Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebligat usulsüz olsa dahi bu husus borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesince tespit edilmeden icra müdürlüğü kendiliğinden ya da borçlunun talebi üzerine tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle iptâline karar veremeyeceğinden 22.03.2012 tarihli tebligatın iptâli ve takibin durdurulması kararı yanlış olmuştur. Bu halde davacı alacaklının usul ve yasaya aykırı olarak verilen icra müdürlüğünün durdurma kararını süresiz şikayet yoluyla (kaldı ki davacı tarafça bu yola başvurulmuş ve durdurma kararı kaldırılmıştır.) kaldırtıp kesinleşmiş takibe devam etme imkanı varken itirazın iptâli davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.Bu durumda mahkemece açılan itirazın iptâli davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılıp işin esasına girilip kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece taraflar arasında düzenlenen protokolde bildirilen adrese yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu belirtilerek şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun "Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası" başlıklı 17. maddesinde; "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine,...

      Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kıymet takdiri tebligatının icra dosyasından gönderildiğinin farkında olmadığını, davalının müvekkilinin yazlıkta kaldığını bildiği halde kışın oturduğu adrese tebligat gönderilip takibi kesinleştirdiğini, gecikmiş itirazlarının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı her ne kadar dava dilekçesinde gecikmiş itirazlarının kabulünü talep etmiş ise de, tebligatın geçersizliği de ileri sürülmüş olup, usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde HMK'nun 33. maddesi gereği hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun dilekçesinde geçikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligat usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunun 32. maddesi gereği tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir. (HGK.'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından adi kiraya ve hasılat kiralarına ait takipte, borçluya 13 örnek ödeme emrinin 18.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 21.07.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğ işlemi usulsüzlüğü şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; şikayet edilen tebligat işlemi Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine uygun olarak yapıldığı kabul edilerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

        Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet olup tebliğ işleminin usulune uygun olması halinde şikayetin reddine,usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine mahkemece "davanın kabulüne”şeklinde karar verilmiş olup, hüküm kısmının şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde açık olmadığı ve dolayısıyla kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca hüküm altına alınan hususlar şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olarak belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken "davanın kabulüne" şeklinde karar vermekle yetinilmesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir....

          Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen şikayetçi, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. O halde mahkemece, alacaklının ileri sürdüğü diğer fesih nedenleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmaz hissedarı olan ve ihalenin feshi istemine dair şikayeti de bulunmayan ...'e satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : İhale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emirlerinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkin ise de; usulsüz tebligat şikayetleri nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmesi ile açıklık kazanacaktır. Bu durumda, mahkemece usulsüz tebligat şikayetine konu olan aynı mahkemenin 2015/159 E. - 2015/213 K. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, borçluların karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmiştir. SONUÇ : Borçluların karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.03.2017 tarih ve 2016/12825 E. - 2017/4168 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Tahliye emrine ilişkin 11.02.2015 tarihli tebliğ işlemi, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceği Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde sayılan kişilerden sorularak tespit edilmemiştir. Bunun yanısıra haber verilen ... 'nın imzası alınmadığı gibi imzadan imtina durumu da saptanmamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür. Öte yandan şikayetçi borçlu başvurusunda, tahliye emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş olmasına rağmen, adı geçenin İİK.nun 135/2.maddesine yönelik esasla ilgili bir iddiası bulunmadığı tesbit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle tahliye emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmekte hukuki yararı yoktur....

                İcra ve Mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. O halde mahkemece; borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ve ileri sürdüğü takibin iptaline yönelik diğer iddialarının yöntemine uygun olarak incelenmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun bulunmayan gerekçeye dayalı olarak şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir....

                  İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. O halde mahkemece; borçlunun usulsüz tebligat şikayeti ve ileri sürdüğü takibin iptaline yönelik diğer iddialarının yöntemine uygun olarak incelenmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun bulunmayan gerekçeye dayalı olarak şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir....

                    UYAP Entegrasyonu