Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-KARAR- Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece bedele hükmedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş ise de, bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olayda, vekalet görevinin kötüye kullanılması hususu davacı tarafından ispatlanmış değildir. Bu durumda davanın tümden reddi gerekirken bedele hükmedilmesi doğru değilse de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 100, 72 TL. bakiye harcının temyiz eden davacıya iadesine, 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Asliye Hukuk Mahkemesinde icra takibine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali davası icra takibinin kesinleşen mahkeme kararı ile iptal edilmesi bu nedenle dava şartının bulunmaması sesebiyle red edilip derecattan geçerek kesinleşmesi üzerine eldeki dava BK.nun 18. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmıştır. 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesi uyarınca temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 4.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2015 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 17. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, 2797 Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 17.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 07.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Açıklanan bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, gerek İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında gerekse TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davalarında, davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı, bir diğeri de alacağın iptal isteğine konu tasarruftan önce doğmuş olması gereğidir....

        Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup, olmadığı takdirde TBK'nun 19.madde hükmü kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir....

        Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi (Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi) kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır. Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak ikiye ayrılmaktadır: Mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar....

          un davalı ... aleyhine açtığı muvazaa nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının lehine sonuçlanarak 3/8 payın adına tescil edildiğini, 5/8 payın halen davalı ... adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek pay oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden davanın reddini savunmuş, davalı ... yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, davalı ...'ye yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

            olduklarını, ancak ayrı yaşadıklarını ve vekil edeni tarafından davalı koca aleyhine açılan aile mallarının korunmasına ilişkin davalar bulunduğunu ileri sürerek, davalı T3 adına olan tapu kaydının muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptali ile taşınmazın yine davalı T5 adına tapuya kaydedilmesine karar verilmiş ve dava dilekçesinde ayrıca dava konusu taşınmaz üzerine 3.kişilere devrinin önlenilmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava; TBK'nın 19. Maddesinde yazılı genel muvazaa nedenine dayanılarak açılan tapu iptal-tescil istemine ilişkin olup, öncesinde Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamı bulunmaktadır. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Yukarıda değinilen yasal düzenlemelerle somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açtığı, ne var ki kayıt malikine husumet yöneltmediği, ara maliklerden olan davalılar arasındaki devirlerin kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava tarihi itibariyle kayıt maliki olmayan -kayden taşınmazla ilgileri kalmayan- önceki malikleri davalı olarak gösterdiği ve bu hâliyle davacının talep sonucuna ulaşmasının mümkün olmadığı açıktır. Oysa davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasını son kayıt malikine husumet yönelterek açması ve son kayıt malikinin TMK’nın 1024. maddesi uyarınca muvazaalı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğunu ispatlaması hâlinde hakkına kavuşabileceği kuşkusuzdur. O hâlde, son kayıt maliki ile önceki malikler arasında mecburî dava arkadaşlığından söz etme imkânı da bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu