince verilmiş tedbir niteliği taşımadığı için anılan ilamdaki tedbir nafakasının boşanma ilamının kesinleşmesi ile yoksulluk nafakasına dönüşmesi de söz konusu değildir. Bu nafakanın hüküm altına alınmasından sonra boşanma ilamının kesinleşmesi ise tedbir nafakasına ilişkin anılan ilamı bertaraf etmez. Kaldı ki, bu davadan sonra açılan boşanma davası da reddedilmiştir. O halde mahkemece, TMK'nun 197. maddesine göre ayrı yaşamakta haklılık nedenine dayanan tedbir nafakasının süresiz olduğu gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının evlilik birliği içerisinde müvekkili aleyhine açılan tedbir nafakası sonunda çocuk lehine 800 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, tarafların Bakırköy 4 Aile Mahkemesinde 2014 yılında boşandıklarını, nafakanın arttırımı davası açtığı davanın, mahkemece, çocuk lehine hükmedilen bir iştirak nafakasının da bulunmaması sebebiyle olmayan bir nafakanın arttırılması söz konusu olmayacağından davayla ilgili karar verilmesine gerek ve yer olmadığına karar verdiğini, müvekkilinin iştirak nafakasına hükmedilmemesine rağmen kızının ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yıllarca nafaka ödediğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasının reddine, erkeğin açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına, müşterek çocuk Semih'in velayetinin babaya, Ecrin Irmak, Belinay Melek, Ümmügülsüm ve Rukiye'nin velayetlerinin anneye verilmesine, geçici velayetin anneye verildiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere Ecrin Irmak lehine aylık 250/500 TL tedbir/iştirak, Belinay Melek lehine aylık 200/500 TL tedbir/iştirak, Ümmügülsüm lehine aylık 200/300 TL tedbir/iştirak, Rukiye Özmen lehine doğum tarihinden geçerli olmak üzere aylık 250/300 TL tedbir/iştirak nafakalarının babadan alınarak anneye verilmesine, davacı kadın lehine aylık 750 TL tedbir nafakasına, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı erkek lehine 10.000 TL maddi,10.000 TL manevi tazminatın boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı kadından alınarak davalı erkeğe ödenmesine...
Mahkemenin gerekçeli kararı aradan 8 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılmış, davacı-karşı davalı erkek tarafından tedbir nafakalarının süresi yönünden temyiz edilmiştir. Davacı-karşı davalı erkek temyiz dilekçesinde boşanma davası devam ederken aile büyüklerinin araya girmesi nedeni ile boşanmaktan vazgeçtiklerini, aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, bu nedenle kararı tebliğe çıkartmadıklarını ancak eşi ile sonradan ayrıldıklarını, eşi tarafından tekrar boşanma davası açıldığını, kötü niyetli olarak tedbir nafakalarını sözlü olarak talep ettiğini, bu nedenle tedbir nafakalarının hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesine ilişkin kısmının bozulmasını talep etmiştir. Boşanma davası sırasında hükmedilen geçici tedbir nafakası Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesinde düzenlenmiştir....
İŞTİRAK NAFAKASIYETKİYOKSULLUK NAFAKASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 175 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 177 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 9 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, boşanma kararı ile davacı eş ve müşterek çocuklar için nafakaya (yoksulluk ve iştirak) hükmedilmediğinden; ihtiyaçlarına binaen davacı eş için aylık 150 YTL, çocukların her biri için aylık 150.00 YTL nafakaya hükmedilmesi ve hükmedilecek nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılarak ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir....
Somut olayda; boşanma davası 10.07.2013 tarihinde açılmış, 18.12.2013 tarihinde karara bağlanmış ve 25.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Çocuk için tedbir nafakası davası 31.03.2014 tarihinde açılmıştır. Boşanma dosyasında, müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmolunmuştur. Müşterek çocuk lehine boşanma davasında hükmolunan tedbir nafakası, kararın kesinleşmesi ile sona ermiştir. Bu halde; müşterek çocuk lehine, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren, boşanma davasında hükmedilen nafaka ile mükerrerlik oluşturmayacak şekilde tedbir nafakası talep edilebilir. Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile boşanma davasında hüküm altına alınan tedbir nafakası da gözönünde bulundurularak, müşterek çocuk lehine hakkaniyete uygun bir miktarda nafakaya hükmolunması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucunda, yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak açılan boşanma istemine ilişkindir. Davacı-birleşen dosya davalı kocanın tarafın istinaf talebi incelemesinde; A-YOKSULLUK NAFAKASI; birleşen dosya davacı kadının dava dilekçesinde ve ana dosya cevap dilekçesinde kadın yararına yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı halde, kadın yararına 500,00.-TL tedbir nafakasına hükmedilmesi yönündeki talep aşılmak suretiyle İDM tarafından kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
Boşanma talebi yönünden verilen hüküm daha önce kesinleşmiş olduğundan asıl dava karşı davada boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. MADDİ TAZMİNAT ( 4721 s. TMK m. 174/1. ) TALEBİ BAKIMDAN: 4721 s. TMK’ nun 174/1. maddesinde; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. 4721 s. TMK’ nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden halel olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Kanun koyucu tarafından m.174 ile maddi tazminat belirlenmesinde az kusurlu olan tarafın oluşan zararı menfaat zedelenmesi olarak ifade edilmiştir....