Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, açılan davanın tapu iptal ve tescil davası olmadığını, TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğunu, bu davada ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, dava konusunu oluşturmayan hususlara dair ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir....

Hukuk Dairesinden verilen 28/02/2020 tarihli ve 2019/819 Esas, 2020/320 Karar sayılı karar davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19/10/2021 Salı günü saat 09:35 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir....

    -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, 1684 parsel sayılı taşınmazın minnet duygusuyla bakım karşılığı temlik edildiği ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, 1671 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakanın satmasını gerektirir makul nedenin olmadığı, davalı ...’in alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakandan geriye 4 parça taşınmaz daha kaldığı ve temlik edilen taşınmazların geriye kalan taşınmazlara oranla çok daha değerli olduğu nazara alındığında muvazaa iddiasının ispatlandığı ve taşınmazı devralan davalıların yakın arkadaş olması nedeniyle durumu bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olup, TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gerekçesiyle anılan taşınmaz yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş, davacılar ve davalı ... vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2....

      Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İcra İflas Kanunu' nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....

      -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, ... parselde bulunan 2 ve 10 nolu bağımsız bölümler yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davadaki tapu iptal tescil isteğinin kabulüne, 9 nolu bağımsız bölümün ölünceye kadar bakım akdi karşılığı devredildiği ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle bu bölüm yönünden talebin reddine, 8 numaralı bağımsız bölüm yönünden dava atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalılar ..., ... ile ...'ın istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvuruları esastan reddedilmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK.'nın 362.maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2021 yılı itibarıyla HMK.'...

        -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Çekişme konusu 103 ada 4 parselin 10.08.1995 tarihinde murisin bağışından söz edilerek senetsizden davalı adına tespit edildiği, mirasçıların TMK.nun 599. maddesi hükmü gereğince tereke üzerinde murisin ölümünden sonra hak sahibi olacakları, oysa muris kadastro tespitinden önce değil, 13.6.2011 tarihinde öldüğüne göre, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak dava açabileceği gözetildiğinde somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Ancak zilyetliğin devri suretiyle yapılan işlemler bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da uygulanma yeri bulunmamaktadır. Davanın reddedilmiş olması bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava TBK'nun 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın aracın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1- 2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının aracın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir....

          Hukuk Dairesinin 03/05/2016 tarih, 2016/2431 E. ve 2016/5353 K. sayılı kararında ise " davacının davasını özellikle BK'nın 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.maddesindeki (Yeni TBK'nın 19.maddesi) genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekir." şeklinde karar verilerek TBK'nın 19. maddesi uyarınca açılan muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tasarrufun iptali davalarında İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı kabul edilmiştir....

            Öyle ise, iddianın ileri sürülüp biçiminden davanın 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararında belirtilen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bulunduğu kabul edilmedilir. Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

              Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacının aynı zamanda TBK 19'a dayanması nedeniyle esasen 5 yıllık hak düşürücü sürenin de uygulanması mümkün değildir. Yargıtay 17....

              UYAP Entegrasyonu