Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30/03/2005 gün, 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 tarih, 2005/6-518-518 sayılı kararları gereğince borçlu, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek, ödeme emri tebliğ tarihini düzelttirmesi gerekir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Davalı, dava dilekçesinin tebliğinden sonrada şikayet yoluna başvurmadığından ve icra takibine itiraz etmediğinden 07/08/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçesi ile davanın reddi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
YHGK.nun 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultuda olduğundan, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arz eden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir....
Uyuşmazlığın, tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte borca itiraza ilişkin olduğu görüldü....
Muhatabın yeni adresi belirlenememiş olup tebligat 26.10.2020 tarihinde iade edilmiştir." şerhi ile bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklı vekilinin 06.01.2021 tarihli dilekçesi ile borçlu şirkete TK'nın 35. maddesi gereğince tebligat çıkarılmasının talep edildiği, talebin 13.01.2021 tarihli icra müdürlük kararı ile kabulü üzerine aynı adrese TK'nın 35. maddesi uyarınca ödeme emrinin 18.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Davacının tebliğ anında müvekkili şirketin ticaret sicilde kayıtlı adreste faaliyet gösterdiği iddiası bulunmamakta olup, ilk gönderilen ve bila tebliğ iade edilen tebligatta posta memurunca adresin boş büro olduğu ve borçlunun taşındığı mahalde yeterli araştırma yapılarak bu hususta bilgi alınan kişinin adı da yazılarak tespit ve tevsik edilmiş olduğundan bila tebliğ işlemi usulüne uygundur. Tebliğ evrakının bila tebliğ iadesi üzerine TK'nın 35. maddesine göre tebligat çıkarılması koşulları oluşmuştur....
usulsüzlüğü öğrendiği tarih itibariyle icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği ve öğrendiği tarih itibariyle süresinde de itirazda bulunmadığı takdirde usulsüz yapılan tebligatın tebliğ tarihi kesinleşmiş olur....
Bu durumda tebliğ işlemi, TK'nun .../...-.... ve Tebligat Yönetmeliği'nin .../.... maddelerine aykırı olduğu gibi, muhatabın çarşıda olduğunun nasıl ve kimin beyanına başvurularak tesbit edildiğinin de tebligat mazbatasında belirtilmemesi nedeniyle Tebligat Kanunu'nun .../.... ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesi hükümlerine de uygun yapılmadığından usulsüzdür. O halde mahkemece, başvurunun usulsüz tebligat şikayeti olarak tavsif edilip şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ........2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....
Davacı borçluya 103 davetiyesinin 02/10/2018 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, ilk kıymet takdir raporunun 11/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde bu tebligatların usulsüzlüğünün iddia edilmediği, davacı borçlunun bu tarihlerden itibaren süresinde şikayette bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece, borçlu davacı yönünden şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 103 tebligatı ve önceki tebligatların usulüne uygun tebliğ edilmediğini belirtmiş ise de, dava dilekçesinde tebligat usulsüzlüğü şikayet konusu edilmediğinden, HMK'nın 357. maddesi uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bu nedenlerin istinaf incelemesinde dikkate alınması mümkün değildir....
Somut olayda, şikayetçi 3. kişi Fatma Boyraz’a 06.02.2017 tarihinde 103 davet kağıdı tebliğ edilmiş ve buna yönelik olarak usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir. Şikayetçi vekili her ne kadar takipten 13.06.2017 tarihinde haberdar olduklarını belirtip 14.06.2017 tarihinde mahkemeye başvurmuş ise de, şikayetçi taraf 06.02.2017 tarihinde tebliğ edilen 103 davet kağıdı üzerine takipten haberdar olmuş ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 14.06.2017 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurmuştur.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen İİK. 16/1. Maddesi gereğince 7 günlük süre içinde davanın açılmadığı anlaşılmakla davacının şikayetinin reddine dair kararın doğru olduğu anlaşılmıştır....
Sayılı kararıyla usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile İzmir 2 İcra Müd. 2018/8275 esas sayılı takip dosyasında davacı borçlu T1 'a ödeme emrinin tebliğ tarihinin 21/11/2018 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 19.06.2020 tarihli, 2019/1990 E, 2020/1018 K. sayılı ilamıyla "...TK'nun 16 ve 17. maddesi gereğince tebligatın evin bakım ve temizliğini üstlenen hizmetçiye yada tebligat çıkartılan adresin meslek ve sanat icrası için kullanılması halinde çalışana tebliğ edilmiş olabileceğini ileri sürmesi göz önünde bulundurularak, ilk derece mahkemesince bu hususun araştırılması, tebligatın teslim edildiği belirtilen daimi çalışanın ve gerek görülmesi halinde tebligatı yapan posta dağıtım görevlisinin tanık olarak dinlenmesi, tüm deliller toplanıp değerlendirildikten sonra sonucuna göre hüküm tesisi gerektiği..." belirtilerek HMK 353/1- a(6) maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine...